Büyük bir felaket ya da keder anında Allahına sığınmayacak kadar imanı zayıf olan var mıdır? Tehlike, ölüm ya da olağan deneyim ve kavrayışı aşan muamma karşısındayken onun adını haykırmayan var mıdır? Tehlikeye maruz kalan bütün canlıların ağzından fışkıran bu derin içgüdü nereden geliyor?
Elinizi başkasının gözleri önünde hızla hareket ettirin, kirpiklerini kırpıştırır. Birisinin dizine hafifçe vurun, bacağı havaya fırlar. Korkunç bir olayla karşılaşan kişi, aynı derin refleksle haykırır “Allahım!”
Tabiatın bu en büyük gizemini kavramak için hayatımın dine adanması gerekmiyor. Yeryüzünde yürüyen insan dahil bütün yaratıklar, yardıma çağırma içgüdüsüne sahiptir. Bu içgüdüye, bu armağana niçin sahibiz?
Haykırışlarımız bir çeşit dua değil midir? Tabiat kanunlarının işlediği bir dünyada kuzunun, katırın, kuşun ve insanın yardıma çağırma içgüdüsüne sahip olması, bunu duyacak ve cevap verecek ilahi bir gücün bulunması akıl ermez bir şey değil midir?
Bundan böyle dua edeceğim.. Ancak yardım talebim yalnızca yol gösterilmesi için olacaktır.
Hiçbir zaman bu dünyanın maddiyatı için dua etmeyeceğim. Yiyecek getirmesi için bir hizmetkâra seslenmiyorum. Bir hancıdan oda vermesini istemiyorum. Hiçbir zaman altın, aşk, sağlık, zafer, şöhret, başarı ya da mutluluk istemeyeceğim. Yalnız ve yalnızca bunlara sahip olabilmem için bana yol gösterilmesi adına dua edeceğim ve dualarım her zaman kabul edilecek.
Aradığım yol gösterme gerçekleşebilir ya da gerçekleşmeyebilir, ama her ikisi de bir cevap değil midir? Bir çocuk babasından ekmek ister ve ekmek yoksa, baba çocuğa cevap vermiş sayılmaz mı?
Bana yol gösterilmesi için dua edeceğim ve diyeceğim ki:
Her şeyi yaradan, bana yardım et. Çünkü bugün çıplak ve yapayalnız, dünyaya çıkıyorum ve senin bana yol gösteren elin olmaksızın başarıya ve mutluluğa giden yoldan uzaklaşabilirim.
Ne altın, ne giysiler ve hatta ne de yeteneğime uygun olanaklar istiyorum. Onların yerine bana olanaklarıma uygun yetenekler kazanmada yol göster.
Aslana ve kartala dişleriyle ve pençeleriyle nasıl avlanıp kazanacaklarını öğrettin. Bana sözlerle nasıl avlanacağımı ve sevgiyle nasıl kazanacağımı öğret ki, ben insanların arasında bir aslan ve işyerimde bir kartal olabileyim.
Bana engeller ve başarısızlıklar arasında alçakgönüllü kalmada yardım et, ama zaferle gelecek ödülü gözlerimden saklama.
Başkalarının yapamadığı görevler ver bana; onların başarısızlıklarından başarı tohumları toplayabilmem için yol göster. Ruhumu dindirecek korkular ver bana; kuruntularımla alay edecek cesareti bahşet.
Hedeflerime ulaşmaya yetecek kadar gün ihsan eyle bana; bugünü son günümmüş gibi yaşamama yardım et.
Sözlerimi meyve vermeleri için yönlendir; kimse iftiraya uğramasın diye dedikodudan alıkoy beni.
Tekrar tekrar deneme alışkanlığı ile beni disiplinli kıl; ortalamalardan yararlanmanın yolunu göster bana. Bana olanakları tespit etme çevikliğini bahşet; gücümü artıracak sabır ver.
İyi alışkanlıklarla yıka beni ki kötüleri boğulsun gitsin; başkalarının zayıflıklarına karşı merhamet ver. Her şeyin gelip geçici olduğunu öğrenmem için bana acı ver; bugünkü şükranlarımı saymam için bana yardım et.
Beni nefrete maruz bırak ki o yabancım olmasın; yabancıları dostlara dönüştürmek için kasemi sevgiyle doldur.
Bütün bunlar senin iradendir. Asma kütüğüne sımsıkı tutunmuş küçük ve yalnız bir üzüm tanesi olmama rağmen beni herkesten farklı kıldın. Demek ki, benim için özel bir yer ayrılmış bulunuyor. Bana yön ver. Yardım et. Bana yol göster.
Bu dünya bağında filiz sürmem için tohumum senin tarafından seçilip atıldığında benim için ne öngördüysen, hepsini olabileyim.
Bana yardım et.
Allahım, bana yol göster.
Yazan : Hıncal ULUÇ
(25 Ekim 1997’de yayınlandı)
hıncal uluç un ilk defa bu kadar güzel yazı yazdığına şahit oluyorum. gerçekten çok harika bir yazı.
bu yazılardan sonra söyleyebileceğimiz tek bir kelime olduğunu düşünüyorum…
hepimiz için bu dua kabul edilirse;
tek dememiz gereken lafz
Amin…
olacaktır :)
way be hıncal uluc gıbı bır adamdan boyle sozler duymak cok garıbıme gıttı dogrusu hıncal bey bılırmıydı duanın etkısını
hıncal uluçtan böyle büyüleyici bir makale okumak çok şaşırtıcı bir tecrübe oldu.yiğidi öldür hakkını yeme tebrik ederim ellerine sağlık…
Gerçekten etkileyici.Anlayamadığım,böyle bir makaleyi neden yazma ihtiyacı duymuş.Hidayetemi erdi aceba?O kadar güzel ki tv.lerde gördüğümüz ağresif hıncaldan eser yok.
Demek ki insanların iç dünyalarındaki fırtınayı öğrenembilmek için,satırlara dökülmesi gerekiyormuş.Bizlerinde içinde böyle fırtınalar yok mu?elbette var.Sorun bu fırtınayı aktarmakta galiba.Bunu sayın Ulaç başarmış.
vay be hıncal uluçtan böyle bir makale ha.. inanılacak gibi değil . çok başarılı.başarılarının devamını diliyorum hıncal abinin….demekki herşey tvlerde gözüktüğü gibi değilmiş hıncal abide bizden biriymiş gençler..saygılar
Hıncal beyin diğer yazılarınıda okudum hepside çok güzeldi.hıncal bey beni şaşırttı
hıncal uluçtan bu yazıyı beklemezdim ama beni çok mutlu etti bu yazı dua içinde aminn herkes için herşeyin hayırlısı olması dileğiyle…(amin…)
_Hedeflerime ulaşabilmem için ne olmam gerekiyorsa o olayım ne olması gerekiyorsa o olsun _amin_ mükemmel bir dua olmuş
Hıncal Ulucun mükemmel bir yazısını keşfettim.ALLAH’ım hakkımda en hayırlısı ne ise o olsun.AMİN…
bu yazıyı sürekli okuyorum beni kendime getiriyor.. sıkıldığım zaman bire bir uyanış gibi bir şey!
Kesinlikle sana katılıyorum ebru, gerçek bir uyanış bence de!! Bi nevi iç dünyamıza götürüyor bu yazı bir anlik da olsa..
evet böyle olması gerekiyordu.doğrusu bu, mesela bir ney sesi insanı duygusallaştırıp idamdan bile kurtarıyorsa demekki bu gibi düşüncelerde insanı doğru yolu bulmasına olanak sağlıyor.
Amin…
berrin arkadasim benim bu dua yi okumami sagladigin icin sanada teşekkür ederim. hincal uluc a da saygilar…
AMIN…
Müthiş bir yazı,dünyaya öylece salınmış yaratıklar gibi davrananların okuması gereken bir yazı olmuş ellerine ve yüreğine sağlık Hıncal Uluç’un
Hıncal uluç’un mükemmel yazısını huzur bulmak istediğimde sık sık okuyorum.tebrikler.rabbim hakkımızda en hayırlısı ne ise onu versin amin…
Yazı hıncal uluc’un degil arkadaslar. bir kitaptan alınmıs 10 tane parşömen i okumus ve köşesinde paylasmak istemis.. bize ulastırdıgı icin tesekkurler ancak yazana emek verene de hakkını vermek gerekir. hıncal uluc yazmamis sadece alıntılamıstır.
Haklısın sümeyye,
yazar og mandino,
kitabın ismi dünyadaki en büyük satıcı,
hıncal uluç un köşesinde yer verdiği yazı, og mandino nun kitabındaki “deve çobanı küçük hafid’in ustası büyük tacir patros’dan devraldığı, başarı ve mutluluğun sırlarını gizleyen on parşömen…” adlı konudan seçilmiştir…
Konu için sağolun ancak.
Son Peygamberimiz geldiğine göre.
Dini birisinden anlama hatasına düşmeyiniz.
Bu hatayı yapanlar Kur’an ı anlamaya yanaşmazlar (Türkçe olarak bilinmelidir) ve muhakkak saparlar çünkü Allah’ın dediğini kuldan bekler hale gelirler. Herkesin aklı var kardeşlerim .
OLEY BE HOCA YİNE BANA 10 NUMARALI FORMAYI VERDİ :)) . Teşekkürler.