Tarih 30’a 2 kala… 1- Kendimi de insanları da daha iyi tanımaya başladım. 2- Mutlu olmanın birine ya da bir şeye bağlı olmadığını, 3- Başkalarını değil kendimi değiştirebileceğimi, 4- Baktığın açının ‘gördüğünü’ belirlediğini yaşayarak öğrendim. 5- Kendi seçimimin herkesinkinden daha doğru olduğunu, 6- Her şeyin olması gerektiği gb ve bana bağlı olduğunu biliyorum. 7- İstenmeyeni düşünmenin hiçbir işe yaramadığını gördüm. İşte tüm bunlar öğrendiklerim. Ama öğrenmek tek başına hiçbir işe yaramıyor. Uygulamak da lazım. Ben uyguluyorum ve etkisini görüyorum. Şimdi maddelere biraz daha derinden bakalım istiyorum.
1- KENDİMİ DE İNSANLARI DA DAHA İYİ TANIMAYA BAŞLADIM
Bence çevremizdeki insanları anlamaya çalışana kadar önce kendimizden başlasak daha başarılı oluruz. Çünkü çoğu insan kendinin farkında değil. Hep başkalarına kafa yoruyoruz. Biraz da içimize dönsek olmaz mı? Biraz da, biz neler düşünüyoruz, nelerden korkuyoruz, neyi kıskanıyoruz, ne istiyoruz diye düşünsek gerçekten faydamıza olur.
Bu aşamada içimizde iyi-kötü ne varsa farkına varmaya çalışmalıyız ve ihtiyacımız olmayanları tespit edip, onlardan kurtulmalıyız. Böylece bizi rahatsız eden şeylerden kendi kendimize kurtulmuş oluruz. Bunu yapmak çok zor gibi geliyor biliyorum ama aslında çok kolay. Mesainizi kendinize harcayın, emin olun karlı çıkan siz olacaksınız.
Başka insanları anlamaya çalışmak bana göre hayatta en büyük zaman kaybı. Hele ki ikili ilişkilerde bunu yapmaya çalışırsak daha da beter! İlişkiye de zarar veririz, kendimize de… Demek istediğim diğer insanlarla hiç ilgilenmemek değil. Onların her davranışına bir anlam yüklemeye çalışmak, neden yaptıklarını sorgulamak yanlış sadece.
Bunun yerine her gün oturup kendimizle ilgili bir düşünmeliyiz. Mutluluğumuzu sorgulamalıyız. Ve hep bunu söylerler ama çok da işe yarar, elimize kağıdı kalemi alıp sevmediğimiz huylarımızı yazmalıyız. Bizi huzursuz eden huylar nedir? Nelerden kurtulsak şöyle bir ton yükten kurtulmuş gibi hissederiz? Deneyin. Ama kendinize dürüst olun lütfen. o kağıdı kimse okumayacak ve yaradan sizi sizden daha iyi biliyor zaten :) Kimseden korkmanıza ve kimseyi kandırmanıza gerek olmadan yazın bunları. Size neden zarar verdiğini ve ne şekilde değişmesini istediğinizi de yazın. Sonra da ne isterseniz yapın o kağıda. Yakın, denize atın, kesin, biçin… Ne isterseniz yapın. Ama bunu yaparken de o huyunuz, korkunuz ya da her ne yazdıysanız ondan kurtulmaya niyet edin. Bu uygulama her zaman işe yarar. Ne zaman bunaldınız, o zaman yapın. İstediğiniz kadar yapın…
2- MUTLU OLMAK BİRİNE YA DA BİR ŞEYE BAĞLI DEĞİL
Evet aynen öyle! Bunu anlayana kadar çok zaman kaybediyor insanoğlu. Ne kadar üzücü bir durum. Ben de yıllar kaybettim. Hayal ettiğim aşk, iş, para, ev, araba vs. Her neyin hayalini kuruyorsam hep ona sahip olduğumda çok mutlu olacağımı düşündüm.
Bir şeylerin hayalini kurmak ve ona sahip olmak için çabalamak güzeldir. Ama o şeyi bir mutluluk kaynağı olarak görmek en büyük hatalardan biridir. Ben size garanti veriyorum, insan kendi kendine mutlu olabiliyor. Gerçekten de en ufak şeylerden zevk alabiliyor ve hayatı yeniden keşfedebiliyor. Hayal etmekten vazgeçin demiyorum. Bir hedefe sahip olmak insana zindelik verir ve zihnini de açar. O hedefe ulaşmak için çalışır beynimiz. Bu durum güzeldir. Ama asla, o şeye sahip olduğunuzda mutlu olacağınızı düşünmeyin. Şu anda da mutlu olmaya odaklanın ki, mutluluğunuz bir başkasına ya da bir maddeye kilitli kalmasın.
Mutlu olmayı geleceğe atıyoruz devamlı. Kişisel gelişim kitapları okuyanlar bu hatayı mutlaka biliyorlardır. Ve ben de tekrar ediyorum, bu büyük bir hata. Bunu yapmayın. Peki ne yapacağız o zaman diyorsanız, kendi yolunuzu kendiniz bulacaksınız. Ben, sevdiğim şeylere zaman ayırarak, otomatik olarak geliştirdiğim davranışları değiştirerek ve her şeyin ama her şeyin mümkün olacağına inanarak başladım işe. Bahane bulmak yerine çıkar bir yol bulun kendinize. Yoksa hayatınız asla değişmez. Sadece geleceğe dair hayaller kurar durursunuz.
3- BAŞKALARINI DEĞİL KENDİNİZİ DEĞİŞTİRİN
İnsan 7’sinde neyse 70’inde de odur. Alın size bir klişe daha. Hayır efendim, o değildir, o olmak zorunda değildir. Ama burada çok önemli bir nokta var. Bir insanı, diğer bir insan değiştiremez. Biri değişecekse bunu sadece kendi yapabilir.
Eminim hepiniz ilişkilerinizde karşı tarafı değiştirebileceğinize inandınız. Ve her tarafından gazi olmuş bir ilişkiyi yıllarca yaşatmaya çalıştınız. Acı çektiniz, kırıldınız, hayal kırıklığına uğradınız ve daha benzeri pek çok şey. Sonucun olumlu olduğu çok nadir görülmüştür. Ya kabul etmek zorunda kalırsınız ve bağımlılığınız sebebiyle acı içinde devam eder, belli etmezsiniz dosta düşmana ya da terkedersiniz.
Bütün bu gereksiz acıları yaşamak zorunda değilsiniz desem? Evet, çok kolay. Oturacaksınız, kendinize soracaksınız. Eğer bu ilişkinin kurtarır tarafları varsa (gerçekten) bunları düşüneceksiniz. Gerçekten devam etmeye karar verdiğinizde de, sizi en çok hangi davranışların rahatsız ettiğini tespit edeceksiniz. Ve bu davranışlar öncesi ve sonrasındaki tavrınızı değiştireceksiniz. Unutmayın, her türlü ilişki içinde, eğer stratejinizi değiştirmezseniz hep aynı sonucu alırsınız. Zaten kendi davranışlarınızı değiştirmeye başladığınızda, düşünce ve duygularınız da değişiyor kendiliğinden. Tam tersi de olabilir. Eğer yapabiliyorsanız önce olaya karşı hissettiğiniz duyguları değiştirin. Ama bu daha zordur. Sonuçta bakış açınızın ve ilişkinizin nasıl değiştiğini göreceksiniz. İşe hep kendimizden başlamalıyız.
4- BAKTIĞIMIZ AÇI, GÖRDÜĞÜMÜZÜ BELİRLER
Bu kural çok basit. Hayata, olaya, kişiye, duruma veya kendimize hangi açıdan bakarsak onu görürüz. Devamlı işlerin ters tarafından bakıyorsak ters yanını görürüz. Olumsuz düşünen biriysek herkesin ve her şeyin olumsuz tarafını görürüz. Ve işin kötüsü yaşarız da!
Benim tavsiyem Pollyanna gibi olun, hayattan kopun, bir hayal dünyası yaratın ve orada yaşayın değil. Benim tavsiyem başınıza kötü bir şey geldiğinde hemen kendinizi kurban ilan edip kadere lanet etmeyin. En olumlu insanların bile başına kötü şeyler gelebilir hatta acı da çekebilirler. Ama önemli olan o acı çekme durumu ne kadar sürecek? Bu tamamen size bağlı. Hayata biraz da güzel açılardan bakın.
5- KENDİ SEÇİMİMİZ HER ZAMAN EN İYİSİDİR
Pişman olmaktan ne kadar korkuyoruz. Bunun için hep başkalarının yolundan gidiyoruz. Başkalarının fikirleriyle hareket ediyoruz. Oysa insanın kendi yolunu çizmesi ne kadar güzel. Ve şimdi pişman olduğumuz bir olay ilerde bize güzel bir deneyim ya da olumlu bir sonuç olarak geri dönebilir. Hayatta her şey mümkün.
Kendi karar verme mekanizmamızı geliştirmek zorundayız. Başkalarının yönlendirdiği bir hayat ne kadar bize ait olabilir ki? Açıkçası ben hata bile olacak olsa kendi seçimimi yaşamayı tercih ederim. Başarısı da benim olur, başarısızlığı da…
6-HER ŞEY OLMASI GEREKTİĞİ GİBİ OLUYOR
İlahi düzene inanıyorsanız eğer bunu kabul edeceksiniz. Bu durum başınıza ne gelirse gelsin put gibi oturup sessiz kalmak anlamında değil. Ama milyarlarca insanın bağlı olduğu kusursuz bir düzenin işlediği gerçeğini düşünürsek sanırım daha kolay anlayabiliriz.
Bazen bir şeyi çok isteriz. Ve genelde bilinçsizce isteriz. Bu durumu daha önceki yazılarımda belirtmiştim. Yani istediğimiz şeyi neden istediğimizi bile bilmeden, amaçsızca, düşüncesizce isteriz sadece. Olmadığında da ver yansın ederiz. Kader beni sevmedi, şans beni hiç seçmez, Allah neden yanımda değil gibi klasik yakınmalar… İşte tam burada her zaman düşünmemiz gereken bir şey var ki, bir plan işliyor. Eğer o olmadıysa, başka bir şey olacak. Ben hayatta her şeyin bir sebebi olduğuna inananlardanım. Bu yüzden hayal kırıklıklarım uzun sürmüyor. Size de tavsiye ederim.
7- İSTENMEYENİ DÜŞÜNMEK İŞE YARAMAZ
”Ne istediğimi değil de, ne istemediğimiz çok iyi biliyorum” . Alın bakalım bir bilinçaltı oyunu daha. Evet çoğumuz bunu yaşıyor çünkü istenmeyene o kadar odaklıyız ki! Aman başımıza şu gelmesin, aman bu bize öyle konuşmasın, aman geç kalmayalım, aman zora düşmeyelim vs.
Ben de bunu çok yapardım. Hatası şu, gerçekten ne ekersek onu biçiyoruz. Duygusal, fiziksel, düşünsel, enerjisel… Her anlamda bir tohum ekiyoruz hayata ve onu bir güzel büyütüyoruz bilinçaltımızda. Sonunda ne oluyor? Aniden patlak veren korkular, hastalıklar, acılar ve içinden çıkılmaz sorunlar.
Peki bunun yerine ne yapmalıyız? Tabii ki tam tersini. Güzel tohumlar ekin. Aklınıza istemediğiniz bir şey geldiğinde hemen onun ”istediğiniz versiyonunu” düşünün. Sevmediğiniz şeylerden ne kadar eminsiniz değil mi? Evet, çok eminsiniz. O zaman biraz da sevdiklerinizden emin olun. Bunu başarabilirsiniz. Çok ama çok kolay. Tavsiyelerimi ara vermeksizin sadece 1 ay uygulayın, sonuçları inanılmaz şekilde hızlı alacaksınız. Ne kadar azim o kadar başarı :)
Herkese kolay gelsin…
Yazan : Aslı Ece Özdoğan / kendinigelistir.com
gercekten güzel bir yazı ama bunu birde hayatımda uygulayabilsem… yazı için teşekkürler
çok güzel bir yazı. teşekkürler…
Güzel bir yazı olmuş. Önemli kendini sevmek,kendine değer vermek.En önemlisi de olumlu düşünmek.