Hepimiz çocuklarımızın başarılı ve iyi bir işe sahip olarak büyümesini istiyoruz. Keşke böyle bir reçete olsa ama maalesef yok. Yine de psikoloji araştırmaları çocuk yetiştirme de bazı metotların işe yaradığını gösteriyor. Bu yöntemler aileler tarafından uygulandığında sonuç veriyor.
Sevgili Drake Baer ve Rachel Gillett çalışması elime geçtiğinde çok heyecanlandım. Çünkü ben de çocuklarımı mutlu ve başarılı yetiştirmeyi arzu ediyorum. Hem iş dünyasının hem de üniversite kabul direktörlerinin çocuklarımızda görmeyi bekledikleri önemli becerileri saptamak üzere yola çıktık.
Umarım hepimize yararlı olur.
1. Çocuklarına Dinleme, İfade etme gibi Gerekli Becerileri Öğretiyorlar?
Penn State University ve Duke University araştırmasında 25 yaş arası 700 çocukla bir çalışma yürütüyorlar. Çocukların akranlarıyla ilişkilerine, arkadaşlarına yardımcı olup olmadıklarına, karşısındakinin duygularını anlayabilme, sorunlarını çözebilme becerileri gibi pek çok noktada veri topluyorlar. Bu çocukları daha sonra lise yıllarında da takip ediyorlar. Hangi üniversiteye, hangi bölüme girdi, akademik başarısı nasıl, mezun olunca nasıl bir işe yerleşti, hayatından memnun mu gibi 25 yaşına kadar takibi sürdürüyorlar.
Sonuç şu: Başarılı yetişkinlik ve kreşte verilen sosyal beceriler arasında önemli bir bağ var. Yani küçük yaştan itibaren çocuklarımıza dinleme, yaratıcı düşünme, kendini ifade edebilme, empati kurabilme gibi becerileri yerleştirmek için çabalamalıyız. ( Damon E.Jones PhD, Mark Greenberg PhD, Max Crowley PhD)
2. Çocuklarına ev içinde yapabilecekleri işler, sorumluluklar veriyorlar.
Stanford Üniversitesi’nden eski dekanı Julie Lythcott-Haims eğer çocuk evde kendi tabağını kaldırmıyorsa bu işi onun yerine yapan birileri var diyor. Bu da çocuğun iş yapmaktan değil işin yapılması gerektiği olgusunu kaçırdığını belirtiyor.
Çocuklarımıza bu işleri görev gibi değil katılım gibi aktarmalıyız. Hepimizin ailemize katkı sağladığı noktalar var. O da bu ailenin bir parçası ve o da yaşına göre aileye katkı sağlayabilir.
(ek Bilgi: Julie Lythcott-Haims lisans eğitimine yaptığı katkılardan dolayı DinkelsPiel Ödülünü almıştı. Kendisinin lisans diploması da Stanford Üniversitesi’nden. Üzerine de Harvard da Hukuk eğitimi almış. Çok güzel yazıları, şiirleri var. How to Raise an Adult isminde değerli bir kitabı var. )
Küçük yaşta evde sorumluluklarını yerine getiren çocuklar büyüdüklerinde iş hayatında sorumluluk sahibi, empati kurabilen, yaşamış oldukları zorlukların bildikleri için takım çalışmalarında başarılı ve tek başına yapılacak işlerde sorumluluk alarak başa başarabilen gençler oluyorlar (Harvard Grant Sudy)
3. Çocuklarından Beklentileri Yüksek
2001 yılında doğan 6600 çocuk ve aile üzerinde UCLA Profesörü Neal Halfon ve ekibinin yaptığı araştırma sonucu şöyle: Çocukların başarısında ailelerin beklentileri çok önemli yer tutuyor.
Çocukları için arzu ettikleri üniversiteye hayal eden ebeveynler kazançlarından bağımsız olarak çocuklarını o hedefe doğru yönlendiriyorlar. Tabii bu nokta tartışılır. Sadece kendi isteklerimiz, arzularımız doğrultusunda çocuğumuza bir hayat biçmekten bahsetmiyoruz.
Özellikle Amerika’da işletme, mühendislik gibi matematik bazlı bölümlerde okumak için öğrencilerden SAT skoru istenir. SAT 1 İngilizce ve matematik ’ten oluşur. SAT 2 ise konu başlığı seçtiğiniz bir sınavdır. Fizik, Kimya Math 2c, Biyoloji gibi. Bunu şu nedenle anlatıyorum. Bu sınavın skorlarını alan çocuklarla da bu araştırma yapılıyor İyi skor çıkarabilen çocukların %96 ‘sının aile hedefi çocuğunun iyi, bir üniversiteye girmesi. Düşük not olanlarda ise sadece %57 veli iyi bir üniversiteyi hedefliyor.
Bunu beklenti etkisi denilen kavramla açıklamak mümkün ( Pygmalion Effect) . Yani Kendini gerçekleştiren kehanet. Harvard University’de Prof. Rosenthal ve Prof Jacobson’un çalışmalarını workshoplarda sık sık dile getiririm. Leaders Hill velileri tahmin ediyorum hatırlamışlardır. Uzun uzun yazmayacağı ama sonuç şu: Öğretmenleri yüksek beklenti içinde olan öğrenci grubu daha başarılı.
Beklenti etkisine My Fair Lady ( Barnard Shaw) güzel bir örnek. Bizim kültürümüzde ise
“Bir insana 40 gün deli dersen deli olur”
“Aklıma gelen başıma geldi”
“Sakınan göze çöp batar”
Beklenti Etkisini en iyi anlatan atasözleridir.
4. Anne ve Baba Arası İlişkileri Güçlü
Hani babalara derler ya çocuğunuz için yapabileceğiniz en iyi şey annesini sevmektir. Aynı nokta anneler için de geçerli “Çocuğunuz için yapabileceğiniz en iyi şey babasını sevmektir.”
Bu konuda University of Illınois Prof. Robert Hughes J.’un tam konuyu özetleyen bir çalışması var. Prof Hughes aynı zamanda İnsan ve Toplum Gelişimi üzerine çalışmalar yapıyor. University of Illinois’de Prof. Hughes’in çalışma sonuçlarına göre evlerinde anne/baba arası tartışması çok olan çocuklar maalesef diğerlerine göre daha başarısız. Çocukları en çok etkileyen zamanlardan biri de boşanma arifesi. Eğer bu dönem anne baba arasında savaş şeklinde gelişiyorsa çocukların başarısı olumsuz etkileniyor. Hatta 10 yıl sonra bile bu çocuklar o dönem stresini hala üzerlerinde taşıdıklarını belirtiyorlar. Bu ne demek? Boşanmadan 10 yıl sonra bile hala çocuğumuzun başarısını aşağıya çekiyoruz. Tek anne ya da tek baba olmanın bile böyle bir etkisi yok.
5. Anne / Baba Eğitimli
University of Michigan psikologlarından Sandra Tang yaptığı araştırmada kendisi üniversite mezunu olan annelerin eğitimli çocuklar yetiştirdiğini söylüyor. 1998-2007 yılları arasında kreşe gitmiş 14.000 çocukla bir çalışma yapılıyor. Annelerinin yaşı 18 ve daha küçük olan çocukların üniversitede eğitim alma oranı çok düşük olduğu sonucuna varılıyor.
2009 yılında bu çalışmaya destek farklı bir çalışma daha yapılıyor. New York’un daha kırsal kesimlerinde 856 kişiyi inceliyorlar. Ebeveynleri eğitimli olan 8 yaş civarı çocukların eğitim ve meslek alanında başarılı olabileceğini tahminleyebiliriz sonucuna varıyorlar. (Psychologist Eric Dubow, Bowling Green State University)
6. Çocuklarını Matematikle Erken Tanıştırıyorlar
2007 yılında bir meta analiz yapıyorlar. Meta analiz analizlerin analizi gibi düşünülebilir. Amerika, Kanada ve İngiltere’de 35.000 okul öncesi çocukla ilgili bu meta analizde matematik becerisinin ( saymak, rakamları tanımak gibi) çocukların ileri akademik yaşamlarında olumlu büyük fark yaratıyor.
Northwestern Universitesi’nden Greg Duncan erken matematik becerisiyle tanışmanın sadece ileride matematikte iyi olmayı değil okuma başarısında da iyi olacağının tahminleyicisidir diyor ( Bu arada bunun tersi doğru değilmiş. Yani okumada çok iyiyse matematikte başarılı olur diyemiyoruz. )
7. Bu Ailelerin Çocuklarıyla İyi İlişkileri Var
2014 yılında yoksul ortamda doğan 243 çocukla yapılan araştırmada yeterli ilgi, bakım gören 3 yaş ve altı çocuklar ileride akademik başarılı, iyi ilişkiler kurabilen bireyler olmuşlar. 3 yaş altı ilgi, bakım derken ağlamasını duymak, duyduğumuzu göstermek, onu anlamaya çalışmaktan bahsediyoruz.
8. Bu Çocukların Aileleri Az Stresli
Eyvah. İşte şimdi ne yapacağız. Evimizin başmisafiri stres. Ben getirmezsem, eşim, eşim getirmezse çocuklar getiriyor. Washington Post’tan Brigid Schulte’nin araştırmasına göre 3-11 yaş arası çocukla geçirilen sürenin uzunluğunun başarıya etkisi, yok. Asıl etki stressiz iletişim. Her şeye yetmeye çalışırken, eve koşarak gelerek, yemek, düzen vs. arasında yaşadığımız stres çocuklarımızı olumsuz etkiliyor. Bunu da “Duygular Bulaşıcı ( Emotional Contagion) ile açıklıyorlar.
9. Bu aileler başarıyı değil çabayı önemsiyor
Stanford University profesörlerinden Carol Dweck çocukların sabit bir düşünce yapısı değil gelişebilir kafa yapısına sahip olmaları gerektiğini söylüyor. Sabit kafa yapısı olan çocuklar zorluklardan çabuk yılıyor, başkalarının başarısını tehlike olarak algılıyor, eleştiriye katlanamıyor. Geliştirilebilir kafa yapısı olan çocuklar ise zor durumlarda mücadeleci oluyor, pes etmiyor, olumsuz eleştirileri kendini geliştirmek üzere alıyor. Başarının çaba sonucu geldiği fikrini vermeliyiz.
10. Bu çocukların anneleri çalışıyor
Hep çalışıp çocuğumuzu kaçırıyoruz gibi hissederiz ya. Biraz içime su serpildi doğrusu. Harvard Business School araştırmasına göre anneleri çalışan çocuklar daha yüksek lisans, doktora gibi daha çok eğitim alıyor, daha çok yönetim bazlı görevlerde bulunuyor ve anneleri ev hanımı olan akranlarından %23 farkla daha yüksek maaş alıyor. ( Çocuk sahibi olmak için kariyerini feda edeni ya da bir müddet dayanan ama sonunda çocuğun ihtiyacı arttıkça yine kariyerini bırakan anneler neden kaldıkları yerden devam edemiyorlar. Bütün o yılları emekler 2 sene içinde siliniyor. İş hayatından geri kalmanın pek çok şeyi sildiğini anlayabiliyorum. Peki ya madalyonun öteki yüzü? Yılların iş hayatıyla elde edilmiş beceriler, tecrübeler? Yabana atılabilir mi? Halbuki pek çok işi başarıyla götürebilen bu deneyimli anneler çocukları belli yaşa gelince işe dönmek istiyorlar. Ama maalesef çok alt seviyelerden başlama şansı veriliyor. Bu noktaya parmak basmak istedim. Çözümü olan varsa çok memnun olurum)
11. Bu Ailelerin Sosyo – Ekonomik Düzeyi Yüksek
Sosyo ekonomik düzeyi yüksek ve düşük olan ailelerin çocukları arasındaki başarı farkına bakılmış. Ekonomik düzeyi yüksek olan ailelerin çocukları %30-%40 oranında daha başarılı. (Stanford University Sean Reardon)
SONUÇ : Başarılı gençlerin ortak aile özellikleri
- Çocuklarına Dinleme, İfade Etme gibi Gerekli Becerileri Öğretiyorlar?
- Çocuklarına ev içinde yapabilecekleri işler, sorumluluklar veriyorlar
- Çocuklarından Beklentileri Yüksek
- Anne ve Baba Arası İlişkileri Güçlü
- Anne / Baba Eğitimli
- Çocuklarını Matematikle Erken Tanıştırıyorlar
- Bu Ailelerin Çocuklarıyla İyi İlişkileri Var
- Bu Çocukların Aileleri Az Stresli
- Bu aileler başarıyı değil çabayı önemsiyor
- Bu çocukların anneleri çalışıyor
- Bu Ailelerin Sosyo – Ekonomik Düzeyi Yüksek
Sevgilerimle,
Yazan : Işıl Tabağ