Sağ elinizi sağ omzunuza koyuyorsunuz. Sonra aynı dirseğinize de bir madeni para koyuyorsunuz. Sonra hızlıca bir hareket ile dirseğinizdeki parayı aynı elle almaya çalışıyorsunuz. Elbette kolunuzun hareketi paranın dengesini bozuyor ve para yere düşüyor. Tekrar deniyorsunuz, eliniz omzunuzda, para dirseğinizde; aynı elle parayı yakalamaya çalışıyorsunuz ve yine para düşüyor. Neredeyse parayı yakalamak imkansız gibi. Tekrar deniyorsunuz. Olmuyor. Yeterince hızlı hareket edemiyorsunuz. Sinirleniyorsunuz; ama bırakmıyor yine deniyorsunuz. Para yine yere düşüyor. Denemeye devam ediyorsunuz. Uzaktan sizi görenler ne yaptığınızı anlayamıyor. On defadan fazla deniyorsunuz. On birincide yapıyorsunuz; parayı düşmeden havada yakalıyorsunuz. Ancak on ikincide yine düşüyor. Devam ediyorsunuz. Eliniz omzunuzda, para dirsekte yeniden bir hamle ve yakalıyorsunuz. İlk başta imkansız görünen bu hamle artık çok daha kolay. Daha hızlısınız. Arada bir kaçırdığınız oluyor ama artık baştakinin tersine çoğunda düşürmek yerine çoğunda tutuyorsunuz.
Yaşamda bazen bazı istediklerimizi yapmak imkansız görünür. İlk deneyişimizde yapması imkansız olan bir şeyi yapma çabasını sürdürmeyecek olursak o şey gerçekten de hiçbir zaman yapılamaz. Ancak ısrarcı bir deneme, farklı yöntemleri tecrübe etme çabası sonuçları değiştiriyor. İmkansız görünen birçok şey bir süre sonra çok basite dönüyor. B., bisikletle oldukça dik bir yokuşu çıkmayı denemişti. Ama başarılı olamamıştı. Yokuş o kadar sertti ki, hiçbir zaman bisikletle çıkılamayacak gibi duruyordu. Ama B. kararlıydı. Bir gün mutlaka o yokuşu çıkacaktı. Ancak yokuşta çok az ilerledikten sonra hep inmek zorunda kalıyordu. Belirli bir eşiği, rekoru kıramayan sporcuları düşündü. Bu yokuşta B. İçin psikolojik ve fizyolojik bir sınır gibiydi. Belki yıllarca o yokuşu çıkamayacaktı. Ancak daha önce hiçbir zaman çıkamayacağını düşündüğü yokuşu bir gün çıktı. Gözleri kızarmış, kasları oldukça acımıştı. Ama başarmıştı. İmkansız diye bir şey yoktu; sadece kararlı olmayan insanlar vardı. Bu yaşamda bir mucize düzeyinde başarılar elde edilecekse, bunun yolu kararlılıktan geçiyordu.
İçi kibritle dolu bir kibrit kutusunu bir metre yükseklikten dik tutarak masaya bırakıyorsunuz. Amacınız kibrit kutusunun masaya dik olarak düşürmek ve onun düştüğü şekilde durmasını sağlamak. Tuhaf bir amaç ama bunu yapmayı kafaya koydunuz. İlk denemeniz başarısız olmuyor. İkinci defa deniyorsunuz; yine olmuyor. Bir türlü dik düşmüyor. Sonunda hep geniş yüzeyinin üstüne yere yatıyor. Kedilerin dört ayak üstüne düşmesiyle ilgili izlediğiniz belgeseli hatırlıyorsunuz. Kediler sadece belirli bir yükseklikten düşerse dört ayak üstüne düşüyor. Böylece kibriti değişik şekillerde masanın üstüne bırakmaya başlıyorsunuz. Ama yine de olmuyor. Birden aklınıza parlak bir fikir geliyor. Kibrit kutusunun çekmecesini biraz açıyorsunuz. Dik bırakırken kibrit kutusunun çekmecesi üç santim dışarıda. Bırakıyorsunuz ve bir imkansızı daha tarihe karışıyor.. Kibrit kutusu dik olarak düşüyor; çarpmanın şiddetiyle kibrit kutusunun çekmecesi kapanıyor ve kibrit kutusu dik olarak duruyor.
Bazen bir problemin çözümü, dışarıda bir yerde değil, kendi içindedir. Yukarıdaki deneyde amaca ulaşmak için kullanılın dışarıdan hiçbir parça yok. Problem kendi içindeki unsurlarla çözülüyor. Problemlerin kolayca çözülmesinin bir yolu da, problemin başlangıç koşullarında bir değişiklik yapmaktır. Yukarıdaki örnekte yapılan küçük bir değişiklik problemin kolayca çözülmesine yardım etmiştir. Bu arada kibrit kutusunun içindeki kibritlerin sayısını yarıya düşürecek olursanız problem yeniden çözümsüz hale dönüşebilir. Öyleyse başarıyı sağlayan özel bir koşul seti bulunuyor. Marifet de o özel koşul setini oluşturabilmekte.
Melih ARAT
akılllı ol insandırki içki ve sigara içmez