Adam Fawer, Empati adlı romanının ana kahramanları başkalarının duygu ve düşüncelerini okuyan empomatlar. Neyse ki gerçek hayatta kimse sizden empomat olmanızı beklemiyor! Ancak, kendinizi karşınızdakinin yerine koyabilmeniz, yani empati yapabilmeniz hayatınızı ciddi ölçüde kolaylaştırabilir… Empati kelimesinin anlamını biliyor musunuz? Sempati ile karıştıranlardan mısınız? Çocuğu nasıl yetiştirmek gerekir ki empati kurabilen bir yetişkin olsun? Yanıtlar bu yazıda…
Prof. Dr. Kemal Sayar, kendisine ait internet sitesinde, “empati” kavramını ele aldığı yazısında şu bilgilere yer veriyor:
Empati kelimesinin genel geçer bir tanımı bulunmamaktadır. Kaynaklar empatinin tam olarak ne ifade ettiğiyle ilgili değişik bilgiler sunmaktadır. Fakat kısaca özetlemek gerekirse; empati bir kişinin kendisini duygu ve düşüncelerinden soyutlayarak bir başkasının inançlarını, arzularını ve özellikle duygularını farkına varabilme ve anlayabilme yeteneğidir.
Kişi karşısındakini o kadar iyi anlar ki onun gibi hissetmeye başlar, kendini onunla özdeşleştirir. Gallo empatiyi iki boyutlu bir olgu olarak ele almıştır. İlk boyut bilişsel (kognitif) boyuttur; yani empatik kişi karşısındakinin neler hissettiğini anlayabilmelidir. Diğer boyut duygusal olandır; kişi karşısındakiyle duygusal bir paylaşım içine girer.
Bunların yanı sıra bazı kaynaklara göre empatinin bu iki boyutu dışında bir başka gereği de kişinin duygularını anladığını ve paylaştığını karşısındakine gösterebilmesidir. Haynes ve Avery bütün bu özellikleri içine alan bir tanım yapmışlardır: “Empati bir başka kişinin algılarını ve duygularını farkına vararak anlayabilme ve bunu kabul edilebilir bir şekilde karşısındakine ifade edebilme yeteneğidir.”
Empatinin iki kavram ile karıştırılmaması gerekir; sempati ve duygu bulaşması (emotional contagion). Sempati bir başkasının içinde bulunduğu ya da başından geçen bir durum için üzülme ve kişinin kendini daha iyi hissetmesini sağlamaya yönelik davranışlarda bulunma istemi olarak açıklanabilir.
Duygu bulaşması ise bilinçdışı ve otomatik olarak başka bir kişinin duygusal durumunu taklit etmeye başlamak ve bu duyguların kendisinde de ortaya çıkmalarına yol açmaktır. Empatiyle bu anlamda farklıdırlar, çünkü empati bilinçli bir olaydır ve empati kuran kişi anladığı duyguların diğer kişiye ait olduğunun farkındadır. Bunları kendi duygularıymış gibi algılamaz.
Empati ve cinsiyet arasındaki ilişkiye bakan araştırmalar ortaya çıkarmışlardır ki kadınlar erkeklere göre daha çok ve daha yüksek seviyede empati kurabilmektedirler. Empatinin yaş ile ilişkisi ise doğru orantılıdır. Yaş ilerledikçe kişiler daha iyi empati kurabilmekte ve karşılarındaki kişiyi daha iyi anlayabilmektedirler.
Empati kurmak sosyal ilişkilerde bir çok kolaylık sağlamaktadır. Kişinin karşısındaki insanı anladığını ve on önemsediğini göstermesini sağlar. Bu sayede iletişim kolaylaşır. Yanlış anlaşılmalar azalır, samimiyet ve güven ortamı hızla gelişir, sorunlar ve problemler daha kolay dile getirilir ve bu sayede bunlara daha çabuk ve kolay çözümler üretilir. Daha yakın, anlamlı ve yardımı dokunan arkadaşlıklar oluşur.
Empati kurabilmek için gerekli olan kendini başka birinin yerine koyabilme yeteneği kişinin gelişimiyle birlikte güçlenen bir yetenek olmasına rağmen bu yeteneğin köklerinin doğuştan geldiğine inanılmaktadır. Başkalarının duygularını anlayabilme kapasitesi küçükken gelişmeye başlayan taklit yeteneğiyle yakından ilişkilidir.
İnsan doğuştan, belli vücut ve yüz hareketlerini belli duygularla ilişkilendirmeye eğilimlidir. 2 yaşındaki normal gelişimi içinde seyreden bir çocuk empati kurabilmek için gerekli davranışları sergilemeye ve bir başkasının duygularına duygusal olarak karşılık verebilmeye başlar. Empati bu kadar erken yaşlarda ortaya çıkan ve gelişmeye başlayan bir yetenek olduğu için ailenin çocuğu yetiştirme tarzı da empati gelişimini etkileyen faktörlerden biridir.
Çocuğun empati gelişimini pozitif yönde etkileyen ve ileride insanlarla ilişkilerinde daha başarılı bir kişi olmasını sağlayan bazı tutumlar şunlardır:
• Ebeveynin hevesli, cezalandırıcı olmayan ve serbestliğe imkan vererek yöneten bir yapıda olması
• Çocuklarla davranışlarının başkaları üzerindeki etkileri, paylaşımın ve nazik olmanın önemi hakkında konuşmak
• Ebeveynin çocuğa model olarak empatik ve ilgili davranışlarda bulunması
• Çocukların başkalarına zarar vermeleri durumunda, bu davranışların neden zararlı olduğunu açıklamak ve bunu düzeltmek için neler yapabileceği hakkında fikir vermek
• Okul çağındaki çocukların kendi duygularını ve problemlerini ebeveynleriyle konuşup tartışmalarını cesaretlendirmek
Bunların yanı sıra bazı ebeveyn tutumları da empati gelişimini negatif olarak etkilemekte ve çocuğun ileride sosyal hayatında başarısızlıklarla karşılaşma olasılığını artırmaktadır: Tehdit ve fiziksel cezalar, çocuğun duygusal ihtiyaçları olduğu zamanlarda tutarsız ilgi veya umursamazlık, çocuğa fiziksel tacizde bulunmak, çocuğun davranışını artırmak adına verilen esaslı olmayan ödüller veya rüşvetler.
Tam olarak gelişmiş bir empati kurabilmek için kişinin karşısındakinin duygusal durumunu anlamaktan daha fazla şey yapması gerekir. İlk olarak duygular genelde bir objeye ya da olaya yönelik olduğundan empati kuran kişi bu durumun ya da objenin ne olduğunu anlamalıdır. Daha sonra, kişinin içinde bulunduğu duygu durumunun bu objeyi algılamasında ne tür bir etkisi olduğunu belirlemelidir. Son olarak da bedensel olarak neler hissettiğini fark etmeli ve bütün bunları bir araya getirerek karşısındaki kişinin bakış açısını ve içinde bulunduğu duygu durumunu analiz edebilmelidir.
Sosyal ilişkilerde zorluk yaşayan, iletişimi zayıf ya da empati yeteneğini geliştirmek isteyen yetişkinler için uygulanan bazı yaklaşımlar bulunmaktadır. Bu yaklaşımların genel içeriği ise şu unsurlardan meydana gelmektedir:
Kişiler arası algılama ve empati kurarak karşılık verme yeteneğini geliştirmeye yönelik alıştırmalar yapmak: Kişiye empatinin ne olduğu ve nasıl geliştiğini, kişilerin farklı duygusal durumlarını nasıl fark edebileceğini ve bunlara nasıl pozitif karşılık verebileceğini öğretmeyi amaçlamaktadır.
Kişinin ilk olarak kendi duygularına yoğunlaşmasını sağlamak: Böylece kişi hangi duyguların hangi durumlarla ilişkili olduğunu daha iyi anlamaya başlar.
Kişinin kendi ve diğerleri arasındaki benzerliklere odaklanmasını sağlamak.
Role bürünme, rol yapma çalışmaları: Kişinin farklı perspektiflerden bakabilmesini ve açık fikirli olabilmesini sağlar, problemlere yüzeysel çözümler getirmeyi ve inanç katılığını engeller, bilişsel ve kişisel esneklik kazandırır.
Başkalarının bakış açısını hayal etmeye ve algılamaya çalışmak üzerine devamlı ve tekrar tekrar pratik yapmak.
Duygusal olarak uyarıcı bir olaya maruz kalmak: Bu sayede kişi aynı uyarıcıyla etkileşimde bulunmuş kişinin içinde bulunduğu durumu daha iyi anlayabilmektedir.
Empatik davranışta bulunan bir modelin bulunması
Yazan : Prof. Dr. Kemal Sayar / Pudra.Com
Empatinin dozunuda iyi ayarlamak gerekir. fazlası kendinizi, karşınızdakinden bile daha kötü veya daha iyi hissetmenizi sağlayabilir. benden söylemesi bu gerçekten iyi bişey değil…
Türk halkı bu durumda istemeyerekte olsa empomat olmayı başarıyor.çünkü herkeste maddi manevi sıkıntılar var ve çoğumuz aynı sıkıntılarla günlerimizi harcıyoruz.kendimizi başkasının yerine koymaya gerek yok..:) işin şakası bir yana gelinen nokta birbirimizi kırmamak ve insanları sevmek adına olacaksa mutlaka bu konu kulağımızda küpe olsun ve geliştirelim kendimizi..