Bu hafta değişimin ve gelişimin “zorlanan” tarafına değinmek istiyorum.
Hayatın içersinde değişimin ve gelişimin ne kadar önemli olduğu konusunu es geçiyorum. Eğer bir şekilde bu yazımı okuyorsanız, zaten bunun farkında olan şanslı insanlardan birisiniz. “Zorlama” etabı sürekli kafamı kurcalayan ve çekemediğim yanlardan biri. Çoğu zaman da etrafımızda görür, hatta –bizzat– yaparız…
Bir çift düşünün lütfen. Birbirlerini seviyorlar. Erkek için kadının 30 farklı meziyeti var. Hepsi birbirinden değerli… Ancak bir meziyeti var ki, erkeğin hoşuna gitmiyor. Bu durumda diğer 29 meziyet görmezden gelinir ve kafaya o meziyet takılır. VE yapılan da -genelde- şudur “değiştirmek…”
… “Hele bir evlenelim. Ailemle/Arkadaşlarımla kafa kafaya veririz, değiştiririz.”
Aynı şekilde kadın. Kadın için erkeğin 20 farklı meziyetinin -erkeklerde genel de daha azdır- olduğunu düşünün. Kültür, bilgi, beceri, annesinin olmaması… (:p tabi burası yok, lütfen kayıtlardan çıkarılsın)Ancak bir meziyeti var ki, kadının hoşuna gitmez. (Örneğin av olsun, ailesine düşkün olsun ya da hafta sonları maça gitsin.) Yine bardağın boş tarafı dikkat çekendir. VE -çoğu zaman- aynı şeyi düşünürüz. “DEĞİŞTİRMEK!”
… “Hele evlenelim. Bir şekilde değiştiririm onu…”
Değişmek ve Gelişmek, zamanın gerisinde kalmamak…
Elbetteki mükemmel. Ancak “değiştirmenin” getirdiği bencillikle beraber “kendi değişiminin” farkına varamamak. Tam da bu noktada biraz geri çekilip, şöyle bir süzmeliyiz kendimizi. VE aslında değiştirirken, değişmemiz gerektiğini de görmeliyiz.
Çok sevdiğim bir sözü var Tolstoy’un…
Değişimin getirdiği mutluluğu önce kendimizde, sonra elimizin değdiği her yerde yaşamamız dileğiyle…
Saygılar.
Yazan : Özgür ŞAHİN
yazar, bizim temel sorunumuzu ele almış yazıda..
biz insanlar,
her zaman karşı tarafın değişmesini ister, bişi yapmadan etmeden sonuçlanmasını bekleriz değişimin…
eşimize,dostumuza,çocuğumuza kısacası çevremize bizim doğru bildiğimiz kaidelerden bahsedip onların da onun içine girmelerini ister,değişimi yaşamaları gerektiğinden bahseder ama kendi içimizden ışık yakmamız gerektiğini düşünemeyiz çoğu zaman…
unuturuz ki içinden yakılmayan insan, etrafına ışık saçamayacağını, değişim aleviyle parlamayan beşeriyatın,muhatabını etkili bir şekilde değiştiremeyeceğini…
unuturuz işte biz,
aslında hiç kimseyi değiştiremeyeceğimizi…
aslında herkesin kendisinden emir alıp kendisini örnek aldığını,ne yapsak da ne etsek de sonuçta kendi içindeki çocuğun sesini hep dinleyeceğini unuturuz…
ama unutmayalım ki, biz sadece kendimizi değiştirerek başkasını değiştirebiliriz, çünkü değişim deryasına insanları da çekmek istiyorsak; onları deryanın dışında durup itmek yerine,içine girip ellerinden tutmamız gerekir…işte o dem değişim adayı, bizim gerçekten de samimi olduğumuzu ve girdiği yolun hakiki pragmatik bir yol olduğunu anlayacaktır…
hadi şimdi deryaya atlayıp el uzatma zamanı kabul edelim bu zamanı…
sana da diyorum ey okuyucu
haydi haydi sen de ne duruyorsun!…
insanlar neden birbirlerini değiştirmek ister ki?anlayamıyorum!!
insanları birbirinden ayıran özellikleri,farkları değil midir kii hede de evlendikten sonra sevdiğim dediğin kişiyi değiştirmeye çalışmak bana çok bencilce geliyor.
insanların olumsuz yanları törpilenebilir, ama lütfen etrafınızdaki insanları değiştirmeye,üzerlerinde baskı kurmaya çalışmayın,bence bu insanları kuraklaştırır.
sevgiyle, anlayışla,hoşgörüyle kalmak,kalmanız dileğiyle…
tek kelımeyle mukemmel yaılmıs cok sıkıntılı bı gundu benım ıcın benı bıle rahatlattı tesekur ederım
aynı şey benimde başıma geldi ve bunun ne kadar gereksiz ve bir o okarda zor bir durum olduğunu biliyorum.Erkek arkadaşım tarafından değiştirilmeye çalışıldım aynı zamanda onun için değişmeye de çalıştım ve başarısız oldum.Şimdi ise değişmek için harcadığım zamanıma acıyorum.Ve anladım ki bir insan 7 sinde neyse 70 indede o değiştirmeye çalışmak,değişmeye çalışmak saçmalık kendini kandırmaca sadece…
İnsan kendını degiştırmekten korkar. Cunku alıştıgı yaşam ona en kolay gelen yaşam tarzıdır.
Sanırım değişim olmandan gelişim olmaz.Fakat önemli bir konu vardır ki bir çok insanın gözden kaçırdığı , Değişimi sadece insan kendini sorgularsa yapabilir siz istediğiniz kadar eleştirin bunu yapamazsınız tabi yöntemler üzerinde durmak lazım bu konuda hoşgörü ve sevgi ile yaklaşırsak o insanın kendisini sorgulamasını ve sonucunda değişmesini sağlarız.Benim kendi kişisel görüşüm eğer severek evlendiyseniz , birbirinizi tanıyarak.Kesinlikle karşınızdakini değiştirmeye çalışmayın , kabullenin ve siz kendinizi değiştirin :) unutmayın siz o kişiyi sevdiniz değiştirirseniz farklı biri olur karşınızda
Aslinda baslik yani Tolstoy’un sozu herseyi cok guzel bir sekilde ozetliyor. Insanlar degismek istemezler, cunku degisim zordur, zahmetlidir, emek ister, ve insanlar da bu yuzden degisimden kacarlar. Bu konularda, kafa yoran ve yazip cizen bir insan olarak diyebilirim ki, insanlarin en fazla reaksiyon gosterdikleri sey degisimdir, cunku eger degisim icin caba harcarlarsa, basarisiz olacaklarindan ve bu basarisizlkla yuzlesmek zorunda kalacaklarindan korkmaktadirlar. Bu yuzden Ozgur’un de degigindigi gibi, degisim icin insan once degisime ihtiyaci oldugunu kavrayabilmelidir ki, bu da ancak kendisini sorgulayarak olur.
@francotirador,
işin özüne değindiğin için teşekkür ediyorum.
mümin sekman’ın da bir kitabının arkasayfası şu sözle biter.
“her şey sende başlar…”
ben küçük bir ekleme yapıyorum.
“… ve her şey sende biter!”
Adam, bir haftanın yorgunluğundan sonra pazar sabahı kalktığında bütün haftanın yorgunluğunu çıkarmak için eline gazetesini aldı ve bütün gün miskinlik yapıp evde oturacağını düsündü. tam bunları düşünürken oğlu koşarak geldi ve sinemaya ne zaman gideceklerini sordu. baba oğluna söz vermişti bu hafta sonu sinemaya götürecekti ama hiç …dışarıya çıkmak istemediğinden bir bahane uydurması gerekiyordu.
sonra gazetenin promosyon olarak dağıttığı dünya haritası gözüne ilişti. önce dünya haritasını küçük parçalara ayırdı ve oğluna eğer bu haritayı düzeltebilirsen seni sinemaya götüreceğim dedi. sonra düsündü; oh be kurtuldum en iyi coğrafya profesörünü bile getirsen bu haritayı akşama kadar düzeltemez.
aradan on dakika geçtikten sonra oğlu babasının yanına koşarak geldi ve baba haritayı düzelttim, artık sinemaya gidebiliriz dedi. adam önce inanamadı ve görmek istedi. gördüğünde de hayretler içinde kaldı ve bunu nasıl yaptığını sordu.
çocuk şöyle cevap verdi :
bana verdiğin haritanın arkasında bir insan vardı.
insani düzelttiğim zaman dünya kendiliğinden düzelmişti.(leventbeyke@hotmail.com)
Ben değişmek istiyorum gerçekten insanları takmamak istiyorum kıskanmamak ve bana hayır diyen insanı pas geçmek onu unutmak ve bir daha kimseyi hayatıma sokmamak başarmak önümde uzun yıllar var saçımı maviye boyatmak okul gazetesi çıkartmak insanları tavırlarımla delirtmek ve bunu yaparken esprili olmak ben gerçekten istiyorum buna kilo vererek başlayabilirim ben eski halimi istemiyorum burda sadece kadın erkek değişimini ele almış ben bunu asla takmam ben insanın kendi kendini değiştirmesine bakarım
Ben de degişmek istiyorum! Pısırık olmak istemiyorum. Ben de biracık da olsa sosyal bir insan olmak istiyorum. Hiç birşeyi kafaya takmamak istiyorum. Bazen eski arkadaşlarımı görüyorum yanlarına gitmek istiyorum. Nedense biraz utanıyorum ama arkaedaşlarım beni seviyor. Şimdi ben liseye geçtim, burda sevilmiyorum ya da bana öyle geliyor…
bizim insanımıza birşey yapmak zor geliyor bu zihniyetle kervan yürümez. değişim güzeldir yeniliklere açık olun
bende deişmek istiyorum daha farklı olmak istiyorum
Sözün bittiği yer :)
güzel
İnsanlar asla değişmicek çünkü bir çoğu ne yaptığını düşünmez ne yapması gerektiğini düşünür.
Bende öyleydim 10 yaşıma geldiğimde olayların farkına vardım.Sadece şöyle oldu bir an duraksadım ve ne yapıyorum ben dedim.Robot gibi bir şeydim.Saatlerimi pc de harcıyordum köleydim.Bunun farkına varınca dünya değişik geldi ve ne kadar kötü olduğunu anladım.
Aslında olay basit; iyilik bekleme iyi ol. Disiplinli çalış, koyverme…