Hikâye, bana çok basit bir aydınlanma metodunu öğreten Sono isimli bir Zen üstadıyla ilgili. Sono, ona gelen herkese her tür koşul altında günde pek çok kez söylenen bir onaylama tavsiye eder. Onaylama şudur: “Her şey için teşekkürler. Hiç bir şikâyetim yok”. Hayatın her türlü arenasından pek çok kişi şifa için Sono’ya gelir. Bazılarının fiziksel acıları vardır, bazıları duygusal olarak sıkıntı içinde, bazıları finansal zorluklar içinde ve bazıları ruhsal özgürlük arayışı içindedir. Sıkıntıları ne olursa olsun veya ona ne sormuş olurlarsa olsunlar onun yanıtı aynıdır: “Her şey için teşekkürler. Hiç bir şikâyetim yok”. Bazıları hayal kırıklığı ile ayrılırlar, bazıları kızgınlıkla, bazıları onunla tartışmaya çalışırlar. Ama bazıları da onun bu tavsiyesini kalplerine alırlar ve pratik yapmaya başlarlar. Derler ki, Sono’nun bu onaylamasını pratik eden herkes huzur ve şifa bulmuştur. Sadece tüm şikâyetlerinizden vazgeçtiğinizde hayatiniz nasıl olurdu, hayal edebiliyor musunuz?
Bu radikal bir teklif çünkü pek çoğumuz sorgulamak, analiz etmek ve gördüğümüz her şeyi eleştirmek üzere eğitildik. Ama sonra kendimizi, kendi kendimizi sorgularken, kendi kendimizi analiz ederken ve kendi kendimizi eleştirirken bulduk.
Mistik şair Hafız söyle demiştir: “aklı başında bir adamın hakkında düşünebileceği tek şey sevgi vermekle ilgilidir.” Bir aksam bir arkadaşımdan bir telefon geldi. Telefonda bana “Sadece seni ne kadar çok sevip, takdir ettiğimi söylemek için aradım” dedi. “Teşekkür ederim? Çok hoşuma gitti ama ne oldu da şu anda beni aradın?” diye sordum. “Dizim ağrıyordu ve daha iyi hissetmemin tek yolunun daha fazla sevgi vermek olduğunu biliyordum. Böylece hayatımda değer verdiğim insanları düşünmeye başladım ve aklıma sen geldin. Her şey için teşekkürler. Hiç bir şikâyetim yok.”
Düşünsenize hayatımız nasıl olurdu, eğer annemiz babamızla ilgili ne kadar şikâyet ederse etsin, babamız gerçek bir iş bulmamız için bizimle ne kadar uğraşırsa uğraşsın veya eski sevgilimiz ne kadar spritüel olmazsa olmasın, durduramaz bir takdir etme makinesi olmayı seçsek ve sevdiklerimizde iyiyi bulsak. Hakikaten bu bir zafer günü olurdu.
Biliyorum, içinizdeki bir ses karşı çıkıyor. “Ama eğer şikâyet etmezsem insanlar beni ezer geçerler ve bencil fırsatçılar yiyeceklerimizle genetik olarak oynarlar veya teröristler uçakları binalara çarpmaya devam ederler ve… ? Ve… ? Anladım. Şimdi, eğer Sono’ya gitmiş olsanız, onun yanıtı “Her şey için teşekkürler. Hiç bir şikâyetim yok” olurdu. Size sadece bu mantrayı tüm bir gün boyunca pratik etmenizi tavsiye ediyorum. Ve sonra belki haftada bir gün. Sonra kendimizi çok iyi hissetmeye başlayabiliriz ve hayatımız o kadar etkileyici hale gelir ki her günümüzü Şükran gününe dönüştürebiliriz.
Duanın en yüksek seviyesi şükretmektir. Tanrı’dan bir şeyler istemek yerine, O’na verdikleri için teşekkür edin ve göreceksiniz ki Tanrı size isteyebileceğiniz ve ihtiyacınız olan her şeyi zaten vermiş! Her geçen gün daha fazla zenginliği keşfetme macerası dâhil. Hayat büyük bir hazine avıdır. Eninde sonunda kendi dışımızdaki zenginlikleri aramaktan yorgun düşeriz ve içimize bakmaya başlarız. Aradığımız altının zaten orada olduğunu keşfederiz.
Olmayana odaklı olduğumuz için gözümüzden kaçırdığımız güzellik hâlâ hayatta ve sabırsız bir sevgili gibi bizi bekliyor. Her şey için çok teşekkürler. Hiç bir şikâyet yok.
Yazan : Hülya Konar – hPozitif
Güzel bir yazıydı. Her şey için teşekkürler.
Teşekkürler Hülya hanım… yazılarını takip ediyor, severek okuyoruz…
Pazartesi sendromunu şifalandırıcı yazılardan … Pek iyi geldi… Tşkler..
teşekkürler.
elhamdulilllah, şikayetim yok :)
Belki de sorularımız da yanlış.
-“Bir şikayetin var mı?” yerine
-Seni iyi görüyorum. İyisin inşaallah, demek gibi.
benden de bir tesekkur.
Sevgiliniz yeterince spritüel olmayabilir derken anlamıştım yazarın bir bayan olduğunu :)
Güzel bir yazı, yazarın parmaklarına sağlık :)
Bir şikayetim yok Hakim Bey.. Herşey yolunda… Çok Şükür…
güzel bir yazı olmuş
evet asıl aramaya insan kendi içinde başlamalı en büyük hazineleri
murat onun sevgilisi de sensin galiba