Yıllardan bir yıl, ormanlardan bir ormana kış çok sert gelmiş. Ormanda yaşayan hayvanların çoğu soğuktan ölmüşler. Bu soğuktan en çok etkilenen hayvanlardan biri de kirpilermiş. Onların kendilerini koruyacak bir kürkü olmadığı için, donarak ölüyorlarmış. Bir gün kirpiler buna bir çare bulmak için toplanmışlar. Düşünmüşler taşınmışlar ve birbirlerine yakın dururlarsa hem vücut ısılarından faydalanacakları, hem de hava sirkülasyonunu kesecekleri için üşümeyeceklerine karar vermişler. O geceyi hepsi birbirlerine çok yakın durarak geçirmişler. Ama bu defa da iğneleri birbirlerine battığı için yaralanıp ölenler olmuş. Ertesi gün tekrar uzaklaşmışlar. Bu defa da yine donanlar olmuş. Böyle her gün deneyerek, sonunda birbirlerine zarar vermeyecek kadar yakın, birbirlerinin vücut ısısından yararlanacak kadar uzak durmayı öğrenmişler. Yani en az zarar, an fazla faydayı sağlayabilecekleri ideal mesafeyi bulmuşlar.
Hayatta her şey bir denge üzerine kurulmuştur. Denge yaşam demektir. Denge bozulunca yaşam altüst olur. Eşitlik denge demek değildir. Hak etmeyene eşit davranmak, adaletsizlik demektir. Adalet hakkedene hak ettiği kadarını vermektir. En az zarar, en fazla faydayı sağlayan her durumda denge sağlanır.
İşte ilişkilerde de birbirimize ve ilişkiye en az zararın verileceği ve en fazla faydanın sağlanacağı bir mesafe belirlemek kısaca dengeyi oluşturmaktır.
Bazen ilişkilerde, bir şeyler iyi ve güzel gidiyorsa, bunları arttırdığımız zaman daha da iyi olacağını sanırız. Oysa dengeliyken iyi ve güzel olan bir şeyi arttırmamız dengeyi bozmamız anlamına gelir. O’na ne kadar çok hediye alırsak, bizi o kadar fazla sever sanırız. Ne kadar çok sevdiğimizi söylersek, onun için ne kadar fazla şey yaparsak o da bize daha fazla verir sanırız.
Oysa ilişkiler tıpkı bir terazinin iki kefesi gibidir. Bir taraf aşırılığa gittikçe diğer taraf uzaklaşır. İlişkilerde yüzde yüz eşitlik yoktur. Biz bir insana o hak etmeden verdikçe, onu nankörleştiririz. Aşırılığa gittikçe, karşımızdakini kendimizden uzaklaştırırız. Kendimize de, ona da, ilişkiye de zarar vermeye başlarız.
Her şeyin ama her şeyin aşırı varlığı veya eksikliği zarardır. Bir çiçeğe hiç su vermemek de, çok fazla su vermek de onu öldürür. İlişkimizde de aşırıya kaçtıkça, onu öldürürüz. Hiç ilgilenmeyerek de, çok fazla ilgilenip üzerine düşerek de, karşımızdakine ve ilişkimize zarar veririz.
Sürekli onu aramak, sürekli iyilik yapmak, sürekli mesaj çekmek, hediye almak, üzerine düşmek onu bize yakınlaştıracağına tam tersi uzaklaştırır. Bir süre sonra, ona bağımlı, onsuz mutlu olamaz hale geliriz. Ancak, aynı terazinin kefesi gibi, biz aşırıya kaçtıkça, ağırlaştıkça, o bizden çoktan uzaklaşmıştır bile.
Karşımızdakine de seviyorum deme fırsatını tanıdığımızda, bizi mutlu etmek için bir şeyler yapmasına izin verdiğimizde, teraziyi dengede tutmayı başarırız.
Çoğunlukla boşanma aşamasındaki çiftler, ilişkilerinde dengeyi kaybetmişlerdir. Bir taraf aşırı düşkünleşmiş, diğeri de uzaklaşmıştır. Denge boyutundaki sevgi, düşkün olanda hırs, tutku, sahip olma isteğine dönüşürken, karşı tarafta da umursamazlık, hatta acımasızlık olmaya başlamıştır.
Düşkün olan gittikçe bencilleşirken, diğer taraf da zalimleşir. Düşkün olan kaybetme korkusu yaşar. Bu korkuyla, gittikçe daha aşırıya yönelir. İlgi bekledikçe ilgisini artırır. Sevgi bekledikçe taviz vermeye başlar. Hırs yaptıkça tehditlere, kavgalara meyleder. Diğeri de gittikçe uzaklaşır.
Bu aşamada artık sevgiden söz etmek imkansızdır. Sevgi denge boyutunda vardır. Yani düşkünlüğün, bağımlılığın, koşulların, tehditlerin hatta oyunların olmadığı boyutta. Bu aşamada düşkün olan sürekli ağlayıp, herkese yakınıp, şikayetler edip, kaybetme korkusunu aşk ile karıştırırken hep karşı tarafı vurdumduymazlıkla suçlar. Onsuz yaşayamayacağını düşündükçe, ona daha da sıkı sarılmaya ve karşıdakini boğmaya başlar.
İlişkimizde dengeyi bozduğumuz zaman, tıpkı tüm evrenin denge üzerine yaşamanı sürdürmesi ve bozulduğu an yaşamın yok olacağı gibi, ilişkimiz de yok olmaya mahkumdur.
Saygılarımla.
Yazan : Fatoş Cömert
İlişki Terapisti/Bireysel ve Kurumsal Gelişim Danışmanı
Düsündürücü… hemde cok…
tesekkür ederim paylasimin icin özgür’cüm. baya ilgimi cekti bu yazi…
Ilişkimizde bazı şeyleri “az” veya “çok” yaşamak yerine denge kurmayı başarabilmek, uzun vadeli ilişkinin sırrıdır..
Gerçekten çok güzel bir yazı .yaşamın gerçeklerini yansıtıyo.
Yaşadıklarıma bakıyorum da, yazılanların birebir aynısı. hiç akıldan çıkarılmaması gereken ipuçları ile dolu faydalı bir yazı.
Yazdıklarınıza katılıyorum.ne demişler,azı karar,çoğu zarar.
Harika bir paylaşım tşkler.
çok yararlı bir paylaşım başımdan geçenler yazıda var aynısını yaşadım ve kaybettim yani sorunumuzun dengeyi kuramamak olduğunu anladım tşkler paylaştığın için kardeş
Merhabalar ben düşkün olan taraftım kaybettim uzun zaman sonra denge sağlanabilir mi merak ettim doğrusu.
çok doğru bir yazı… nekadar ekmek okadar köfte..fazlası kişiye acı döner..
Gümüş gümüştür asla altın olamaz..çok üstüne gidersen gümüşde yok olur…
İlişki ve denge gerçekten önemliymiş.
Teşekkürler.