Hepimizin amacı başarılı bir şekilde İngilizce konuşmak. Uzun bir çalışma aşamasından sonra aktif çalışmayı artık durdurduk ya da azalttık. Fakat dil ile işimiz henüz bitmedi. Aslında böyle bir sonuç aşamasının mevcut olmadığını daha önce belirtmiştik. Oldukça fazla çaba sarf ettik. Hayatımızın son ayları İngilizce’yi yaşamakla geçti. Teorik bilgi toplandı. Gramer konusunda eksiğimiz kalmadı veya kalanlar yalnızca birkaç ufak ayrıntıdan ibaret. Belirli çapta diyaloglara girebiliyor, karşılıklı konuşmaları anlayabiliyoruz.
Peki ya şimdi ne olacak? İstediğiniz belki başlangıçta bu kadardı, sizin için İngilizce bundan ibaretti. Bu dili artık hayatımızda kullanmaya başladık. İstesek de istemesek de kullandıkça dilimizin geliştiğini fark ettik. İngilizce’yi bir yere kadar da olsa iletişim aracı olarak kullanabiliyor, işimizde, okulda faydasını görmeye başlıyoruz. Doğrusu pek de hoş oldu. Buraya kadar tamam fakat bu bizim için yeni bir dönemin başlangıcı olmalı. Her ne kadar eğlenerek bu işi halletmeye çalışmış olsak dahi yine de bizi üzdüğü, sıkıntıya düşürdüğü zamanlar da oldu. Bütün bunlardan, bu kadar gayretten sonra istesek de artık bağımızı kopartamayız. İmkanlarımız varsa birkaç aylığına İngilizce konuşulan bir ülkeye de gidersek tastamam bir İngilizce sahibi olacağız.
Öyle veya böyle hayatımızda daha önce uygulamaya koyduğumuz alışkanlıkları devam ettirmek zorundayız. Televizyon seyretmeli, kitap okumalı, mümkünse haftada ya da en azından ayda bir defa olmak kaydıyla sinemaya gitmeliyiz. Arkadaşlarımızla pratik yapma imkanlarına devam etmeliyiz. Aksanımızı düzeltemeye çalışmalı, dinlemeye yönelik faaliyetlerimizi devam ettirmeli ve kelime öğrenmeyi sürdürmeliyiz. Ve bunları yaparken hayatımızda ekstra bir yük varmış gibi davranmamalı aksine bunun daha önceden süregelmekte olan alışkanlığımız olduğunu düşünmeliyiz. Asla ve asla bu bizim için bir ders niteliğinde olmamalı, kendimizi birilerinin testine tabi tutmamalıyız.
Çevrenizdeki insanlar sizin ne kadar güzel konuştuğunuzu ya da bu konuda ne kadar bilgili olduğunuzu söyleyebilir. Bu da sizi tembelliğe itebilir bazı şeyleri farkında olmadan ihmal etmeye başlayabilirsiniz. Unutmayın dille ilgisiz geçirilmiş bir gün bile kayıptır. Hiçbir zaman tamamıyla dil ile olan ilişkinizi uzun süreli aralıklarla kesmeyin. Ve insanların size olan iltifatlarını çok fazla kayda almayın.
Bu konuda ne kadar fazla gelişme kaydettiğinizi ancak siz tespit edebilirsiniz, fakat insanları dinleyip onlann iltifatlarına aldanırsanız belirli bir süre sonra onların söylediklerinin doğru olup olmadığına bakmaksızın yerinde kabul edebilirsiniz. Günlük faaliyetleriniz arasına, birkaç sayfa İngilizce okuma, dinleme ya da konuşma aktiviteleri ekleyiniz.
İngilizce nasıl çalışmalıyım?
İstikrar hayatta birçok yerde en samimi dostunuz olduğu gibi burada da beraber olmak zorundasınız. Dil öğreniminde istikrar esastır. Bu kitabı almakla İngilizce öğrenimine başladınız. Planlı çalışma saatlerinizi ayarladınız. Tabi bunu haftalık olarak 6 saatin altına düşmemek kaydıyla yaptınız. Ve bu şekilde devam etmelisiniz. Durup bir yerde beklemek ya da ciddi bir ara vermek gibi bir lüksünüz olmadığını size hatırlatmak isterim. Çünkü tam bir şeyleri yeni yeni öğrenmeye başlamış, onları pratik etmekten, yaşamaktan bahsederken ara vermeniz ya da çalışma saatlerini bozmanız, istikrarı zedelemeniz sizin için gerçekten üzücü bir kayıp olur. Zaten tam olarak öğrenemediğiniz her şeyi kaybedersiniz ve bu bir sonraki adımınızda sizi olumsuz yönde etkiler.
Dil öğrenme süreci başlamıştır ve artık bitiş diye bir nokta yoktur. Hayatınızın sonuna kadar devam edecektir. Fakat grameri ya da teorik bilgiyi tam olarak aldığınızı hissettiğiniz an aktif çalışmaya özel zaman ayırmayı kesebilir sadece yaşamaya, kullanmaya yönelebilirsiniz. Fakat tam olarak teorik bilgiyi toparlamadan ara vermeniz sizi sekteye uğratır. Dişinizi sıkın en fazla bir yılda bunu halletmiş ‘olursunuz. Haftalık aktif çalışma saatlerini arttırabilirsiniz. Ama kesinlikle düzenli çalışmadan ve istikrarınızdan feragat etmeyiniz. Herkes aslında İngilizce öğrenebilir. Ama siz şu kadar zaman da, diğeri bu kadar zamanda. Fakat çok az insanın bunu başarabilmesindeki sır; onların istikrarlı olmaları ve planlı çalışmalarıydı. Bunun için bir deha olmanız gerekmiyor. Zaman ayıracaksınız ve devam edeceksiniz. Hayatta zaten bu her yerde, her konuda geçerlidir. Dille ise sarmaş dolaş. İstikrarla dil kardeştir.
Buna bir de planlı çalışmayı eklemeliyiz. Öğrencilerimde bunu daha önce kesinlikle tespit ettim. Her derse düzenli gelenler ara vermeden devam edenler, kendilerini bana bir öğretmen olarak tamamen teslim edenler, günlük çalışma lokmalarını tam hazmedenler başarılı oldular. Üniversite hazırlıkta okuyan bir arkadaşım vardı. Bu arkadaş elektronik mühendisliğini kazanmış zeki bir genç; hayatı fizik, kimya, matematik çalışmakla geçmiş, en zor konuları belki bir gecede öğrenmiş, en ağır kitapları bir gecede okumuştu.
Dilde de aynı şeyi uygulamış. Bizim garip artık kitapları okumaktan yazısını silmiş. Okuduğu kitapları inceledim, her konunun mevcut olduğu uzmanları tarafından hazırlanmış ithal kitaplar. Ama yine de çocuk kendince başarısız. O da herkes gibi, 3 ayda İngilizce konuşacağını düşünmüş. Bana söylediği bazı şeyleri zaman geçtikçe anladığıydı, bazı şeylerin zaman geçtikçe yerine oturduğuydu. Yani planlı ciddi bir çalışma ve istikrar ile beraber. Peki arada bir ciddi çalışma, sonra ciddi bir tatil derseniz. Ben bundan sakının derim. Ne kadar ciddi çalışırsanız çalışın. Ne kadar kendinize güvenirseniz güvenin belirli bir döneme kadar aktif çalışmayı kesmeyin. Dilden hiç kopmayın.
Kaynak : Roket İngilizce