Baştan ticari bakış açışı ile ilgili devam edeceğimi söylemeliyim ki, askerlik anısı anlattığım sanılmasın.. Gençlik yıllarına kadar her akşam, her hafta sonu ve her yaz aylarım küçük bir markette geçti. İş hayatına da banka müfettişi olarak başlayıp, 4 yıllık bir tecrübe sonrasında tam da 27 yaşında askerliğe.. Yaklaşık 5 ay geçireceğim Ardahan’da görevlendirilmek üzere Albay’ın karşısına çıktığımda heyecandan buz kesmiştim. Kısa, hatta çok kısa bir mülakatın ardından, zira yukarıdaki bilgiler yetmişti, beni aile kantininde görevlendirdi. Buyurun size yetenek yönetimi!
Görev tanımını ve beklentilerini, iş takibi kurallarını çok net koydu; hedefi ve ödülü de söyleyip gönderdi. Toplam 3 dakika sürmemiştir! İlk beklenti müfettiş tarafı ile hesapları hızla tutturmak, sonrasında dışarıdan gelen kamu personeli ve subay ailelerinde yüksek müşteri memnuniyeti ile satışları artırmak.. Deneyimli ve yaşça büyük olunca kısa sürede rütbece benden üst veya eş herkesin saygısını kazanıp dükkânı yönetmeye başladım. Bir türlü tutmaz hesaplar tuttu; ay sonunda gece mal sayımı biter, ilk öğlene kadar hesaplar, kar zarar defterleri Albay’a gider oldu. Bırakınız yeni ürünleri, yeni reyonlar, değişen kadro ile güler yüzlü hizmetin etkisi ile daha fazla kamu personelini çekebilme ve sonuçta 5. ayın sonunda satışlar 2 katını aştı.
İşi oyuna çevirmiş, kendi kendime Akış’a geçmiş, haftalık, hafta sonu için özel ciro hedefleri koymuş, ürün kampanyaları yapmış, ulaştıkça kendi kendimizi ödüllendirmiştik. Marketteki kalfalığı saymazsak, yönettiğim tek dükkan, bu kantindir ve geriye dönüp baktığımda hep çok güzel anılarla hatırlarım Ardahan’ı..
Bu ticari başarının motivasyonu ile olacak, askerlikten sonra da iş hayatında denetimden çıkıp satış ve pazarlama alanına geçtim. Yaklaşık 10 yıl 3 ayrı bankada satış tarafında yüzlerce arkadaşım ile çalıştım; yüzlercesinin de iş görüşmesinde bulundum ve yüzlercesinin performansını uzun soluklu takip edebilme fırsatım oldu.
Bunca gözlemden sonra diyorum ki, eğer bir dükkânın başındaysanız; bu bir banka şubesi, hatta şubenin bir portföyü de olabilir ya da merkezde bir fonksiyon da; büyük resimden bakarak temel rakamlarla bugünkü durumunuzu ve yarının hedeflerini söyleyemiyorsanız, başarı imkansız!
Şirketin veya Albay’ın size verdiği değil, kendi kendinize koyduğunuz sayısal hedefler doğrultusunda gidip gitmediğinizi anlamak için aylık, haftalık, günlük sizi o hedefe götürecek rakamlar neyse, çocuksu bir merak ve heyecanla o rakamların çıkmasını beklemiyorsanız, belki de o dükkan size uygun değil..
İşi yönetmek, biraz da sayıları yönetmektir! Kendi en iyi rakamın için, sabah içeriden biri seni dürtmüyorsa, motive edecek şeyi belki de başka yerde aramak gerek.. Büyük kurumsal yapılarda performansı ölçmek için her gün daha fazla parametrenin içine katıldığı, karmaşık sistemler kuruyoruz; sonra da bunları basitleştirmek için, bunlardan bir rating, katsayı, sıralama icat etmeye çalışıyoruz. Kurum içi rekabetin içinde nerede olduğumuzu bilmek açısından bu gerekli ama benim asıl vurgulamak istediğim kendi kendimizi aşmak için içsel bir rekabet yaşayıp yaşamadığımız…
Sizin sadece işinizde değil, içinizde yönettiğiniz sayılar neler? Paylaşır mısınız?
Yazan : Yavuz Elkin, Executive Vice President – HR & Deniz Academy at DenizBank
Aklınıza ve Kaleminize sağlık olsun Yavuz Elkin Bey. Sayıların önemini yaşadıklarınızla anlatmanızı çok anlamlı ve etkili buldum. Çevremle, hem içerik hem de tarz örneği olarak paylaşacağım. Sevgi ve saygılarımla.
Yavuz Bey, içimdekilere dair.. Pazarda su satarak başlayan bir esnaflık öyküsü benimkisi… Evin en güzel çaydanlıklarında Küfelerle Sarıyer’den gelen içme suyunun doldurulması ve yine aynı sudan üretilmiş buzlarla. Annemin “Oğlum herkes çeşmeden dolduruyor” sözlerine aldırmadan Başlayan dürüst bir esnaflık hikayesi.. Elime tutuşturulan ilk bozuk paralar…Sayılarla ilk temas.. En büyük şansım şu deyip yazmak istiyorum ama.. O kadar çok esnaflık hikayem var ki benim.. Gazete satmak, Piyango bileti satmak, Parfümericilik, Müzik kasedi dükkanı…Ambalaj.. Aklıma ilk gelenler sadece… Sayılarla en çok temasım Piyango biletinde oldu sanırım… Sayılarla hayal kurmayı ilk orada öğrendim aslında Eniştemin dükkanında.. O küçücük dükkanı adam etmeye daha ileriye götürmeye çalışarak.. Ambalaj işine kadar hep tek kişilik dükkanlardı işlettiklerim.. İşletme giderini sadece öğlen arasında yediğim komşu esnafın indirimli köfte ekmekleri oluşturuyordu.. Bugün işlettiğim dükkanın ödenmiş sermayesi aslında taa o günlere dayanıyor.. Öz-disiplin, inanç, kararlılık ve birlikte, hep beraber daha iyiyi hedefleyerek yapılamayacak şeyin olmadığını öğrenmemde mevcut işimin olduğu kadar yapmış olduğum işlerin yerinin büyük olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Hem sayı dediğiniz şey de bütün bunların bir bileşkesi değil mi?
Annemin bababannesinin (ben orta okula giderken vefat ettiğinde Rahmetli 102 yaşındaydı) bir sözünü hatırlattı makaleniz; iç motivasyon için hep bu sözü paylaşırım;
“Uşaaam, sokma akıldan akıl olmaz, insanın içinden gelecek” derdi.
size katılıyorum; İçselleştirilmiş motivasyon kaynakları, dışarıdan verilen hedeflerden hem daha tutarlı, hem de sonuçları daha keyifli..
Merakla okudum yazınızı askerlik anısı diye düşünmüştüm önceleri. Askerlik anısından nereye geldiniz. Ne kadar güzel ifadeler. Kuşkusuz ki insanın çalışma hayatı rüzgara kapılmış yönü belli olmayan bir yaprak gibi değil, ne istediğini bilen ve hedefleri olan, hedeflerinin erişilmesinde ne denli efor sarf ettiği önemlidir. Kendi adıma söyleyeceklerim: tüm meslektaşlarım bir şeyler yapıyor, ancak onlardan farklı neler yapabilirim, nerelere gelebilirim ve yaptıklarımdaki doğrular ve yanlışları daima sorgularım. Yaptığım işin beni başarı basamaklarını tırmandırdığına inanıyorsam ve sonuçlarımdan bunu görüyorsam beni bekleten daha nice yıllar var demektir. Çalışma hayatımda başarı basamaklarından yukarıya çıktıkça sanki daha dün işe başlamış gibi hala aynı şevkle ve heyecanla işimi yapmakta olduğumu görüyorum sanki yıllar önce emekli olmamışım gibi.. Gerek beraber çalıştığımız aynı bankada, gerekse şimdiki güzide kurumunuzda size göz attığımda hep hayran kaldığım bir Yavuz Elkin’i görmek beni her defasında tarifsiz mutlu etmiştir. Başarılar size yakışıyor, başarılar sizinle olsun Yavuz Bey…
Kendine dışarıdan bakıp patronluk yapabiliyorsan, yönettiğimiz sayılar çoğalır elbette.