Niçin bazı insanlar hayatta daha başarılı oluyor?
Niçin bazı insanlar başarma arzusu ile doğarken, bazıları dışarıdan destek görmediği zaman olduğu yerde sayıyor? Niçin bazılarının tutku fitili hiçbir zaman ateşlenmiyor? Bir ailenin bazı üyeleri çok başarılı bir çizgi tuttururken, niçin aynı ailenin başka üyeleri başarı merdiveninin en alt basamaklarında debelenip duruyor?
Bilim adamları başarma isteği veya hırs olarak nitelendirilen dürtünün kaynağını araştırıyor. Time dergisinin 13 Şubat 2006 tarihli sayısında yayımlanan bu ilginç yazının geniş bir özetini sunuyoruz. İnsanlığın davranış portföyündeki dürtülerin içinde hırs Ğortak pastadan, başkaları kapmadan en büyük dilimi kapma isteği- insanlara en demokratik şekilde dağıtılmış olmalıdır.
Doğa, aslında toplamı sıfır olan bir oyundur. Aileniz için avladığınız her hayvan, başkalarının bir hayvan eksik yemesi anlamına gelir. İşgal ettiğiniz her toprak, diğerlerinin daha az toprakla yetinmesini gerektirir. Olaya bu şekilde bakınca, başarma ihtiyacının herkese eşit olarak dağıtılmış olduğu sonucu çıkıyor.
Ancak bu sonuç gerçeği yansıtmıyor. Başarma arzusu herkeste aynı olmadığı için başarıya ulaşmak için elindeki tüm olanakları kullanan her insana, elindekiyle yetinen başka bir insan düşüyor. Ayrıca başarma hırsı kadın ve erkekte de farklı bir yol izler. Aynı şekilde Amerikalılar ile Avrupalılar, zenginler ile fakirler, savaş sonrası jenerasyon ile zamanımızın gençliği de bu açıdan farklıdır. Hırslı kişiler de tutkularını farklı şekillerde yaşarlar.
Hırsın tarifi
“Hırs evrimin bir yan ürünüdür” diye konuşan Soka University of America?dan antropolog Edward Lowe, “Sosyal statünün nasıl tanımlandığına bakmaksızın, her toplumda bazı insanlar, sosyal statü için diğer insanlardan daha agresif bir yol izlerler” diyor.
Davis?teki Kaliforniya Üniversitesi?nden psikolog Dean Simonton, başarının karmaşık bir olgu olduğuna dikkat çekiyor:
“Hırs enerji ve kararlılık gerektirir. Ancak bu noktada bir hedefin de olması gerekir. Hedefi olup da enerjisi olmayan insanlar, bir kanapeye uzanıp ?bir gün daha iyi bir fare kapanı yapacağım? diye hayal kuranlardır. Enerjisi olup, hedefi olmayan insanlar ise bir projeden diğerine atlarken, dağılıp giderler.”
Enerjinizin, hedefinizin ve yeteneğinizin varolduğunu farz edelim. Bu durumda hırs eşit midir? Olağanüstü bir kulağı olan başarılı bir müzisyen, her notada ter döken başarısız bir müzisyenden daha mı hırslıdır? Mozart?ı dinleyebiliriz, fakat Salieri?yi de alkışlamamız gerekmez mi?
Hırs konusunun en büyük açmazı, hırsın aşırıya vardırıldığı durumlardır. Ahlaki kaygılar taşımayan büyük hedefler, diktatörleri doğurur Ğveya Enron ve Parmalat?ı. Günde 16 saatlik çalışma temposu, çalışma masasında yenilen hızlı yemeklerle birleşince kalp krizi ve tükenmişlik sendromlarına davetiye çıkartır. Hatta çocuklar arasında bile hırs, hızla zarar vermeye başlar.
Hırsın açmazı
Ohio State University?den antropolog Peter Demerath, normal müfredatlarının dışında çok sayıda ders alan, derslerden sonra sportif faaliyetlere katılan ve bunlarla yetinmeyip boş zamanlarında çalışan 600 lise öğrencisi üzerinde bir araştırma yürüttü.
Bunların yüzde 70?i arada sırada veya devamlı stres içinde olduklarını itiraf ettiler. Demerath karşılaştığı ilginç vakalardan birini şöyle anlatıyor:
“Çocuklardan birine, ailesinin bu çalışma temposunu nasıl karşıladıklarını sordum. Çocuk evde geçirdiği zamanın çok kısa olduğunu ve bu nedenle ailesiyle konuşmaya fırsat bulamadığını söyledi.”
Antropologlar, psikologlar ve diğer uzmanlar bu konuya daha yakından eğilerek, hırsın köklerini ailede, kültürde, cinsiyet farkında ve diğer faktörlerde arıyor. Lowe, “Prestij peşinde koşmak son derece insani bir tutumdur. Yalnızca karnını doyurmak ve barınmak yeterli gelmez. İnsanlar daha fazlasını ister” diyor.
Hırs insanların dışında hayvanlar aleminde de yaygındır. Pek çok hayvan, doğdukları andan itibaren hırs belirtileri göstermeye başlar.
Tek hırslı tür insan değil
Kurt yavruları daha sütten kesilmeden önce, bazılarının “alfa” bazılarının da “beta” oldukları anlaşılır. Alfalar daha hızlı, daha meraklı ve süt, anne ve yatacak yer açısından daha açgözlüdür. Ayrıca yaşamları boyunca da alfa olarak kalırlar. Alfa kurtları yuvarından daha fazla uzaklaşır, her yıl yavrularlar ve 10-11 yaşına kadar yaşarlar.
Betalar bu avantajların hiçbirinden yararlanmazlar; yuvalarından çok uzaklaşmazlar; nadiren yavrularlar ve genellikle 4 yaşından önce ölürler. İnsanlar da buna benzer doğal bir kararlılık sergiler. Çocukluğunda ele avuca gelmez çocukların, büyüyünce ne kadar başarılı bir iş adamı olduğu öyküleri yaygındır. Bu özellik genlerle geçiyorsa, başarı yolunda farklı kulvarlarda ilerleyen tek yumurta ikizlerinin durumu nasıl açıklanabilir? Şu anda doğduktan sonra birbirlerinden ayrılan tek yumurta ikizleri üzerinde devam etmekte olan çalışmalarda, başarı dürtüsünün şiddeti ölçülüyor. Çalışmalarda ikizlerin profillerinin yüzde 30-50 oranlarında örtüştüğü görülüyor.
Hırsın beyindeki izleri
Bu sonuç, genetik açıdan, kalıtsallığın çok önemli bir etmen olduğunu gösterir. Ancak yine de çocukluk deneyimleri, ailenin etkisi gibi çevresel etmenlerin de rolünün küçümsenmeyecek kadar önemli olduğu da anlaşılıyor.
Bu değişkenleri araştırmanın bir yolu da beyni incelemektir. Missouri, St.Louis?teki Washington Üniversitesi?ndeki bilim adamları, sebat olarak bilinen bir özelliği incelemek için beyin görüntülerinden yararlandılar.
Sebat, bir işe tamamlanıncaya kadar odaklanma yeteneğidir. Bilim adamlarının sebat üzerinde durmalarının bir nedeni de sebatı, hırsı harekete geçiren bir motor olarak düşünmeleridir.
Bilim adamları bu bağlamda öğrencilere bazı sorular sorarak sebat düzeylerini ölçtüler. Daha sonra öğrencilere basit bir görev vererek, görevi yaparken beyinlerinin magnetik rezonans ile görüntüsünü aldılar. Sonuçta sebat ölçümleri en yüksek olan öğrencilerin beyinlerindeki limbik bölgede çok büyük bir hareketlilik olduğunu tespit ettiler. Limbik bölge, beynin duygular ve alışkanlıklar ile ilgili olan bölgesidir. “Korelasyon 0.8 (veya yüzde 80) idi” diye açıklamada bulunan araştırma sorumlusu profesör Robert Cloninger, “Bu, sebatın işin tamamlanmasında ne kadar önemli bir etmen olduğunu gösteriyor” diyor. Bu arada beyindeki doğuştan gelen farklılıkların hırsları tetiklediğini veya öğrenilen davranışların limbik bölgeyi faaliyete geçirdiğini söylemek mümkün değil.
Fakat bazı bilim adamları hırsı olmayan insanları, doğru yerde doğru yöntemle tetiklendiği takdirde hırslı hale getirmenin mümkün olduğuna inanıyor.
“Enerji düzeyi genetik olabilir” diye konuşan psikolog Simonton, “Ancak enerji düzeyi doğru zamanda doğru hedefi bulmakta insanlara yol gösterir” diyor. Simonton ve meslektaşları Franklin D. Roosvelt?in çocuk felci hastalığının kendisine öğrettiği sabır ve mücadele ruhu sayesinde bu kadar başarılı bir başkan olduğunu ileri sürüyor.
Kadın ve erkekte hırsın sergileniş farkı
Kadın ve erkekte yarışma ruhunun farklı olduğuna inanan antropologlar, bunun köklerinin çiftleşme stratejilerinde yattığını ileri sürüyor.
Erkekler rekabetçi bir üreme stratejisi benimserken, kadınlar kısa vadeli çıkarlar üzerine değil, uzun sürecek bir ilişkiyi hayal ettikleri için daha gerçekçi bir tutum benimserler.
Babunlar ve eski dünya maymunlarında annelerinin sosyal sınıfları genç dişilere miras kalır. Anneler dolayısıyla kendi düzeylerini artırırken, kız evlatlarının da düzeylerini düşünmek zorunda kalırlar. Bu tür bir geleneğin insanlarda da hüküm sürdüğü görülüyor.
Bu tür yaklaşımları 21.Yüzyıl?ın çalışma koşullarına uygularsak, çocuklarına bakmak için çalışmayı bırakan annelerin kısa vadeli hedeflerini bir kenara bırakarak, uzun vadeli çıkarlar peşinde olduğunu anlarız.
Aile ve kültürün rolü
Hırsın derecesini belirleyen iki önemli etmenden biri sizi üreten aile, diğeri de ailenizi yaratan kültürdür. Pek çok psikolog, çocukları için iddialı fakat gerçekçi hedefler koyan ailelerin, başarıları alkışlayarak, hataları hoş görerek kendine güvenen çocuklar yetiştireceğine inanıyor. Ailelerin kontrol edemediği, ancak çocukların yetiştirilmesinde çok önemli bir rol oynayan bir diğer faktör de çocukların içinde doğdukları koşullardır.
Zenginliğin ve yoksulluğun insanlarda hedefe ulaşma arzusu üzerinde nasıl bir etki yaratacağını tahmin etmek zordur. Genel olarak bu konuda yapılan çalışmalar, hırslı insan oranın en yüksek olduğu kesimin orta sınıfın üst tabakası olduğunu gösteriyor. Bunun, bu sınıftaki insanlarda endişe düzeyinin çok yüksek olmasından kaynaklandığı düşünülüyor.
Hırs ve 4 kategoride
Antropologlar hırsı ölçerken aileleri 4 kategoriye bölerler:
-Yoksullar
-Mücadeleyi bırakmayıp, ayakta kalmayı başaranlar
-Üst orta sınıf
-Zenginler
İlk iki sınıfa dahil olanlar için hırs lükstür. Zenginler için ise hırsa gerek yoktur. Üst orta sınıf ekonomik olarak güvende olmakla birlikte bu güvenceyi yitirme korkusuyla kendilerini sağlama almak isterler. Dolayısıyla ellerindeki olanakları artırma çabasına girerler. “Buna statü endişesi diyoruz” diye konuşan antropolog Lowe, “Bu sınıfta doğanların pek çoğunda bu hırs ilk başlarda olmasa bile sonradan olur” diyor.
Endişeli toplumlar
Ancak bazı toplumlar insanları daha endişeli yapar. Örneğin ABD her zaman “önce ben” toplumudur. Bu özellik paylaşılan kaynakların azalmaya yüz tuttuğu şu günlerde bile devam ediyor. Diğer ülkelerde bu konuda farklı bir yol izleniyor. Bu yol kültürel DNA?nın ne kadar derinlere kazındığına bağlı olarak değişiyor.
Amerikan modeli zenginlik yaratırken, karşılığında yüksek bir bedel ödeme gerekliliğini de getiriyor. Örneğin hırs silahı bazen hırslı kişiye yönelebiliyor. Ohio State University?de öğrencilerdeki stres düzeyini ölçmek için düzenlediği deneylerde, Demerath, başka bulgulara daha ulaştı.
Başarma arzusunun yüksek düzeylerde seyrettiği öğrencilerde kandırma, aldatma gibi ahlaki çöküş izlerine rastlandı.
“Çocuklar böyle bir ortamda kendi ahlak kurallarını kendileri yaratıyorlar” diye konuşan Demerath, “Rekabetçilik o kadar içlerine işlemiş ki, kişilikleri rekabet temeli üzerine oturmuş” diyor.
Hava atmak yararsız
Demerath bu deneyi farklı bir kültürde uyguladığında son derece farklı sonuçlarla karşılaştı. 1990?lı yıllarda Papua Yeni Gine?de bir yıl kalarak küçük çocukların öğrenme süreçlerini izledi. Bu ülkede okullarda bireysel rekabete yer verilmediğini, toplu başarının her şeyden önemli olduğunu gördü.
Başkalarının yenilgisi üzerine kurulan başarı, Papua Yeni Gine?de gösteriş ve “abesle iştigal” olarak algılanıyordu.
Bu akıllıca bir taktikti. Çünkü çiftçilikle veya balıkçılıkla geçinilen bir ülkede, hasta olduğunuz zaman sizin yerinize tarlanızla ilgilenen veya sizin için balık avlayan birinin bulunması düzenin devamı için gereklidir. Oysa sınıfta “hava atma”nın böyle bir yararı yoktur.
Koşullar değiştikçe hırslanan insanlar
Kolektif başarıya prim verenlerin bu tutumları ne yazık ki her koşulda devam etmiyor. ABD?de İspanyol kökenli göçmenlerin okuldaki başarılarını ölçen bilim adamları göçmen çocukların Amerikalı çocuklardan daha başarılı olduğunu tespit etmiş. Ayrıca ilk göç eden ailelerin sonradan gelenlere oranla daha iyi durumda olduğu görülüyor. New York Üniversitesi?nden eğitim profesörü Marcelo Suarez-Orozco, “100 yıl önce insanların orta sınıf standartlarını yakalamaları için iki veya üç nesil geçmesi gerekirdi. Bugün bu standardı bir nesilde ele geçiriyorlar” diyor.
İnsanlık tarihi aşırı hırsın yol açtığı felaket öyküleri ile doludur. Başarma dürtüsü çok yüksek olan insanlar genellikle bu özelliklerini gizli tutmaya gayret ederken, bazen bu dürtü aniden şaşırtıcı bir biçimde ortaya çıkabilir.
Aşırı hırsın doğurduğu tehlikeler
Atlanta?daki Yerkez Primat Merkezi?nden primatolog Frans de Waal, primatlar üzerindeki gözlemlerini şöyle açıklıyor: “Grubun içinde en kenarda köşede kalmış erkek şempanze, bir gün fırsatını yakaladığında lider şempanzeyi yerinden edip, tamamen farklı bir erkek haline gelir. İnsanların yüzde 90?ınında böyle olduğunu düşünüyorum.
Üç kişinin bulunduğu bir adada içlerinden biri küçük bir diktatör olabilir.” Ancak üstün olma kaygısı beraberinde bir dizi olumsuzluk da getirir. Kalp krizi, ülser ve strese dayalı diğer hastalıklar başarılı insanlarda daha yaygındır. Alfa kurtlarının kanlarında kortizol düzeyi daha yüksektir. Kortizol, endişeli insanların kanlarında da bulunan bir stres hormonudur. Alfa şempanzelerde kalp krizi ve ülser oldukça yaygındır.
Bu nedenlerle, alfa olma dürtüsü taşıyan insanlar ve hayvanların ellerindekilerle yetinmeyi öğrenmeleri daha akıllıca bir yaşam stratejisidir. “Yüksek pozisyonlarda olma arzusu evrenseldir” diye konuşan Waal, “Ancak bu özellik diğer bir özellikle birlikte evrilmiştir. O da alt pozisyonları yaşanılır hale getirme dürtüsüdür” diyor.
“B oyuncusu” olmanın yararları
İnsanlar beta pozisyonlarda huzur içinde yaşamayı öğrenmenin yanı sıra bu pozisyonlarda para kazanmayı da öğrenmişlerdir. Şirketlerin içinde, en avantajlı çalışma grubu “B oyuncuları”ndan oluşur. B oyuncuları, üst yöneticilerin altında çalışan profesyonellerdir.
Bunların çok büyük güçleri yoktur, ancak şirketin ayakta kalmasını sağlayan ve beceri isteyen tüm işleri bunlar yürütür. Lowe bu konuda şöyle konuşuyor. “Herkes yükselmek ister. Bu nedenle toplumlar yükselmek isteyenlere çeşitli alternatifler sunmak zorundadır.”
Son olarak bu esneklik Ğolası ödüllerin çeşitliliği- tüm sıkıntılarına karşın büyük hedeflerin peşinde koşma dürtüsüne haklılık kazandırır. Hırs çok pahalı bir dürtüdür, çünkü çok büyük miktarda duygusal yatırım gerektirir. Burada önemli olan önünüze çıkan fırsatları zamanında değerlendirmektir.
Oprah Winfrey
Başarıları: 1 milyar dolarlık medya imparatorluğu, filmler, magazinler ve 20 yılını dolduran “talk show”u.
Başarı yolunda ilk işaretler: 2 yaşında okumaya başladı. 5 yaşında okula gitti. Birinci sınıfı bitirdikten sonra üçüncü sınıfa atladı.
Bill Clinton
Başarıları: ABD eski Başkanı, bugünün ünlü devlet adamı
Başarı yolunda ilk işaretler: 16 yaşında 1.000 kadar öğrencinin içinden seçilerek sanal bir senatoda koltuk kaptı. Washington?a yaptığı bir gezide en büyük idolü olan Başkan John F.Kennedy ile el sıkışmayı başardı.
Condoleezza Rice
Başarıları: ABD Dışişleri Bakanı
Başarı yolunda ilk işaretler: Yetenekli bir çocuk piyanist olarak Alabama Birmingham Konservatuvarı?na 10 yaşında başladı. Tüm derslerinden en yüksek notları alıyordu. Buz pateni yapmak için her sabah saat 4:30?da kalkarak buz pistinde çalışıyordu.
Michael Schumacher
Başarıları: 84 yarış kazandı ve 7 kez Dünya şampiyonu oldu. Bugüne dek gelmiş geçmiş en başarılı Formula One sürücüsü.
Başarı yolunda ilk işaretler: 4 yaşında go-kart kullanıyordu, 6 yaşında yerel kulüp şampiyonu, 15?şinde Alman Gençler şampiyonu oldu.
Jennifer Lopez
Başarıları: Eski TV-Show danscısı, plakları 40 milyon sattı. Hollywood?un en yüksek ücreti alan Latin Amerikalı sanatçısı. Kendi adını taşıyan parfümleri var.
Başarı yolunda ilk işaretler: Sony ile ilk antlaşmasını yaptığı zaman, “Her şeyin en iyisini istiyorum” diyerek hırsını ortaya koymuştu.
Tom Cruise
Başarıları: Film başına 25 milyon dolar alıyor. Üç Oskar sahibi.
Başarı yolunda ilk işaretler: Orta okuldaki bir müzikaldeki ilk rolünden sonra 10 yıl içinde meşhur olacağına söz verdi. Bundan 4 yıl sonra “Risky Business” isimli filmde rol aldı.
Britney Spears
Başarıları: İlk single?ı ve ilk dört albümü çıkar çıkmaz birinci sıraya oturdu. O tarihten sonra 76 milyon disk sattı ve yaklaşık 150 milyon gelir elde etti.
Başarı yolunda ilk işaretler: Spears kendini banyoya kapatıp, bebeklerine şarkı söylerdi. Her şarkıdan sonra eğilip, bebeklerden oluşan seyircisine selam verirdi.
Richard Bronson
Başarıları: Uçak ve trenlerden oluşan küresel bir ulaşım ağı; müzikten, makyaj malzemelerine kadar her şey satan mağazalar zinciri
Başarı yolunda ilk işaretler: 16 yaşındayken “Student” adında bir dergi çıkarttı. 20 yaşındayken posta ile alışveriş şirketi “Virgin”i kurdu. Karaipler?de ada satın aldı.
Martha Steward
Başarıları: Amerikalılara nasıl yaşamaları gerektiğini öğreten bir yaşam gurusu; bir dergi, iki TV show?u, bir uydu radyosu antlaşması, sayısız kitap
Başarı yolunda ilk işaretler: Evde bebek bakarak para kazanılmayacağını fark ederek, daha küçük bir çocukken para karşılığında evlerde doğum günü partileri düzenliyordu.
Tiger Woods
Başarıları: 21 yaşında dünyanın bir numaralı golfçüsü olmayı başardı. 30 yaşında 56 milyon doların sahibi.
Başarı yolunda ilk işaretler: 6 yaşında aynanın önünde vuruş talimleri yaparken “Kendi kaderimi kendim çizeceğim” cümlesinin kayıtlı olduğu teyp bandını dinliyordu.
Açıklamalar çok geniş bir yelpaze. Bu yüzden okunmalı. Ayrıca başarma hırsının genetik olmasının yanında çocukluk döneminde önemli sırlar var sanırım..
Başarmak benim için geç algılanan bir kavramdır diyebilirim. Hayatta herkesi kendim gibi iyi niyetli ve saf duyguları ağır basan insanlar olarak algılardım. Fakat zaman bana insanların attığı kazıkları bir bir gösterince gerçek hayatın farkına vardım. Ancak ben yine aynı insanım. (iyi niyetleri olan) Tek farkım “hayır” diyebilmesini öğrenmek oldu… Bunun yanında hırs ve azim hatırı sayılıır başarılarıma neden oldu.
Çok beğendim, oldukçada faydalı buldum.
TEŞEKKÜRLER
Tüm bu yazılanları düşündüğümde aslında yazılanların ne kadar mantıklı olduğunu fark ediyorum.Yazılarınızı okumaktan yeni bilgiler edinmekten büyük keyif alıyorum. Bizleri bilgilendirdiğiniz için teşekürler..
Gerçekten çok faydalı yazılar benim dönüm noktamda tesadüfen buldum . Buradaki yazılar adeta karanlıklarıma ışık tuttu . Ve şimdi 2. şubemi açıyorum yolunuz herzaman açık olsun ki daha fazla insanın hayatında güzellikler göstermeye devam edebilesiniz .Tüm emek sahiplerine içten TEŞEKKÜRLER…….
Yararlı okunmalı ve heer kesimden örnekler var.