Keçi gibi inatçı değildi sadece.. Aynı zamanda keçi konusunda da oldukça inatçıydı. İnsanların keçi sütüne yönelik olumsuz bakışlarına rağmen, korkmadı, yatırım yaptı. Bu görüşteki tüm ön yargıları yıktı. İşte keçi inadından beslenen, Kecheese markasının ve Özer Türer’in başarı öyküsü…
Kecheese’in yaratıcısı Özer Türer’in macerası bir inatla başladı. İzmirli iş adamı Özer Türer, keçi sütü merakını yatırıma çevirmiş, şimdi de ihracat yapmanın yollarını zorluyor. Keçi peynirinden döner bile üreten Türer ile kişisel tüketimi için başladığı keçi sütü işini bir markaya çevirmesini konuştuk.
Özer Türer, İzmirli bir sanayici… Çocukluğundan gelen bir alışkanlıkla keçi ve koyun ürünlerine merakı var. Çiftliğinde ailesi için koyun ve keçi beslemeye ve bunların ürünlerini tüketmeye başlamış. Daha sonra kendi keçilerinin verimliliğinin yurtdışındakilere göre daha az olduğunu fark etmiş. Uzunca bir zaman bu konu üzerinde araştırma yapmış. Bu araştırmalar İzmir bölgesindeki küçükbaş hayvancılar için bir devrime sebep olmuş. Bugün yarattığı Kecheese markasıyla üreticiden topladığı ve kendi ürettiği keçi sütünden şahane peynirler yapıyor.
Kecheese’in en popüler ürünü ise başka hiçbir yerde bulamayacağınız peynir döneri…“Koyun ve keçi sütü kokar” diyenlerin inadına kendi markasını yaratan ve yurtdışına ihracata başlayan Özer Türer ile, Seferihisar’daki Türer Çiftliği’nde sohbet ettik.
Keçi sütüne bu merakınız nereden geliyor?
Biz köy çocuğuyuz. Koyunun, keçinin içinde büyüdük. Aslında sanayiciyim, baharat işletmeciliği yapıyorum. Bu çiftliği satın alınca evimizin yoğurdu, peyniri koyun, keçi peyniri olsun diye buraya koyun ve keçiler getirdik. İşim gereği yurtdışına çok sık gidiyorum. Gitmediğim ülke kalmamıştır. Bu gezilerim esnasında bizdeki keçilerin yurtdışındakilerden daha az verimli olduğunu fark ettim. Yurtdışına gittiğimde araştırma yapmaya başladım. Orada bir keçi, yılda 800 litre 1 ton aralığında süt verebiliyor, bizde ise bu rakam 200 litre. Hâl böyle olunca bunun nedenini sorgulamaya başladım. Yurtdışına baharat işi için her gittiğimde, birkaç tane koyun keçi çiftliği de koydum programıma. O ülkelerde bu yapılıyor, burada neden yapılamıyor diye araştırmaya başladım.
Peki, sorun neymiş?
Yaptığım araştırmalarda sütte büyük bir sıkıntı olduğunu anladım. Aslında keçi sütü üretiminde potansiyeli yüksek bir ülkeyiz ama ürünü ortaya çıkartamamışız. Gerçekten süt para etmiyor. İnsanlar da sütten para kazanmadıkları için küçükbaş hayvancılık yapmak istemiyorlar. Bunu anlayınca İzmir Koyun Keçi Birliği olarak buna bir çözüm bulmak istedik. Sütü üreticiden hak ettiği değerde satın almaya başladık. Güvenlerini kazandık. Bugün İzmir’de 4 bin 500 kişi süt sağıyor. Biz bu işe ilk başladığımızda Balıkesir ve Çanakkale bizden daha fazla süt topluyordu. Bugün baktığımızda İzmir birinci…
ESKİDEN ÇOBANA KIZ VERİLMEZDİ!
Üretici artık para kazanıyor mu yani?
Küçükbaş hayvancılık Türkiye de para kazanılmayan, işi olmayan insanların yaptığı bir iş olarak bugüne gelmiş. Ama biz İzmir’de bunu aştık. Bugün İzmir’de 200-300 tane koyunu ve keçisi olan üretici, esnaftan daha fazla kazanıyor. Eskiden çobanlara kız vermezdi. Şimdi bu kalkıyor. Bu neden tüm Türkiye’de olmasın? Her yerde olabilir. Üreticinin sütünü iyi değerlendirmek lazım. Eğer bu insanlara kazandırırsanız bu ülke kazanır.
YATIRIMCILAR KORKUYOR
Kecheese markası nasıl ortaya çıktı?
Kecheese aslında benim inadımla ortaya çıktı. “Koyun ve keçi sütü kokar” dediler. Ben de kokmayacağını ispatlamaya karar verdim. Piyasaya baktığınızda aslında insanlardan bir talep var ama kokuyor diye çekiniyorlar. Biz bu önyargıyı yıkmaya çalıştık. Eğer sağılır sağılmaz soğutulmuş bir sütü ürüne çevirirseniz hem verimlilik artar hem de kokma problemini ortadan kaldırmış olursunuz. Bu işin olmaması için bir sebep görmüyoruz. Kecheese’in çıkış nedeni bu oldu.
Ürünlerinize talep umduğunuz gibi oldu mu?
İki yıldır Kechees’le piyasadayız. Bu süreçte insanların gerçekten keçi sütüne bir beklentisi olduğunu gördük. Dünyada insanlar keçi sütüne farklı bir ilgi gösteriyorlarsa bunun bir sebebi var. Bu sadece Türkiye’de değil, dünya genelinde bir gerçek. Önce bilimsel açıdan bakmak lazım. Bilim adamları neden keçi sütünü bu kadar övüyorlar? Bazı kaynaklara göre kansere bile iyi geliyor. Keçi sütü içindeki proteinler, enzimler diğer sütlere göre çok hızlı sindiriliyor. Anne sütüne çok yakın dedikleri bu. Bu nedenle bebekler ve yaşlılar keçi sütünü tercih ediyorlar. İnsanlar keçi sütünün daha doğal, daha organik olduğunu biliyorlar.
Türkiye’de içilebilir keçi sütü üreten başka firmalar hangi illerde?
Seferihisar’da iki ayrı marka var üretim yapan. Bu iş ticaridir. İnsanlar bu işten bir kazanç elde etmek için yapıyorlar. Ürünü nerede daha iyi pazarlarlarsa oraya kaçıyorlar. Seferihisar bu işte biraz daha ön plana çıktı. Bence bizim gibi birkaç tane daha firma olmalı ki biz güçlü olalım. İnsanlar bazen rakibim olmasın isterler. Bizde tam tersi rakipsizlikten yakınıyoruz. Çünkü tüm tanıtımı yapmak bize düşüyor. Nasıl inek sütü işleten firmalar çok fazlaysa, bizde de böyle olabilir.
‘Peynir döneri’ size özel bir ürün. Bu ürünü üretme fikri nasıl ortaya çıktı?
Koyun sütünden ve inek sütünden peynir döneri yapamazsınız. Peyniri döner gibi yüksek bir şekilde kat kat diziyorsunuz ve karşısına ateş koyuyorsunuz. Neticede süt bu. Ateşi görünce erir. Koyun ve inek sütü dayanmıyor. Ama keçi sütü dayanıyor. Bunu biz defalarca deneye deneye yaptık. Önümüzdeki günlerde çok farklı çeşitlerimiz çıkacak. İki yıl içinde 12 farklı çeşitle piyasada olacağız.
Yurtdışından talep var mı ürünlerinize, özellikle peynir dönerine?
Şu an Malezya’yla görüşüyoruz. Ambalajlama aşamasındayız. Dünyada keçi sütü üreten ülke o kadar az ki. En fazla keçi sütü üreten ülke Türkiye, sonra Fransa geliyor. Bundan 5 yıl önce Fransa birinciydi. Sonra İngiltere gelir. Yunanistan biraz üretir. Ancak kendisine yetecek kadar… Keçi sütünü tedarik edemeyen ülkeler de nasılsa biz bunu tedarik edemeyiz düşüncesiyle yanaşmıyorlar. Dünya Türkiye’deki bu gelişmeyi duymaya başlayınca buraya saldıracak. Malezya sadece bir başlangıç…
Yazar : Melis Apaydın / Akşam Gazetesi
Peynirden döner mi yapılırmış ya?
Hiç tatmadım ama şimdiden tadını acaip merak ettim desem yeridir.
Ayrıca girişimcilik tam böyle bi’şey. Belki de hepimizin içinde bir iş yapma fikri var ama ne iş yapsa konusunda gel gitler yaşıyordur. Bu başarı hikayesinde bir işe nasıl inanıp, sonuç alındığı güzel örneklenmiş bence..
Başarı denemekten geçiyor.
Bu hikayeden sonra KeCheese markasını da mutlaka deneyeceğim.