Hayatımı bir kitap değiştirmeye başlamıştı ve zaman içinde ”İlahi Sıralama’ ‘nın önüme çıkardığı diğer kitaplar ve insanlar tam olması gerektiği yerde, olması gerektiği zamanda hayatıma girdiler. Bir kez daha her şeyin olması gerektiği gibi ilerlediğini görüyorum ve biliyorum. Son okuduğum kitap da gerçekten beni bir hatta bir kaç basamak daha yukarı çıkardı. Ve kitabı bitirmekle beraber yaşadığım yoğun heyecanı, duygularımı hemen sizlerle paylaşmak istedim. Bu kez ne kitap ne de yazar adı vereceğim. Bu kez sadece duygularımı hissetmenizi ve her şeyi çok iyi anlamanızı istiyorum. Bir isme odaklanıp kalmanızı değil, özü idrak etmenizi istiyorum. Bugün anlatmak istediğim şey layık olma kavramı.
Bizler iyi şeylere layık olmadığımız, zavallı insanlar olduğumuz ve fazla istemenin günah olduğu düşünceleriyle büyütüldük. Çoğu istemek, daha iyisini istemek ayıptı ve günahtı. Neye layık olduğumuza biz değil Allah karar verirdi. Fazlasını istersek Allah katında kibirli, aç gözlü, günahkar zavallı böcekler olacaktık. İstisnalar kaideyi bozmaz, genel yetiştiriliş şeklimiz budur.
Yıllardır yaptığım araştırmalar ve Allah’ın bana verdiği idrak yeteneği ve bilişi kullanmayı öğrenmemle birlikte KANDIRILDIĞIMIZI anlamış bulunuyorum. Biri veya birileri değerimizi unutmamız için asırlardır çalışıyor. Bilinçaltımıza değersizlik hissini aşılayıp bizi güdülmeyi bekleyen koyunlara çeviriyor. Ama buna dur demenin tam zamanıdır!
Siz de o çok istediğiniz arabaya, elbiseye, mücevherlere veya sevgiliye layık olmadığını düşünenlerden misiniz? İstemek ve emin olmak yerine alışılageldiği gibi vazgeçmeyi seçenlerden misiniz? Vazgeçmek istemekten daha mı kolay? Neden? Çünkü kaybetme hissi tanıdıktır. Bir şey için savaşmak insanı korkutur. Bunun yerine ”zaten layık değilim” diyerek vazgeçmeyi seçeriz. Aslında savaşmak da yanlış bir kelime olabilir. Bahsettiğim şey deliler gibi çırpınarak, acılar içinde kıvrandığımız bir durum değildir. Yapmamız gereken tek şey egoyu yani korkuları devre dışı bırakmak. Yolunuzu temizlediğinizde zaten ayaklarınızın altında patenler varmış gibi kayıp gideceksiniz o yolda. Birazcık mücadele lazım, o kadar. Ve bunu herkes yapabilir. Bu zor bir şey değildir.
Ben artık kesinlikle eminim ki herkes kendine layık bulduğu şekilde yaşıyor. Şans her insana eşit şekilde veriliyor. Hatta şansı biz kendimiz yaratıyoruz. Düşüncelerimiz ve layık olma duygumuzla. Bu duyguyu iyi kullanmak gerekir.
Kıskançlıkla beslenen bir ”layıklık” duygusu size eninde sonunda mutsuzluk getirecektir. Bunun tam tersine sevgi ile dolu bir layıklık duygusu büyütmelisiniz içinizde.
Hayalleriniz neler? Neden bunlara sahip değilsiniz? Yoksa onlara layık olduğunuza yeterinde inanmadığınızdan olmasın? Sakın çevrenizdeki körelmiş inançlara hala hizmet ettiğinizden, kendisine değer vermeyen insanların kıskanç düşüncelerine kapılıp kendinizi de onlar gibi sanmanızdan olmasın? Tüm bunları iyice bir düşünmenizi rica edeceğim bu yazıyı kısa keserek bitirirken. Ve devamını yakın zamanda sizlere ileteceğim.
Gerçekten oturup düşünmenizi, her şeyi çok iyi ölçüp tartmanızı istiyorum sizden… Bir sonraki yazımda daha berrak zihinlerle buluşmak üzere. Tüm soru ve eleştirilerinizi beklerim. Çünkü diğer yazımı bunları cevaplama şeklinde devam ettirmek isterim.
Sevgilerimle.
Yazan : Aslı Ece Özdoğan / kendinigelistir.com
harika bir paylaşım devamını bekliyorum tşkler…
Evet haklısınız belki de insanlar savaşmaktan mücadele etmekten korktukları için vazgeçiyorlar . Aslında vazgeçmek daha zor . Vazgeçerken neleri kaybettiğini gözünün önünden geçirse eminim mücadele etmeyi terci ederdi . Hayatınızdan bazı şeyleri riske atamazsanız bazı şeyleri kazanamazsınız . Fedakarlık * Risk = Hayat …
Yazılarınızın devamını bekliyorum Teşekkürler …
Kesinlikle katiliyorum.. Güdülmek icin bilincaltina yapilan olumsuz cümlelerin, insanlari nasil degersizlestirdigini, nasil elini kollunu bagladigini cok az insan farkedebiliyor. Hayatta neyi yapip neyi yapamadigini, neyi hakedip etmedigini insanin kendinden baskasinin bilemedigini düsünüyorum. Allah ‘Iste veririm’, ‘Ben sana yeterim’ derken, sen bana nasil layik degilsin dersin ey Insanoglu..! Icinizde ki duygulari, böyle insanlar yüzünden köreltmeyin!! OKUYUN.. Herkes okudugu seyi, ayni sekilde idrak edemiyor. Kendi degerini aancak kendin okuyarak anlayabilirsin. Bunun icin farkindalik gerekli..Önce farket, sonra hareket et. OKU devamli OKU.. Herseyi oku!!
OKU!!
Güzel bir yaziydi, okudum.. Emegine saglik, farkinda bir insan olarak seni ayrica tebrik ediyorum.
Paylaşım için teşekkürler. İnsanlar tecrübelerini nesillere aktarıyor okumayı sevmeyen bir toplumda haliyle okumayan bir nesil yetiştiriyor…
teşekkür ederim hepinize…daha fazla yorum bekliyorum..yazının devamı gelecek:)
Paylaşım için teşekkürler.
Herkes bulunduğu konumun daha iyisini ister. bazen ulaşamayabiliriz.ya da ulaşmak çok uzun sürebilir.her zaman daha iyisine layıksak, doyum noktası yok mudur?
Seni bu duygulara boğan kitabı merak ettim:))
“Hayatımı bir kitap değiştirmeye başlamıştı”
Bir kitabın değiştirebileceği kadar basit bir hayat yaşıyor olduğunuza ihtimal vermiyorum. Eminim böyle demek istememişsinizdir.
Öte yandan “fazlasını istersek Allah katında kibirli, aç gözlü, günahkar zavallı böcekler olacaktık” burada anlatmak istediğiniz şeylere de pek katılmıyorum. Çünkü bu, hayattan “neyi” daha fazla istediğinize göre değişir.
Bunların dışında bu kadar az kitap okunan bir ülkede, kitap okumaya verdiğiniz değer için bir eğitimci olarak sizi takdir ediyorum.
teşekkürler güzel paylaşım için kitabın adı fazlasıyla merak uyandırdı..
tüm yorumlara teşekkür ederim…bir kaç cevap vereyim..
-bir kitabın yaşamınızı değiştirmesi için basit bir hayat yaşıyor olmanız gerekmez..gönül gözünüzü bir kitap açabilr…
-doyum nokatası sizin yüreğinizde..siz her zaman daha iyisine layıksınız Allah katında ama nerede duracağınıza siz karar verirsiniz..
-kitap adını yazmayacağım:)
teşekkürler.:)
Diorsunuz ki ”’Siz de o çok istediğiniz arabaya, elbiseye, mücevherlere veya sevgiliye layık olmadığını düşünenlerden misiniz? İstemek ve emin olmak yerine alışılageldiği gibi vazgeçmeyi seçenlerden misiniz? Vazgeçmek istemekten daha mı kolay? Neden? Çünkü kaybetme hissi tanıdıktır. Bir şey için savaşmak insanı korkutur. Bunun yerine ”zaten layık değilim” diyerek vazgeçmeyi seçeriz. ”””’ buna kesinlikle katılmıyorum.. bir vazgeçiş değil kabulleniştir imanı yerinde olanların yaptığı.. Eğer yukarıda bir allahın varlığından haberdan isen, ondan geleni de belli bir uğraştan sonra kabullenmelisin.. hayırlı olanın ondan geleceğini bilmezsen hayatında varolan herşey için bir kurcalama, hep daha iyi daha iyi diyerek allahtan daha çok istemek , bi nevi onun verdiğini reddetmektir. eğer sizin söylediğiniz doğruysa peki ya NİSA SURESİNİN AYETİ yanlış mı oluyor? (Kendilerine bir iyilik dokununca, “Bu Allah’tan” derler; başlarına bir kötülük gelince de “Bu senin yüzünden” derler. “Küllün min indillah [Hepsi Allah’tandır] de, bunlara ne oluyor ki bir türlü laf anlamıyorlar.) [Nisa 78]
bence daha iyisine layık olma düşüncesi insanı her şeye teşvik edebilir.kibir, kıskançlık, aşırı hırs, asabiyet… asıl önemli olan bunları yaparken en doğru biçimde yapabilmek. buna layık olmak değil de çalışkanlık diyelim. aşırı çalışkanlık:))
Ben o güzel ayetin benim anlattıklarımla ne ilgisi olduğunu anlayamadım Rojin? Siz bence ters bir açıdan baktınız anlatmak istediklerime. Yukarıdaki yorumlardan birinde yazmıştım. Siz Allah için her şeye layıksınız ama nerede dur diyeceğinize siz karar verirsiniz. Allah’ın verdiklerini niye reddetmek olsun bu? Şükür diye bir şey var. Hamd diye bir şey var. İşte sizin gibi düşünenler kendine fazlasını layık görmediğinden dolayı bu bilinçaltı kodu oluşuyor. Benim anlatmak istediğim açıdan okumaya çalışın bir de. Ortak bir noktada buluşacağımıza eminim. Yorumunuz için teşekkürler :)
Ne de güzel söylemişsiniz Ece Hanım. Bir kitabın “hayatınızı değiştirmesi” farklı bir şey, “gönül gözünüzü açması” korkunç derecede farklı bir şey. Aradaki farkı anladığınıza sevindim.
ben anlama aşamasını çoktan atladım..anlatma aşamasındayım:) darısı herkesin başına :)
İyi bir yazar olmanın ilk şartı, eleştirilere bakış açısıdır. Benim eleştirilerimde küçük bir art niyet bile yokken, siz lâf yetiştirme derdindesiniz. Bu şekilde kendinizi geliştiremezsiniz. Olgunlaşın ki, ben karşımda ergenlik yaşını aşmamış biri ile konuşuyor hissine kapılmayayım.
art niyet yok? Mustafa Bey saygı çerçevesinde vedalaşalım..okumak istemiyorsanız okumazsınız, eleştirileriniz (?) için de teşekkürler…
aslında güzel yazı ama sadece güzel yazı.Üstünde çokta oturup düşünülecek ve sonrasında da berrak zihinler elde edeceğimiz bir durum yok gibi.Bana da biraz kişilikle alakalı gibi geldi.Kimi insan hep en iyisini ister.Kimisi biraz iyisi için bile uğraşmaz.
teşekkürler …