OCD derken Obsessive-Compulsive Disorder veya tıp dilinde türkçe anlam karşılığı olan Obsesif Kompulsif Bozukluk‘tan bahsediyorum. Fonksiyonel ve mantıklı bir amacı olmayan düşünce ve davranışların, çeşitli dürtüler sonucunda tekrarlanmasına yol açan bir rahatsızlık olarak literatürlerde geçen ve günümüzde her yüz kişiden ikisinde görülen OCD’nin oluşumu için belirgin bir sebep tanımlanmamıştır. Yani evden çıkmadan kapının kilitli olup olmadığını kontrol eden veya yol boyunca bu endişeyle seyahat eden OCD’den muzdarip kişiler yaptıklarının akıl dışı veya gereksiz olduğunu bilseler bile, davranışlara sebep olan düşüncelerden vazgeçemiyor, onları bu hareketlere yönelten iç uyarılardan kolay kolay kurtulamıyorlar, aynı davranışları tekrarlamaya devam ediyorlar.
Obsesyon (takıntı, saplantı) – düşünsel(teorik): ellerinin sürekli kirli olduğunu düşünmek.
Kompulsif (tekrarlayan davranış) – eylemsel(pratik): ellerini sık sık yıkamak.
OCD’ye yakalananlarda görülmesi muhtemel bazı davranışlar;
-Simetri takıntıları vardır. Eğri duran eşyaları düzeltmeden rahat edemezler.
-Düşünce ve inançlarında esneklik göstermezler, inatçıdırlar.
-Kelimeleri veya cümleleri çok sık tekrar ederler.
-Emin olma isteği ile doludurlar, çok zor emin olurlar. Evden çıkmadan muslukların kapalı olduğunu, kapıyı kilitlediklerini, ütünün prizde olup olmadığını defalarca kontrol ederler.
-Para harcamaktan kaçınırlar, para biriktirerek geleceği garanti altına almak gerektiği düşüncesi saplantı boyutundadır.
-Sürekli hasta olma ihtimaliyle yaşarlar, vücutlarının hastalık belirtisi gösterip göstermediğini kontrol ederler.
-İşkoliktirler, aşırı derecede çalışırlar.
-İşe yaramayan eşyalarını bile birgün gerekebilir düşüncesiyle biriktirirler.
-Eposta göndermeden önce hata olmadığından emin olmak için defalarca yazdıklarını okurlar.
-Kirden, mikroplu ortamlara girmekten aşırı derecede korkarlar.
-Kendilerini sık sık sıradan olaylar karşısında bile suçlu hissederler.
–Mükemmelliyetçidirler. Kendi düşüncelerine ve metotlarına uymayacağını düşündükleri kişilerle çalışmazlar.
Bazen başımıza gelen bir olayı zihnimizde düşünür, birisi ile aramızda geçen bir konuşmayı tekrarlar dururuz, bazen bazı durumlarda emin olamayabiliriz, karar veremeyebiliriz, sağlıklı olduğumuzu bildiğimiz halde hasta olduğumuzu düşünebiliriz. Tüm bunlar hemen hemen hepimizin hayatımızın bir anında yaşayabileceğimiz durumlardır ve her insanda varolan bir düşünce halidir. Günlük hayatta batıl inancı olan, en ufak şeylerden kaygı duyan veya şüphelenen insanlar çoktur. Bu gibi belirtileri gösteren herkes elbette hasta olarak kabul edilemez, ancak bu düşünce ve davranışlar aşırıya kaçtığında, yaşam kalitesini düşürdüğünde, günlük işlevlerin yerine getirilmesi güçleştiğinde, iş hayatı ve sosyal ilişkiler bozulmaya başladığında OCD’den söz edilir.
OCD’den korunmak için ruh hali düzenleyiciler olarak B6, B12 vitaminleri ve folik asit öneriliyor. Alındığında beyne duygusal dengeyi sağlamak için besin sağlayan bu maddeler, stresle kolay başa çıkmamıza, zihinsel enerjimizin artmasına, kaygı düzeyimizin azalmasına yardımcı olabiliyor. OCD de tıpkı diğer kişilik bozukluklarında olduğu gibi, bireyin benliğiyle uyum içinde olduğu için tedavi görme ihtiyacını hissettirmez kişiye. Tedavi görmeleri gerektiği söylendiğinde, birey olumlu olmayan tepki gösterir ve tedaviyi reddeder. Oldukça az kişi, yakınlarının ısrarı ve zorlaması üzerine tedaviyi kabul eder ve bunlar da tedavi sürecinde kendilerini haklı çıkarmak için ellerinden geleni yaparlar.
Teşhisi konmuş bir OCD için bilinen tedavi yöntemleri, psikoterapi veya tıbbi (ilaç) tedavisidir. Bununla birlikte ‘zihin gücümüzü’ kullanarak bu takıntılarımızdan vazgeçmek mümkün olabilir. Eğer OCD yaşantımıza kısıtlayıcı boyutta hükmediyorsa ve bunun bilincindeysek, özgür olmayı istiyorsak bunu düşüncelerimizi şekillendirerek yapabiliriz. İstemediğimiz düşünce zihnimize geldiği an zihni başka bir aktiviteye yönlendirmek veya saplantılı davranışı benzer başka davranışlara döndürmek ya da ödül-ceza gibi yaptırımlar uygulayarak zihni eğitmek oldukça başarılı ve bize yaşamımızı geri kazandırabilecek yöntemlerdir.
Düşünce tarzımızda yapacağımız ufak bir değişiklik pek çok şeyi aşmamıza yardımcı olabilir. OCD’yi besleyen mükemmel olma, hata yapmama dürtüsüdür ki streside beraberinde getirir. Stres pekçok bedensel ve psikolojik hastalıklara davetiye çıkartır. Bu nedenle psikoloji biliminde A tipi kişilik dediğimiz mükemmelliyetçi yapıdaki kişilerde depresyon, panik atak, OCD gibi psikolojik ve migren, peptik ülser gibi bedensel rahatsızlıklara çok daha sık rastlanır.
“Bu dünyayı yaratan, zihninizdir.” diyen Buda’yı saygıyla anıyor, hepimiz takıntılardan uzak, sağlıcakla ve sevgiyle kalalım diliyorum.
Yazan : Hülya Konar / hPozitif
merhabalar
yukarda gösterilen belirtilerin %50 den fazlnim davranış ve düşünce yapımda mevcut.ve yazıyı okuduğumda şunu farkettim, hayatı farkında olmadan kendi ellerinde bir stres topu haline getirerek zehir ediyosun. tabiuygulamak farketmek kadar kolay olmaya bilir.
İnsan ne yaptıgının bilincindeyse bazı seylerı de anlaması kolay oluyor ama yapması burcinin dediği gibi cok kolay olmuyor ama elimizde herşey.Düşence şeklini değiştirirsen hayatta değişir bu boyledir .
yukarıdaki yazı beni anlatıyo, kurtulmak istiyorum kurtulamamam da sinir stres yapmakta. umarım bu hastalığı atlatacağım.
alın dinlenme sayısı azıcık kimsenin bilmediği mükemmel bir yazı.. daha ne olsun?
“Sen düşünceden ibaretsin” diyor Mevlana da