İnanılmaz ama poşet çay tamamen tesadüfen bulunmuş ve bugün 100 yaşını kutluyor. İşte poşet çayın öyküsü…
Kimileri poşet çayın kolay ve iyi bir yöntem olduğunu düşündü. Çay tiryakileriyse demleme çayın krallığını ilan etmişlerdi çoktan. Onlara göre poşet çay damak tadını yansıtmıyor, çay zevkini öldürüyordu. Her şeyde olduğu gibi onu da sevenler ve sevmeyenler oldu. Ama yine de poşet çay da 100 yıllık bir öyküyle hayatımıza girdi.
Poşet çay bu yıl yüz yaşına giriyor. Times gazetesinin haberine göre “insanlık, bir çok çay tiryakisinin, dünyanın en güzel içeceklerinden birini, boz renkli, tadı bozuk ve zevksiz bir sıvıya çevirdiği için nefret ettiği bu buluşu, tamamen bir yanlış anlamaya borçlu.”
Nasıl mı? İşte Times´ın satırlarından poşet çayın öyküsü:
“Bir çok icat gibi poşet çay da kazara ortaya çıkmış. Bundan yüz yıl önce, New Yorklu kahve tüccarı Thomas Sullivan çay ticaretine girişmiş.Ama işler pek iyi olmadığından biraz tasarruf yapayım diye düşünmüş ve çayını tanıtmak için muhtemel alıcılara yolladığı eşantiyonlardan kısmaya karar vermiş.
“Çayı, eski usul bol bulamaç, torbalara doldurup yollamak yerine küçük miktarlarda, minik ipek poşetlere koyarak yollamaya başlamış. Ama alıcılar Sullivan´ın eli sıkılığını yanlış anlamış. Poşetleri kesip içindeki çayı demliğe koymaları gerekirken, poşeti olduğu gibi demliğe atıvermişler.
“Sullivan´ın icadı Amerika´da kısa zamanda tutulmuş. Çay tiryakileri kitleler halinde poşet çaya dönmüş. Ve ipek poşet de 1930´da yerini kağıda bırakmış.
“Fakat, poşet çayın, Amerika´dan İngiltere´ye gelişi tam 50 yıl gecikmeli. Çünkü İngiliz çay tiryakileri bu Amerikan icadına uzun süre kuşkuyla yaklaşmışlar. Yine de bugün İngiltere´de poşet çaysız bir yaşam düşünmek çok zor. Ülkede bir günde içilen 130 milyon fincan çayın yüzde 96´sı poşet çünkü.
Her ne kadar 100 yıl olsa da poşet çay demleme çayın yerini tutmuyor bence. Bir de T-max çıktı hiç denemedim. Tozsuz, çöpsüz reklamları çıkıyor yeni yeni. Onuda denemek isterim.
haklısınız
nedense herseyi amerikalılar bulmuş oluyor
ilginçççççç
nurgül sana katılıyorum
Hiç bir şey tesadüf değildir. belki o zamnki insanlar ipekden suyun geçip çay otunun rengini alarak yoğunluk farkından dolayı demleneceğini biliyolardı ve o yüzden daha çabuk yayıldı…yani amerika dediğiniz aslında birşey bulmuyor, öne bir şey sürüyor, o işle uğraşanlar birşey bulduktan sonra amerika üsleniyor.
Nasıl tesadüfmüş arkadaş bu ya..
Her acaip buluş acaba bir tesadüf mü?
İnsanın aklına bu soru geliyor hemen :)