“Hayat, insanlarla yarıştığın bir 100 metre koşusu değil. Hayat, kendinle yarıştığın ömürlük bir maraton!” Bu sözü duymuş muydunuz? Bir şeyleri başarmış kişilerden şunu duymak istiyoruz :
“Ben çok şanslıydım elimde çok fazla imkan vardı ve bunun sayesinde çok yol kat ettim.”
Bu cevabı duymak istiyoruz. Çünkü bu cevabı duyduğumuz anda şunu düşüneceğiz belki de :
“Onun imkanları bende yok, demek ki bu yüzden yapamıyorum. Onun imkanları bende olsa bende yapardım…”
Bazıları çok şanslı mı?
Bazıları çok şanslı imkanlarla dünyaya geldi. Çevresindeki insanların sahip olmadığı şeylere sahip oldukları için… Değil!
Bardağın dolu tarafından bakma kabiliyetine sahip oldukları için.
Sahip olduklarımız tabi ki önemli ama onları kullanabilmek ve farkında olabilmek daha önemli.
İmkansızlıklar
Ne kadar imkansızlıklar içerisinde olursak olalım, ne kadar hayata sıfırın altında başlarsak başlayalım sahip olduğumuz değerler vardır. Diğerlerine göre az ya da çok fark etmez çünkü önemli olan diğerlerine göre kıyaslamak değil. Önemli olan dünkü “Ben” ile bugünkü “Ben” arasında kıyaslama yapmak.
Sahip olduklarımızla ilgili dertlenmeniz lazım. Sahip olmadıklarınızın ne seviyede olduğu ile değil.
Sahip olduklarımıza küsmek yerine onları kullanmaya ve değerlendirmeye başlamalıyız. Küçücük attığımız bir adımın bile geri dönüşü olacaktır.
“Her gün bir avuç toprak, günün birinde dağ olacak.”
Hayatımızda düzenli ve istikrarlı olarak kendi yağımızda kavrulduğumuz sürece hangi noktadan başlamış olursak olalım kendimizi daha iyi bir noktaya taşıyacağız.
Ama o daha iyi bir nokta hala başkalarından daha geri bir nokta olabilir, başkalarının hangi noktada olduğuna kafamızı taktığımız sürece ya da o kişinin nasıl imkanlara sahip olduğunu kafamıza taktığımız sürece, enerjimizi yanlış yere harcamış olacağız.
Başkalarının hangi imkanlara sahip olduğunu düşünmeyi rafa kaldıralım.
Kendimiz hangi imkanlara sahibiz bunu düşünmeye başlıyalım.
Ve o imkanlarla emeklemeye başlıyalım. İlerlemeye başladığımızı gördüğümüz zaman ufacık bile olsa bir şeyler ortaya dökmüş olacağız ve bu ortaya döktüğümüz şeyler ile başkasının hayatına bir değer katabiliyorsak, başkasının bir problemine çözüm olabiliyorsak işte eskisinden daha iyi bir halde olacağız ve eskisinden daha iyi bir halde olursak, mutlu olacağız.
Ne kadar mutlu olacağız biliyor musunuz?
Bill Gates’in bugün mutlu olduğu kadar mutlu olacağız.
Hayatımıza hangi noktadan başladığımız değil de, ne kadar ilerlediğimizi kafaya takarsak, asıl mutluluk yolculuğunun bu mesafede olduğunu anlayacağız.
Önemli olan nerede olduğumuz değil, başladığımız günden beri toplam ne kadar yol katettiğimiz.
*
Sizlerden daha iyi durumda olan insanlar elbette vardır.
Sizlerden daha iyi durumda olmayanlarda vardır.
Başkalarının imkansızlıklarına baktığımız zaman, elimizdekilerin değerini asıl o zaman daha iyi anlarız.
Yazan : Mustafa Tuğrul, Medium – Benim adım Mustafa Tuğrul, eğlence mühendisiyim. Yazdığım her harf kendi hikayemi anlatıyor. Umarım sizinde kendi hikayenizi anlatmanız için size ilham verir. Fikirlerini, hissettiklerini ve hikayelerini paylaşan daha fazla insana ihtiyacımız var. Böylece hepimiz birlikte öğrenebiliriz.