Çoğumuz işin içine duygular girdiğinde karar vermenin daha da güçleşeceğini düşünüyoruz. O yüzden önemli kararları verirken duyguları devre dışı bırakmak istiyoruz. Ama belki de yanılıyoruzdur. Belki de duygularınızla yüzleşmeniz karar vermyi güçleştirmiyordur… Hatta kolaylaştırıyor bile olabilir… İşte duygulara bakışınızı değiştirecek bir yazı… “Karar vermenin efendisi” olarak bilinen bilim yazarı Jonah Lehrer, karar verirken duygularımızın da rol oynadığını söylüyor. Bir konferans için İstanbul’a gelen ünlü bilim yazarıyla konuştuk
Jonah Lehrer, 29 yaşında bir bilim yazarı. Wired dergisinin yanı sıra Scientific American Mind ve National Public Radio’s Radiolab’de de düzenli olarak yazıları yayımlanıyor. Bilim ve daha sonra da pazarlama dünyasında ünlenmesinin asıl nedeni ise How We Decide (Nasıl Karar Veriyoruz?) adlı kitabı. Zihnimizin nasıl karar verdiğini ve daha etkin karar vermek için yapmamız gerekenleri anlattığı kitabında Lehrer, nörobilimdeki yeni keşifleri avantaja dönüştürebileceğimizi iddia ediyor. Psikoloji ve nörobilim üzerine uzmanlaşan Lehrer, karar verme süreçlerini anlatmak için geçtiğimiz haftalarda İstanbul’daydı. Mediacat’in ’Lords of Marketing’ konferansında konuşan Lehrer, dopaminin (vücutta üretilen bir kimyasal) etkilerinden beyindeki prefrontal kortekse (beynin en geniş beyin kabuğu alanı) kadar farklı konulara değindi. Lehrer, aslen bir bilim insanı. Columbia Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra bir süre Oxford Üniversitesi’nin laboratuvarında çalışmış zaten. Bilimi çok sevdiği halde, mesleğinin deney yapmak gibi gerekliliklerini sevmediğini anlayınca da bilim yazarlığına başlamış. Bilimsel araştırmaların ve yeniliklerin günlük hayata nasıl etki ettiğini incelediği yazılarıyla da kısa sürede ünlenmiş. ’Karar vermenin efendisi’ olarak bilinen yazarla konferans sonrasında bir araya geldik ve ’karar vermenin incelikleri’ni dinledik.
Karar verme mekanizmalarıyla ilgilenmeye nasıl başladınız?
Çok kararsız bir insandım. Büyük kararları alabiliyordum ama konu ne kadar küçük ve aptalca bir sorunsa, karar vermek o kadar zorlaşıyordu. Bunun üzerine araştırmaya başladım. Uzun zamandır, özellikle Batı’da, doğru kararların mantıklı olması ve karar verirken dikkatli düşünmemiz gerektiği öğretilirdi. İyi karar verebilmek için iyi analiz yapmamız gerektiğini düşünürdük. Nörobilim ise insanların mantıklıdan çok duygusal olduğunu söylüyor.
Duygular işin içine girince nasıl karar veriyoruz o zaman?
Duygular çok önemli bir rol oynuyor. Zaten duygularını rahat ifade edemeyenler, karar vermekte de çok zorlanıyor. Böyle insanlar bütün bir günü ’Bu akşam nerede yemek yemeliyim?’ diye düşünerek geçirebilir. Karar vermek için duygularımıza muhtacız. Hem de bütün kararlarımız için.
DÜŞÜNMEYİ, DÜŞÜNMEYE ÇALIŞMALIYIZ
– Bu duygusal kararlar, alışverişi de etkiliyor tabii…
– Elbette. Mesela lüks markalar, bizim duygularımızı etkileyerek kendilerini konumlandırıyor. Pazarlama ve reklamcılık da öyle. Reklamlar bilgi vermek değil, bir markayla ilgili duygularınızı değiştirmek için yapılır.
Peki en doğru kararı nasıl veririz?
En iyisi duygusal beynimize izin vererek, ama mantığı da elden bırakmadan karar vermek. Esnek davranmalıyız. Düşünmeyi, düşünmek için daha çok vakit harcamalıyız. ’Bu nasıl bir karar, bunda çok bilgi var mı, bu kararla ilgili tecrübeye sahip miyim?’ gibi sorular sorup, cevaplara göre mantığımızı veya duygularımızı dinlemeliyiz. Böylece zaten kararın kendisini de düşünmüş oluyoruz. Bir şeye karar verirken hızlı davranmamalı veya sadece mantığımızı çalıştırmamalıyız.
Karar vermede dopaminden bahsediyorsunuz. Dopaminin kararlarla ne alakası var?
Beyinde üretilen bu kimyasalın uzun süre kokain, çikolata ve seksle harekete geçtiği sanılıyordu. Ama bizim çevremizi algılama şeklimize de etki ettiği anlaşıldı. ’Çilekler, benim için üzümlerden daha değerli,’ dememizin sebebi, dopamin. Onun sayesinde farklı şeylere bakıp, neyin sizin için daha değerli olduğunu anında söyleyebiliyorsunuz. Sadece duygularla ilgili değil, yeni tecrübelerimize göre de değişiyor bu tutum. Duygularımızın akıllıca olmasının sebebi de bu. Eskiden duygularımızı hayvani dürtüler zannederdik. Ama dopaminde ciddi bir bilgi birikimi var. Bilgiyi süzgeçten geçiriyor ve karar vermemize yardımcı oluyor. Duygularımızla karar versek de, içinde bilgi oluyor yani.
Yazan : Yaprak Aras Şahinbaş
Kaynak : Sabah Gazetesi
emeğinize sağlık güzel makale