Son yıllarda yapılan araştırmalar dehanın doğuştan geldiği kanısının tam olarak gerçeği yansıtmadığını gösteriyor. Çünkü deha için doğuştan gelen beceriler kadar bu becerilerin geliştirileceği ortamın oluşması da önemli. Yani, dahi olup olmamak genlere değil çevreye bağlı. İşte dahi yetiştirmek için dikkat edilmesi gerekenler… Neden bazı insanlar dâhidir de diğerleri değil? Birçok insan dehanın doğuştan geldiğine inanır. Son yıllarda yapılan araştırmalar bunun doğru olmadığını, daha doğrusu büyük oranda yanlış olduğunu gösteriyor.
Dehanın doğuşunda çevre, genler kadar önemlidir. Veya bir yazarın dediği gibi “Dehanın içinde büyüdüğü toprak en az tohum kadar önemlidir.” Belirli çağlarda, belirli kültürlerin, örneğin Hitler’e kadar Almanya’nın, birçok dâhi yetiştirmesinin nedeni bu bileşimin tutmasıdır.
Ama, uygun ortamda, hepimiz dâhi olamasak bile olağanüstü olabiliriz, diyor yazar.
Eski düşünce tarzına göre ne olduğumuzu genlerimiz tayin ediyordu. Göz rengimizden IQ’muza kadar tek belirleyici genler idi.
Bu teori geçerli değil. Artık biliyoruz ki ne olduğumuzu belirleyen, ana rahmine düştüğümüz andan başlayarak genlerimiz ile çevre arasında meydana gelen karşılıklı etkileşmedir.
Deha kimde ortaya çıkar?
David Shenk’in “Hepimizin İçindeki Dâhi” adlı kitabına göre formül geneler artı çevre değil geneler çarpı çevredir. Bu da dehanın doğuştan değil, meydana gelen bir şey olduğunu gösteriyor.
Bu herkes dâhi olabilir anlamına mı geliyor? Bilim dâhi olma potansiyeli ile doğan birçok insan olduğunu söylüyor, diyor Shenk. Ama herkes dâhi olamaz. Bu mertebeye ulaşmak için “olağanüstü, odaklanmış” çaba gerekir.
Yetenek ve beceri belki ebeveynlerden geçebilir ama deha geçmez. Ne dâhilerden doğan dâhiler var ne de dâhilerin çocukları dâhi olur. Dâhiyi bırakın yetenekli hatta zeki bile olmayabilir.
Deha vardır ama kimde ortaya çıkacağını kestirmek mümkün değildir ve muhtemelen, hiç olmayacak.
Ancak bütün dâhiler için geçerli iki gerçek var. Dâhilerin zekâları hemen hemen her zaman biçimsel, standart eğitim sınırları dışında oluşur.
Anne babanın görevleri
“Paranın satın alabileceği en iyi eğitim iyi olabilir ama gerçek, özgün yaratıcılık için destek değil köstektir” diyor yazar.
İkinci özellik dehaya olağanüstü çaba verilmeden ulaşılamayacağıdır. Mozart’tan Einstein’a kadar dâhi sayılan herkes için doğrudur bu.
Bilim tarafından kabul edilen standart on yıldır. Olağanüstü başarı için en az on yıl “düzenli ve kapsamlı” çalışmak gerekir. İlham meleği sadece edebiyatta var. Eğer yıllarca fizik ve astronomi ile uğraşmamış olsaydı başına elma düştüğü zaman Newton “eureka” (buldum) demeyecekti.
Bütün bunlardan anne babalara çıkan dersler var.
Belki çoğumuz farkına varmayız ama birçok çocuk erken yaşlarda bir konuya karşı olağandışı ilgi göstermeye başlar. Bu müzik olabilir, hayvan veya bitki sevgisi, resim, matematik, futbol, okuma olabilir. Mekanik şeyler olabilir.
Görebilsek bu ilgiyi yetenek olarak adlandıracaktık. Beslenirlerse, bunlar çocukları dâhi, hiç olmazsa olağanüstü yapacak tohumların filizleridir.
Bana göre bir anne, babanın en büyük görevlerinden biri bu filizleri görmek ve beslemektir.
Yazan : Metin Münir
Kaynak : Milliyet Gazetesi
Çok önemli yazılarınızdan biri daha.
Oğlumu da dahi olarak yetiştirebilmek isterim.
Yeter ki o ışığı görebilelim.