Çocukken yalnızca düşünce gücüyle olayların gerçekleşmesini sağlayabileceğimi hayal ederdim. Örneğin, en iyi arkadaşım oyun oynamaya gelecekse, odamın penceresinden dışarı bakar ve bisikletiyle köşeyi dönüp bizim sokağa gireceği anı kontrol etmeye çalışırdım (Tuhaf bir çocuktum!). Gözlerimi kapatır, 10’a kadar sayar, sonra yeniden açar ve tam o anda arkadaşımın geleceğini düşünürdüm. Ne var ki pek başarılı sayılmazdım!
Bu çocukluk anımla ilgili dikkatimi çeken nokta, yetişkin olarak pek çoğumuzun uyguladığı benzer bir düşünce şekline sahip olması. Elbette, dış dünyayı düşüncelerimizle kontrol ettiğimize inanmıyoruz; ama, işlerin ne zaman ve nasıl olup bitmesi gerektiğine dair katı beklentilerimiz oluyor. Gelecekte neyin olmasını istediğimiz konusunu netleştirdiğimizde, her şeyin yolunda gideceğine dair kendimizi avutmanın bir yolu olarak çoğunlukla iyimserliği benimsiyoruz.
İyimserliğin, sahip olunması gereken yaşamsal bir nitelik olduğuna inanıyorum; ama bunu yapmanın farklı yolları var. Genel olarak bakıldığında, iyimser olmak için iki stratejiden yararlanılabilir. Bunların her biri, kişiye çok farklı deneyimler yaşatır:
1 – Umut Veren Tahminler
Bu, pek çok insanın en başlarda benimsemeyi öğrendiği stratejidir. Kısmen, olumlu düşüncenin bir arzunun sonucu üzerinde doğrudan etkili olduğu inancına dayanır. Aynı zamanda, bir kimseye makul görünen birşeyin bir başkasına da makul görünmesi gerektiği ve böylece hedeflenen sonucun büyük ölçüde garanti edildiği inancını temel alır.
“Umut veren tahminler”, cazip gelecek senaryoları hayal etmemizi, sonra da bu senaryoların gerçekleşme zaman ve şekli üzerine talepte bulunmamızı sağlar. Tahminlerimiz sağlam olasılıklara dayanıyorsa, sorun yoktur; ama havada uçuşan olasılıklar söz konusuysa, çoğunlukla başarısızlık ihtimali yüksektir.
• 6 ay içinde terfi alacağım konusunda iyimserim.
• The X Factor yarışmasını kazanacağım konusunda iyimserim.
• Yarın güneş doğacak.
• Seneye bu zaman milyoner olacağım.
• Yaz geldiğinde yine iyi olacağım.
Elbette, “umut veren tahminlerimiz” doğru çıktığında (şans eseri ya da bir başka şekilde), doğal olarak, olumlu düşündüğümüz ve engellerin yolumuza çıkmasına izin vermediğimiz için kendimizi kutlamak isteriz. Ne var ki, böyle olmadığında, sinirlenir ve haksızlığa uğradığımızı düşünürüz. Bu nedenle, insanların sık sık “İyimser olmaya çalıştım; ama işe yaramadı!” türü şeyler söylediklerini duyarız.
Sorun, olumlu düşüncenin, iyimser olmanın bir yolu olarak etkili olmaması değildir. Sorun, Evren’in bizim programımıza göre çalışması gerektiğini düşünmektir! Sebep-sonuç yasası, sonuçların ortaya çıkmasını sağlayan en güvenilir olgudur; ama iyimserliğin aleyhimize değil lehimize çalışması söz konusu olduğunda, zaman dilimlerine olan saplantımızı geride bırakmalıyız!
2 – İnanca Dayalı İyimserlik
İnancı iyimserliğin temeli olarak kullanmak, doğal sebep-sonuç yasasına güvenmenin getirdiği bir sonuçtur. Doğru koşullar sağlandığında, bir çiçeğin kendi doğal zamanı içinde büyüyüp açacağını biliriz. Çiçeğe bir son tarih vermemiz gerekmez.
“Sonuç”, açmış güzel bir çiçekse, “neden”, verimli toprağa tohum ekmiş ve büyümeyi teşvik edecek miktarda günışığı ve su sağlamış biri olmalıdır. Her zaman bir çiçeğin açacağı konusunda iyimser olabiliriz; çünkü, bu tür koşullarda açmak çiçeklerin doğasında vardır. Her zaman garanti edemeyeceğimiz şey ise taç yaprakların tam olarak ne zaman goncadan çıkacağıdır; ama, bunun bir sakıncası yoktur, sabredebiliriz.
İnanca dayalı iyimserliğin bize fayda sağlama şekli budur. Koşulların lehimize döneceğine yönelik umut veren tahminler yapmak yerine, istediğimiz sonuca neden olma ihtimalleri en yüksek olan koşulları kavramamız gerekir. Bu koşulları temin ederken, tohumumuzun açması için gerekli her şeyi yapmakta olduğumuza dair inancımız tam olur. Çiçeğin tam olarak ne zaman açacağına dair garanti veremeyiz; ama, açacağına dair inancımızı koruyabiliriz.
İnanca dayalı iyimserlik, yerine getirilmesi şart olan belli bir hedefte ısrarcı olmamak anlamına da gelebilir. Bu ısrarın nedeni, ilk etapta söz konusu hedefi belirleyen temel arzuları tatmin etmek için bir miktar alan ve yaratıcılık kazanmaktır. Örneğin, bütün umutlarını 6 ay içinde terfi almaya bağlamak yerine, kişi için esas önemli olanın ne olduğunu bilmek faydalı olabilir. Bu şey, kişinin zorlu ve anlamlı işler başararak işyerine değer kattığı için ödüllendirilmesi olabilir. Bu durumda sorulması gereken soru şudur: “Bu tür bir sonucu kaçınılmaz kılmak için kendime ne tür koşullar yaratmalıyım?” Kişi, kendine süre tanımayı bırakırsa, iyimser yaklaşımı doğru yolda ilerlemesini sağlayacaktır.
“Umut veren tahminleri” “inanca dayalı iyimserliğe” çevirmenin bir diğer örneği aşağıda verilmiştir:
Umut Veren Tahmin
“Üç yıl içinde hayallerimin kadınıyla/erkeğiyle tanışıp evleneceğim konusunda iyimserim. O zaman bana istediğim hayatı verecek birine sahip olacağım.”
Bunun temeldeki önemi nedir?
“Kişiliğimi tamamlayan ve sevgi dolu bir ilişki içinde şefkat vermeye ve almaya açık olan biriyle arkadaşlık kurmak. Epey maceraperest biriyim ve hayatı bir miktar macera olarak gören biriyle yaşamak harika olurdu. Elbette, çocuklarımızın olması da iyi olurdu!”
İnanca Dayalı İyimserliğin Koşulları
“Kendi mutluluğumu beslediğim zaman, doğal olarak insanlara daha çekici göründüğümü biliyorum. Kendi içimde mutlu olduğumda, hayatıma eğlence ve macera katan şeyler yapmaya meyilli oluyorum. Bu da gerçekte kim olduğumu yansıtır biçimde neşelenmemi ve bunu dışarıya yansıtmamı sağlıyor. Eğlenceli ve macera dolu işler yaparken gerçek mutlu beni ifade edebilirsem, başka eğlenceli ve maceracı kişilerle tanışma ihtimalim yükselir ve bu kişilerden biri aradığım eş olabilir.”
“Rüzgarın yönünü değiştiremem, ama her zaman varış noktama ulaşmak için yelkenlerimi ayarlayabilirim.” – Jimmy Dean
Ev Ödevi
Hayatınızda gerçekten iyimser olmak isteyeceğiniz bir alanı seçin.
Olması gereken şey ve zamanı konusunda kesin konuşmak yerine, bir adım geri atın ve tatmin edilmesi gereken, daha derindeki ve daha genel arzuyu araştırın.
Kendinize “Aradığım sonuç bir tohumsa, bu tohumun çiçeklenmesi için hangi koşulları sağlamalıyım?” diye sorun.
Daha sonra, bu tohuma yaşama şansı vereceğini bildiğiniz her şeyi sabır, inanç ve sevgi ile yapmayı sürdürün.
Yazan : Paul Dalton