Bilge ve öğrencisi okyanus kıyısında geziyorlardı. Soğuk bir gündü ve rüzgar okyanusta kocaman dalgalar oluşturuyordu. Bir süre yürüdükten sonra bilge durdu ve öğrencisine sordu: “Bu büyük dalgalar sana neyi hatırlatıyor?” “Zihnimi hatırlatıyor” dedi öğrenci “ve durup dinlenmeden yol alan düşüncelerimi!” “Evet, fırtınalı okyanus zihnin, dalgalar da düşüncelerindir. Zihnin su gibi durudur, ne iyidir ne de kötü. Rüzgar ise dalgalara sebep olur; tıpkı arzu ve korkularının düşünceleri üretmesi gibi…” diye devam etti bilge. Öğrenci söz aldı: “Böyle bir okyanusun ortasında sallanan bir sandal içinde olmak istemezdim doğrusu.” Bilge: ”Oysa sen daima oradasın. Diğer tüm insanlar da... Ancak birçok kişi bunu fark etmez. İnsanların zihni dalgalı deniz gibidir. Düşünceler durmaksızın sallanarak sarsarlar bizi, tıpkı dalgalar gibi… Okyanusu dinginliğe kavuşturmanın yolu ise hareket etmesini önlemek değildir. Rüzgarı görmezden gelemezsin. Yapman gereken, rüzgarı durdurmaktır. Rüzgar da arzu ve korkularındır. Onların hayatını yönetmesine izin verme. Dikkatini kontrol etmeyi öğrenirsen, arzu ve korkularını da kontrol edersin, yani okyanusu darmaduman eden dalgaları durdurursun. Böylece zihninin okyanusu sakinlik ve dinginliğe kavuşur. Zihninin efendisi olduğundaysa, her şeyin efendisi olabilirsin!”
Zihin, mental fonksiyonlarımızın tümünü içine alan bir kavramdır. Bir şeye yönelmişlik olan düşünme ise bir zihin aktivitesidir. Dr.Joseph Murphy’e göre korku ve endişeler, kendi yarattığımız düşmanlarımızdır. Karşılaştığımız deneyimlere karar veren, hayat karşısındaki yaklaşımlarımızdır.
Herhangi bir konuda hissettiğimiz başarısızlık, mutsuzluk, korku ve sınırlamaların kendi duygu ve düşüncelerimizden kaynaklandığını anladığımız zaman, bizi özgür yapan gerçeğe ulaşmış oluruz.
İşte bu gerçeğe ulaşabilmek yani yazının başındaki bilgenin dediği gibi zihnimizin efendisi olabilmek için, hem bedenimizi hem de ruhumuzu olumlu olmayan etkilerden korumalı, bununla birlikte onları beslemeyi bilerek yaşantımızda denge sağlamalıyız. Bedeni, zihni ve ruhumuzu dengede tutabilmek amacıyla, hem acil durumlarda hem de huzurun süreğenliğini sağlamak için bazı teknikleri kullanabiliriz:
Olumlama Tekniği
Bu teknik, bilinçaltımızı tüm olumsuz yapıştırmalardan kurtarma, temizleme işlevini görür ve günlük yaşamın içinde, her gün olumlu yaklaşım içeren cümlelerin tekrar çalışmalarıyla etkinlik kazanır. Olumsuz bir durumda daima sonucun olumlu olacağını düşünmek, bilinçaltımızdaki başarısızlık deneyimlerinin kendini hatırlatmasını engeller. Bilinçaltımız, bir bilgisayarın hard diski gibi tüm kayıtların tutulduğu bir depodur. Davranış ve duyguların ana kaynağıdır. Yaşadığımız olaylar ve durumlar neticesinde tutulan kayıtlar zamanla bilincimizi etkileyerek, düşüncelerimizde ve dolayısıyla davranışlarımızda çeşitli değişiklikler olmasına neden olur. Bilinçaltı, bilinç gibi analiz yapamaz, kendimize söylediğimiz telkinleri veya emirleri olduğu gibi kabul eder, olumlu mu olumsuz mu diye bakmaz yani bizimle tartışmaya girmez! Cümlemiz olumsuzsa tersine çevirip olumlu hale getirmez, her cümlemizi doğru kabul eder. Bu söylemleri koşul, deneyim, olay olarak karşımıza getirerek yaşama geçirir. Endişe dolu cümleler kurarak, korkuya odaklanarak, engellere takılarak içimizde gizli olan bilgeliği ve zekamızı reddediyor olabiliriz. Bilinçaltına ektiğimiz her şey gerçek olur. Dr. Jung’ın söylediği gibi “bizler bilinçaltımızın ifade şekilleriyiz.” Yaşadığımız tüm korkular, kaygılar, endişeler bilinçaltımızın bizler için meydana getirdiği davranış modlarıdır.
Net Olmak
Bir şeyi ya sevin ya da sevmeyin, ya isteyin ya da istemeyin, ya kabul edin ya da etmeyin. Karmaşık, kararsız duygular içinde bulunmak, zihin yapımızı olumsuz etkiler ve yıpranmamıza sebep olur. Buyüzden, iş ve özel ilişkilerimizde sorun yaşamamak için ‘net olmayı’ seçmeli, seçtiğimizi kabul etmeliyiz.
Uyku Hali Tekniği
Uykuda veya uyku haline yakın olduğumuz anlarda dinlenen (duyulan) seslerin zihinde daha kalıcı oldukları bilinen bir gerçektir. Bundan yola çıkarak, uykuya yaklaştığımız anlarda veya uyku hali yaratarak, oldukça yavaş ve sakin bir ses tonuyla olmasını istediğimiz şeyi 10 dakika boyunca tekrarlayarak söyleyebiliriz. Bu teknik, bilinçaltında değişimi engelleyen inançları ve birikmiş duyguları ortadan kaldırmaya yarar. Bunlar değişimin önündeki engellerdir.
Bauloin Tekniği
Endişe ve kaygıların içinde boğulmak yerine, olmasını istediğimiz şeye odaklanıp zihnimizin bu dileği benimsemesini sağlamak amacıyla net birkaç cümlenin yoğun tekrarıdır. Kilo verip fit olamayacağımızı düşünmek yerine, “sigara içmekten vazgeçmede başarılı oldum, şimdi ideal kiloma ulaşmak için bedenime daha iyi bakıp, daha sağlıklı beslenerek fit olmayı başarıcam.” Bu tarz cümleler ‘inanarak’ sürekli tekrar edildiğinde kişideki başarısızlık kaygısını törpüler, özgüveni arttırır. Bilinçaltımız biz ne dersek, neyi düşünmeyi seçersek bize onu yaşatmak için emrimizdedir. Ayrıca unutmayalım ki ilgi neredeyse enerji oradadır.
Hayal Ederek Zihinde Görselleştirme Tekniği
Korktuğumuza değilde gerçekleşmesini istediğimiz olaya yoğunlaşıp, olayı tüm ayrıntılarıyla tasarlayıp o an gerçekmiş gibi adım adım yaşama durumudur. Zihnimizde olumsuz değilde olumlu senaryolar yazarak yazdığımız senaryoyu sahneliyoruz.
Güne Nefes Alarak! Başlamak
Sabah uyandığımızda pencerenin önüne gidip, doğaya bakarak nefes alıp verip, nefesimizi izleyerek birkaç kez tekrarlayacağımız bu egzersizleri yaparak o günümüzün aydın olmasına izin verebiliriz… Not: Kan dolaşımımızı düzenleyen oksijeni yani nefesi doğru bir biçimde almak hem bedenimiz hem de zihinsel ve ruhsal dinginliğimiz açısından oldukça önemlidir. Pratik ve oldukça faydalı bir nefes alma egzersizi: Sağ elinizin avuç içini göğsünüzün, sol avuç içinizi midenizin üzerine yerleştirin. Nefes aldığınızda midenizin üzerindeki elinizin hareket ettiğini hissedin. Nefesinizi üflemeyin, kendi halinde 3-4 saniyede vücudunuzdan çıkmasına müsaade edin.
Olumsuz düşünceyi olumluyla değiştirince olumsuz hissinde kaybolacağına emin olmanızı, tüm bu yöntemlerin yardımıyla zihniniz ve kalbinizin huzurla buluşmasını, zihinsel düğümlere uzak yüreksel çözümlere yakın olmanızı diliyorum.
Sevgiyle, sağlıcakla kalın.
Yazan : Hülya Konar
Yazı için kendi adıma çok teşekkür ediyorum ben özel hayatımda ve başka konularda da net olamayan bir insandım , hiçbirşey net olamiyordu duygularım da isteklerim de … Sınava hazırlanırken ya tam manasıyla ders çalışmıyordum yada özel hayatımda beni huzursuz ve mutsuz eden birşeyi hayatımdan çıkarmayı göze alamıyordum, bu yazı bana farkındalık kazandırdı kendimi gördüm ve duygu düşüncelerimi anladım , Net olun ! İsteyin karar verin ve geriye kalan tek şey o kararı uygulamak olsun :) Hoşçakalın .
Net,açık ve elle tutulur bir yazı. Bu yazıdaki yöntemleri uygulayacağım.
Öncelıkle yazı için çok teşekürler.netlik konusunda yazınızı dıkkate alacagım umarım başarılı olurum. ne istediğimi kendi içimde net biliyorum fakat kaybetme korkusu yeni birşeylere başlayamama cesaretsizlik.bunları aşacağım.. net olacagım kendımede karsımdakınede….
Zihin yani aklı,tüm yaşam fonksiyonlarını içine alan bir kavram,düşünceyi ise aklın,zihnin ürünü aktivitesi olduğunu bilmeniz bilim ve beyin adına büyük bir onurdur,en doğru bilgidir.
Yanıldığınız,yanlış bildiğiniz ise aklınızı yani zihninizi kontrol etme ve onun efendisi olmayı düşünmenizdir.
BEYİN,beş duyu organlarından aldığı bilgilerle,merkezi sinir sitemini yani vücudun diğer tüm organlarını yönetir.Bilgi ve bilinç üretir,her canlı birey bağımsız bir beyindir.Benim beynim,senin beynin gibi tanımlamalar çok yanlıştır.
Aklınız,zihniniz,kan pompası görevi gören,vücuda ve beyine kan pompalamak tan başka işe yaramayan kalbinizle yüreğinizle buluşması bilime aykırıdır.Kalbiniz veya yüreğiniz düşünemez,çözüm üretemez.Saygılarımla 08.02.2012