Hayatın ucundan tutabilmek… Yürek sızıları can acıtırken, ellerine alıp yüreğini, yakan ateşi ile hayatın ucundan tutunabilmek.
Sevda mavidir, umudun rengi mavi… VE pembe hayaller. Gözler rengini ararken griye takılıp kalmak. En istenmeyen rengi, derinliklerinde hissetmek. Hayatın rengini gözlerinde görmek.
Ve tıkanıp kalmak sonu gelmeyen cümlelerle. Yarım kalan cümleler. Yarım kalan hayatlar. Hayaller yarım kalınca mı yarım kalmalara alışır insan. Renkler yarım kalınca mı, grilere takılır gözler…
Diyorum ya, sonu gelmeyen cümleler…
Sonu gelmeyen hayatlar…
Sonu gelmeyen hayaller…
Eskiden hayallerim vardı, sonunu düşünebildiğim. Şimdilerde acılarım var, sonunu düşünemediğim. Hayal kurmaz oldum, gözlerimi kapadığımda yüreğimin acısıyla uyudum. Ya da yarım kalmış hayallerimin anısıyla. Eski günleri düşünmedim, eski hayallerimi düşündüm. Eski hayallerime ağladım günlerce, gecelerce, saatlerce. Eski hayallerimi kurdum defalarca.
Keşke dememek için hayallerimi düşünerek terk etmiştim. Keşke demedim. O gün için doğru olan buydu dedim. İçim yandı. İçim yanıyor… Hayatımı bulamadım, hayallerimle o da yarım kaldı. Ve yeniden başlayamadım hayata, yeniden hayal kuramadım.
Hayatı da almadım içime. Hayatın bana sunduğu ve bunla yetin dediği günleri de sadece nefes alıp vererek geçirdim. Küllerin altında kalmış küçücük bir umut parçası belki de beni ayakta tutan. Hala nefes aldıran. Belki bir gün dedirten.
Hayata evlada demek. Kolay ama bir o kadar da zor. Mevlamın sevdiği kuluyum ama. Öyle olmasa bu gücü nerden bulurdum. Nasıl direnirdim grilere. Mavilere hasret kalmaya.
Ben sevda adamıyım. İçimde kalmasa da rengi ben sevda adamıyım. Ve inanıyorum ki günün birinde, o sevda içimi yakacak yine. Gözlerim ufka bakacak. Öyle olmasa yaşamazdım dün.
Alttaki mail girişiyle, üstteki yazı gönderilmiştir.
“Kim üzebilir seni senden başka… Yazınızı okumaya başladım ve sonra ben de bişeyler yazmak istedim. Sitenizi henüz incelemedim. İlk baktığım bu yazıydı. VE etkisiyle yazdığım küçük karalamayı size göndermek istiyorum, sebebini bilmeden.”
… samimiyetinden dolayı Sn. Serpil ÖZEL‘e ayrı olarak bir defa daha teşekkür ediyorum.
Her şeyi, her anı yaşamak gerektiğini bilmek gerekir!
Suya düşmeden yüzmeyi öğrenemeyiz…
Teşekkürler Serpil ÖZEL.
Düsünüyorum, ama yazacak birsey bulamiyorum…
Belkide ‘dogru söze’ ekleyecek bisey bulamiyorum…
Paylasim icin ikinizede tesekkür ederim…
çok guzel yazı umud olmadan olmuyo umudumu kaybettım hukumsuzdur bulan varsa getırsın banaa:(
hayaller ve omutlar yaşamamızın nedeni onlar olmasa yaşamın anlamı kaqlmaz
düşünceler ne kadar samimi ne kadar içten…şeffaf anlatılmış herşey, her duygu…
hayaller zamanladeğişir küçükken kanatlanıp uçmayı isterdik büyüyünce imkansiz olduğunu anladık hayaller içimizdeki çocuğu büyüzmezler her zaman mutlu olmak için insanları ğüldürecek türde hayallere sayip olmak ğerekir hayallerimiz yaşama tat katar onlar olmazsa yaşam neye yarar ki
Ah Ah bunları olayları yaşarken uygulayabilsek o zaman daha az üzülürüz diye düşünüyorum
hayal kırıklıkları çırpınışlar yürek sancıları var olduğumuzun işareti diye düşünüyorum
hayallerimiz yoksa umudumuzda tükenmiştir diye düşünüyorum
hayat bir bilmece cevabı olamayan yada herkezin kendine göre cevabı olan bir bilmece
sevgi en büyük değer gerisi boş diye düşünüyorum…
okudugm her kelimesinde kendimi..kendi umutsuzlugumu kenara sinmiş cılız umudumu buldum..
cok güzel bir yazıysı paylasım için tesekkürler..
Tek kelimeyle muhteşem!…
:)
öyle olmazsa yaşamazdım dün harika bir paylaşım çok tşkler..
O griliklerden arınıp tekrar pembe mavi görebilmeyi başarabildiğin için,kaldığın yerden hayatı tekrar yakalamak adına gösterdiğin çırpınışların için seni çok çok tebrik ediyorum arkadaşım.
Evet…gerçekten öyle olmasaydı…yaşayamazdım..
ne dün..ne bugün..
Öyle olmasaydı yaşamazdım?
Ne kadar da güzel yazılmış…
Serpil hanım’ın yazısındaki düşünceler benim geçmişte yaşadığım anıları canlandırdı.ben de sevda adamıyım.herkesin içinde yaşattığı bir serpil’i vardır mutlaka, bu içten ve samimi duyguları paylaşmamak mümkün değil.
Gözlerim kapalı düşünüyorum.
hayat onu ıskalayacağımız kadar uzun değil. acılarımızla boğacağımız kadar kötü de değil aslında. bize bazen istemediğimiz tadları sunar tepsisinde. kabul etsen de etmesen de o senindir artık. istesen de istemesen de senin yaşayacağın hayat bu der.
‘nerde kalmıştık’ hepimiz bir gün bu cümleyi kurmak isteriz. en kötüsü unutmaktır aslında; nerde kaldığını, nerelerden geldiğini, neleri çiğnediğini, nelerin seni ezdiğini.. gözlerin hangi karanlığa takılıp kaldı, yüreğin hangi sızısında.. umutlar zaten yarım.
yaşamak.. hayatı, hayata rağmen yaşamak. hayatı, acılara rağmen yaşamak. küçük tebessümü bulup çıkarmak içinden, kendi içinden.. içimizde saklı değil midir tebessümler. onları o kadar saklarız ki kimseler bulamaz. gün olur ararız ama üzerini öyle kapamışızdır ki umutsuzluğumuzla, bulamayız.
O ismi duyunca, yazılanları ve içeriğini anlamak ne mümkün,Beni benden alıyor zaten, içeriğini anlamasamda, Onun her dediğine imza atıyorum. Atmaya da devam edeceğim