Hiç geriye dönüp, “Şu dakikadan önce yaşamım şöyleydi, ondan sonra böyle oldu” dediğiniz oldu mu? Kendi yaşamımda aynen böyle bir anda, bu kitabın ve Sorularla Düşünmek olarak adlandırdığım araç ve becerilerin tohumları atıldı. Yirmi yıldan uzun bir zaman sonra, o anı hâlâ şükranla hatırlıyorum. O andan esinlenen çalışma, yalnız benim yaşamımı değil, başka bir sürü insanın yaşamını da etkiledi. Yaşam değiştiren o anın hikâyesini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Dün gibi hatırımda. Doktora danışmanımla telefonda görüşüyordum. Çok önem verdiğim bir çalışmayla ilgili görüşlerini bekliyordum. Nefesimi tutmuş, büyük övgüler bekliyordum. Onun yerine danışmanımın “Marilee, bu kabul edilebilir değil” dediğini duydum.
Midem allak bullak oldu. Doğru mu duymuştum? O günlerde, eleştirel yorumlar karşısında gözyaşları içerisinde kalıyordum. Yıllardan beri kendi iç eleştirilerimi susturmaya, kendime karşı daha hoşgörülü olmaya uğraşıyordum. Biraz ilerleme kaydetmiş olmama rağmen elimde çabalarımın işe yaradığını gösteren önemli bir kanıt yoktu. O an, mucizeye benzer bir şey oldu.
Eski gözü yaşlı tepkinin yerine, sakindim ve merak içindeydim. Rahat bir şekilde danışanıma cevap verdim. “Tamam, nasıl düzeltebilirim?”
Gözlemci tarafım bütün bunları izledi ve kuşku içinde sordu, Bu ben miydim? Ne olmuştu? Ruh halimi bu kadar kolaylıkla nasıl değiştirebilmiştim? Bunu çözmeye karar verirken, başka bir şey daha düşündüm: Bu mucize başkalarına aktarılabilecek bir yönteme dönüştürülebilir miydi?
Yaşadığım şeyin nedeninin genellikle kendime sorduğum sorularda yaptığım esaslı bir değişiklik olduğunu keşfettim. Eski ben çoğunlukla endişeli sorular sorardı, Beni beğeniyor ve onaylıyor mu? ve neyi yanlış yaptım? gibi. Yeni ben, Bu işin olması için ne yapabilirim? Ne öğrenebilirim? ve Mümkün olan ne? gibi sakin ve üretken sorularla iş görmeye başlamıştı.
Deneyimlediğim türden bir değişikliği yaratma yeteneğini geliştirene kadar, başka insanların fikirlerinin ve kendi ruh halimizin kaprislerinin insafına kalırız. İçimizdeki soruları bilerek değiştirme yeteneği bize, kendi düşüncelerimizin sorumluluğunu yükler.
Sorularla düşünmeyi öğretmekle geçen yıllar içinde, benim için tek bir şey giderek belirginleşti: Sorularla dolu bir dünya, olanaklarla dolu bir dünyadır. Sorular zihnimizi açar, bizi birbirimize bağlar ve modası geçmiş paradigmalardan kurtarır. Araştırma ruhuyla dolu topluluk, kurum, aile ve bireylerden oluşan bir toplum ve işgücünün hayalini kuruyorum. Böyle bir durumda yönümüz; cevap ve fikirlerden, sorulara ve meraka kayardı. Hızlı yargıların, değişmez bakış açılarının ve eski fikirlerin; araştırma, keşif, yenilenme ve işbirliği karşısında geri çekildiğini görürdük.
Böyle bir değişimi bu kadar kullanışlı hale getiren şey, değişimin her birimiz için, olduğumuz yerde, şimdi başlaması. Başlamak için yapmamız gereken tek şey doğru soruları sormak.
Kaynak : ZestCoaching