Birçok kesim, insanın parası olduğunda mutlu olacağını zanneder. Oysa gerçek hiç de böyle değildir. Dünyanın birçok yerinde piyangodan veya çekilişten büyük ikramiye kazananlar üzerinde yapılan araştırmalarda şöyle bir sonuç çıkmaktadır. Evet para mutluluk getirmektedir. Ancak gelen mutluluk çok kısa sürmektedir. Pozitif psikoloji üzerine çalışan Martin Seligman, büyük para ödülleri kazananların ortalama üç ay kadar daha mutlu olduklarını; fakat bu süreden sonra mutluluklarının başlangıç seviyesine geri döndüğünü söyler.
Hepimiz biliyoruz insanın temel ihtiyaç ürünlerini satın alacak parasının olmaması çok ciddi bir sorundur. [highlight]Sefalet mutsuzluk getirir. [/highlight]Ama bunun tersi doğru değildir, insanın belirli bir seviyenin üzerinde parasının olması kesinlikle mutluluk getirmez. Çok para insana rahat bir hayat sağlar ama mutluluk sağlamaz.
Varlıklı olmak –adı üzerinde- varlık sahibi olmak demektir. Bir insanın serveti veya yüksek geliri varsa, o insan varlıklıdır. Zengin bir hayat yaşamak ise farklı bir şeydir. Zenginlik bir zihin durumudur. İnsan parası, malı ve mülkü ölçüsünde varlıklı olur ama zenginlik hayat kalitesinin bir ölçüsüdür.
Varlıklı insan, mal varlığı fazla olan insandır. Zengin insan ise, sahip olduklarının keyfini çıkaran, hayatına anlam katan, dostluğa, estetiğe, güzelliğe değer veren insandır. Çok varlıklı olmayan bir insan da pekâlâ zengin bir hayat yaşayabilir.
Sadece varlıklı olmak isteyen bir insan, maddi değerlere önem verip, bütün çabasını varlığını artırmak için harcarken zengin insan, sahip olduğu varlık ile hayatını (kendisinin, ailesinin, dostlarının, çevresindekilerin hatta tanımadığı insanların hayatını) zenginleştirecek değerler yaratmaya çalışır.
Bizi zengin yapan, zevklerimiz, görgümüz, dünya görüşümüz, manevi dünyamızın derinliği, değerlerimiz, etik anlayışımız ve hayal gücümüzdür. Hayatımızı zenginleştiren paramızın miktarından çok, o parayı nasıl kullandığımızdır. Yaşamasını bilmeyen, görgüsü kıt bir insan ne kadar varlığı olursa olsun, paranın sağladığı imkânları zenginliğe dönüştüremez. Estetik anlayışları gelişmemiş insanların ne kadar pahalı olursa olsun evlerine götürdükleri “varlıklar” onların hayatlarını zenginleştirmek yerine gereksiz bir kalabalıkla doldurur.
Hayatı sadece varlık edinmek için yaşayan insanların dünyasında her şey parayla satın alınabilir. Onların dünyasında herkesin, her şeyin bir bedeli vardır. Para sadece sahip oldukları tek şey değil hayatlarının da tek amacıdır. Bu sebeple paralarını kaybettiklerinde hayatları da biter.
Parası olan herkes zengin değildir. Zengin olmak için, insanın sahip olduğu imkânları en incelikli, en güzel, en zarif şekilde kullanabilmesini öğrenmesi gerekir. İnsan nasıl varlık edinmek için emek harcıyorsa, zengin bir hayat yaşamak için de çaba harcamalıdır. İnsan, zengin bir zihniyete aileden gelen bir görgü ile sahip olabileceği gibi, kendini eğiterek de sahip olabilir.
Zenginlik, okuduğu kitaptan zevk almak, dinlediği müzikten hoşlanmak, hobiler geliştirebilmek, üstüne başına giydiğini, evine koyduğunu yakıştırmak, gerçek anlamda değerli olanı ayırt edebilmektir. Daha da önemlisi zenginlik bir taraftan varlığın cimrilik yapılmadan yerinde harcanması, başkalarıyla paylaşılması, hayata bir değer olarak katılması ama öte taraftan da bunun sessiz sedasız, gösterişsiz, zarifçe yapılmasıdır.
İşte tam da bu sebeple zengin olmak için mutlaka varlıklı olmak gerekmez. İnsan bir kitap alarak zenginliğine zenginlik katabilir. Güzel bir masada, sade ama temiz bir örtüde, basit ama şık porselen tabaklarda, bir bardak iyi demlenmiş çayla yenen çıtır çıtır bir simit ve beyaz peynir gerçek bir ziyafettir. Bu ritüelden keyif almak hayatın gerçek bir lüksüdür. Böylesi bir sofrayı kurmak fazla bir varlık gerektirmez ama her parası olan da bu zevke erişemez.
Bazıları lükse duyulan hevesi kınasa da hayatlarımızı tekdüze olmaktan çıkarıp çekici kılan da sahip olduğumuz lükslerdir. Ama her lüksün parayla satın alınmaz. Bazı lüksler için paraya ihtiyaç yoktur.
Zengin insan sahip olduklarını kendini geliştirmek, hayattan zevk almak, bunları dostlarıyla paylaşmak için kullanır. Varlıklı olmak mal, mülk, para sahibi olmak demektir. Zengin bir hayat yaşamak ise, iyi insan ilişkileri, anlamlı dostluklar, dostlarla birlikte yenen yemekler, bir konu hakkında saatlerce konuşmak, estetiğin değerini bilmek, gülmek eğlenmek demektir.
[highlight]Hayata değer katan her şey bizi zenginleştirir.[/highlight] Ama hayatını sadece mal, mülk edinip para biriktirmeye odaklayan insanlar varlıklı olmaya çabalarken fakirleşir. Eckhart Tolle “Kişinin kendi değerini bir eşyaya, sahip olduğu maddi varlıklara bağlayarak tarif etmesinin en büyük yoksulluk olduğunu” söyler.
İnsanın hayatına güzellikleri davet etmesi, estetiğin değerini bilmesi, anlamlı bir hayat yaşaması, iyi ilişkiler kurması ne kadar varlığı olduğuyla değil, hayata ne kadar zengin bir bakış açısıyla baktığıyla ilgilidir. Bu zenginliğe ulaşan insanlar her yaptıklarına zarafet katan, yaşamaktan keyif alan insanlardır. Bu insanlar, sadece kendi hayatlarını değil bizim hayatlarımızı da zenginleştirirler.
Yazan : Temel Aksoy
Harika bir bir yazı teşekkür ederim emeğinize sağlık.
Okurken öyle derin düşüncelere daldım ki gerçekten yazıya hayran kaldım yazanın ellerine emeğine sağlık.
Gerçekten de çok doğru çevremde bir sürü bu şekilde yaşayan insanlar var.Hayatın tadını çıkarmayı bilmeli sırf birikim yapılacak diye kendi nefsini hiçbir tattan ya da herhangi bir deneyimden mahrum birakmamalı insan çünkü yarın yaşayacağımızın garantisi yok.
Emir Bey,
Anı yaşamak ve anın tadını çıkarmak aslında mutluluğun anahtarı diyebiliriz.
Yorumunuz için teşekkürler. Çünkü mutluluk, mutlu olmak ile ilgili ışık tuttuğumuz bir yazı yazdık diye düşünüyorum.