Bağlılık ve bağımlılık birbirine çok yakın iki sözcük gibi görünse de ilişkilerde farklı ve hatta zıt (olumlu ve olumsuz) iki durumu anlatırlar. Bağlanabilmeyi duygusal bağlar kurmaya izin verecek kadar yakın olabilmeye, bağımlı olmayı ise yapışık olmaya benzetebiliriz. Bağımlılık ilişkisi erken çocukluk döneminde doğal olarak vardır.
Bebek/küçük çocuk yaşamak için annesinin (ya da bakım verenin) bakımına muhtaçtır yani bağımlıdır. Bu dönemde duygusal ve fiziksel yönden sağlıklı bir bakım verilirse, çocuk büyüdükçe ebeveynlerine bağımlılığı da giderek azalır.Ebeveynlerin de izin vermesi ve uygun desteği ile erişkin hale geldiğinde, bağımsız yaşamaya ve güvenli bağlanmalar kurmaya hazır hale gelir.
Bağlılık (güvenli bağlanma) iyi bir şeydir. Bağlılık, ilişkide diğeriyle duygusal olarak yakınlaşabilmeyi ve paylaşabilmeyi, gereğinde karşılıklı destek alabilmeyi anlatır. Kurulan bağ ve yakınlık, birliktelikte her iki kişinin de kendisi olarak var olmasına izin verir. İlişkinin amacı yalnız kalmamak değil daha doyumlu ve mutlu bir yaşam sürmektir. [highlight]İki taraf için de besleyici ve geliştiricidir.[/highlight]
Bağımlılık ise, yapışık olmak gibi sınırların iyi ayrılamadığı bir durumu anlatır. İlişkide bağımlı olan kişi, diğerinin varlığına ilerleyici bir ihtiyaç duyar. Kişi, yaşamı sürekli olarak diğerinin gölgesinde bulur. Karşısındaki kişiyle kurduğu yakınlık ve bağ boğucudur. Yalnız olma düşüncesi tehlikeli ve korkutucudur. Onsuz yaşayamayacağını düşünür. Bu nedenle, ilişkinin bitmeyeceğinden emin olma ihtiyacıyla, zarar gördüğü ve mutsuz olduğu bir ilişkiyi dahi sürdürme çabasındadır. Bu ihtiyaçla giderek diğerine daha çok yapışır. [highlight]Bağımlılık ne kadar fazlaysa yaşanan korkunun şiddeti de o kadar artar.[/highlight]
Yazan : Psikiyatrist Uzm. Dr. Meltem BAŞ