Süper kahraman olma yolları, kahraman nasıl olunur ve kahraman olmak için ne yapmalıyız sorularının cevaplarını irdelemeye çalışmıştık. Kahramanlık olgusu bağlamında ne demek kendi kendimizin kahramanı olmak?
Kısacası şu : Kendi kahramanlık tarifinizi oluşturmak ve bu tarife uygun düşünmek, eylemek ve yaşamak.
Nasıl?
Öncelikle kahramanınızın kim/kimler olduğunu belirlemeniz gerekiyor. Sizin için kimin, kimlerin kahraman olduğunu, hayatını kahramanca yaşadığını düşünün. Bu, aile üyelerinizden biri, bir roman/hikâye/masal kahramanı, bir sinema eserinin karakterlerinden biri, bir müzisyen, gazeteci, sanatçı, bilim insanı ya da siyasî, dinî, askerî vs. bir kişilik olabilir. Hatta kapı komşunuz bile aslında kahraman olarak gördüğünüz biri olabilir. Üzerinde düşünmelisiniz.
Kahramanlarınızı buldunuz. Şimdi de onları neden kahraman olarak gördüğünüzü düşünün. Hangi özellikleri, hangi düşünme ve davranma biçimleri nedeniyle, hangi sonuçları elde ettikleri, hangi hedeflere hangi yollardan varmış oldukları için kahramanlarınız onlar? Öte yandan, kahramanınızın kaynağı neresi? Kendi zihniniz, kendi beğeniniz mi yoksa başkalarınınki mi? Acaba kahramanlarınız gerçekten sizin kahramanlarınız mı yoksa size dış etkenlerin kahraman olarak sundukları kişiler mi? Tümüyle ve tek başına kendi kahramanınız olmalı belirledikleriniz.
Tüm bu sorular önemli çünkü kahramanlarımız, kendimizi yansıttığımız aynalardır. Üç sebepten kahraman olarak belleriz onları :
* Onlarla aynı özelliklere sahip olduğumuz için,
* Onlarla aynı özelliklere sahip olduğumuzu sandığımız için,
* Onlarla aynı özelliklere sahip olmak istediğimiz için.
Peki siz hangi sebeple benimsediniz onu? Kahramanınıza hayranlık duymanızı sağlayan nedenler neler? Siz bu özelliklere sahip misiniz? Öyle olduğuna inanıyorsanız, bu özellikleri yaşamınızda ne ölçüde sergiliyorsunuz? Ya siz de aynı kahramanınız gibiyseniz fakat özelliklerinizi, kendinizi, yaşamınızda olduğunuz gibi sunamıyor, sosyal baskıdan çekiniyor, sevilmemekten, onaylanmamaktan korkuyorsanız? Düşünün.
Eğer kahramanınız, sizin sahip olmadığınız ama olmak istediğiniz bazı özelliklere sahipse, önce bunların neler olduğunu tek tek belirleyin. Bu özellikleri listeleyin. Hayran olduğunuz, benimsemek istediğiniz bu özelliklere “siz” neden sahip değilsiniz? Ya da gerçekten sahip değil misiniz? Yetişme tarzı, çevre, eğitim sistemi, yaşanmış kötü tecrübeler, üzerinde kafa yormamış olmak gibi gerekçeleri olabilir. Şimdi ise içten içe hayranlık duyduğunuz bu nitelikleri kendi bünyenizde nasıl yeşertebileceğinize, nasıl geliştirebileceğinize, nasıl alışkanlık hâline getirebileceğinize ve kendinizi nasıl dönüştürebileceğinize karar verme zamanıdır.
Benimsediğiniz kahraman konusunda tehlikeli olan tek şey şudur : Bazen birisi olumsuz bir özelliği, başarısızlıkları, eksiklikleri ya da zayıflıkları nedeniyle bizim kahramanımız olup çıkmıştır ve biz bunun bilinç düzeyinde farkında bile olmayabiliriz. Bu, sizin yine farkında olmaksızın, yanlış bir düşünüş, davranış ya da tutumunuzu ısrarla sürdürdüğünüz anlamına gelebilir. Fark ederseniz, düzeltebilirsiniz.
Ve şimdi harekete geçin. Bir insan, bir düşünce, bir olay, ne olursa olsun hiçbir dış etken, siz eyleme geçmeye karar vermedikçe sizi eyleme geçiremez. Bir kahraman belirlemek, içinizde, kalbinizde, zihninizde zaten var olagelmiş kahramanlar üzerinde düşünmek, tek başına yetmez. İç dünyanızda “kahramanca” bir şeyler sezinliyorsanız, kahramanlık cevherini kendi içinizde hissedebiliyorsanız, harekete geçin. İsterseniz, tarihe adınızı da yazdırabilirsiniz, isterseniz taşıdığınız o cevherle, onu hiç kullanmadan ömrünüzü tamamlayabilirsiniz. Seçim sizindir. Sonuçlarından memnun kalacağınız yolu seçmelisiniz.
Yaşadığımız gün, modern çağ, hangi açıdan bakarsanız bakın, hangi ölçütlerle düşünürseniz düşünün, kahramanlık öyküleriyle doludur. Bizler yalnızca onlarla kitle iletişim araçlarında, medyada, yayınlarda yer verildiği ölçüde karşı karşıya geliyoruz. Belki gündelik yaşamınızda rastladıklarınız, tanıştıklarınız, yakınlık kurduğunuz insanlar ve aile üyeleriniz arasında da mevcuttur. Bu kişileri saptamaya çalışın, davranışlarının gerekçelerini ve motivasyonlarını sorgulayın.
Ve son olarak, modern çağda da kahraman olmanın imkânsız olmadığını unutmayın. Kahramanların ortak özellikleri olarak sıraladıklarımız tüm çağlar için geçerli, değerli insan davranışları değil midir? Bu özellikleri bugüne “uygulamak, uyarlamak” kesinlikle mümkündür; çünkü bu özellikler insan doğasına aykırı değil, uygundur. Üstelik şanslıyız ki, eski çağlarda olduğu gibi savaş meydanlarında kan dökmemiz, binlerce kilometre yol kat etmemiz, yeni fetihlerde bulunmamız gerekmiyor. Maddi olarak sınırları daha geniş bir olanaklar denizinin içine doğmuş olan bizlerin, erken yaşlarımızda başlayan kendimizi tanıma, keşfetme yolculuğunu sürdürmesi yeterlidir. Kendi kahramanlık öykünüzü, kendi değer ve ölçütlerinizle, kendinizi değiştirme, dönüştürme, geliştirme isteğinizle, öğrenmeye açık ve hevesli olduğunuz müddetçe yazabileceğinizi lütfen unutmayın. Bu öyküyü, baştan sona siz kurgulayabilir, öykünüze hükmedebilirsiniz.
İlham almak, zihninizi açmak, yeni bakış açıları kazanmak için kahramanların yaşamlarını okumaya devam edin, onları daha yakından tanıyın; kendi kendinizin kahramanı olma yolculuğunuzda yolunuzu aydınlatmalarına izin verin. Kendi kahramanlık öykünüzü yazdığınızda ve yolculuğunuzu tamamladığınızda, çevrenizdekilere siz ilham verin.
Kendi kahramanlarımdan birinin, İhsan Oktay Anar’ın benzersiz eseri Puslu Kıtalar Atlası’ndaki Arap İhsan karakterinin sözleriyle son vermek isterim :
“Ey kör! Aç gözünü de düşlerden uyan. Simurg’u göremesen de bari küçük bir serçeyi gör. Kaf Dağı’na varamasan da evinden çıkıp kırlara açıl; böcekleri, kuşları, çiçekleri ve tepeleri seyret. Daha hayattayken bir taşı bir taşın üstüne koy. Gülleri ve bülbülleri göremeyip gün boyu evinde oturan adam dünyanın kendisini hiç görebilir mi?”
Yazan : Ceren Çıkın