Kabul edelim ki günümüz işyerindeki çalışan profesyoneller olarak çok sofistike durumdayız. İş profesyonelleri olarak her yıl çeşitli toplantılara eğitimlere katılır, alanımızda yayınlanan bütün dergi ve kitapları olabildiğince takip etmeye çalışırız. Peki bunlar ne anlama geliyor derseniz, insanlar kendilerini sürekli geliştirmek, alanında uzman birisi olarak anılmak isterler. Katıldığımız toplantılarda, eğitimlerde eğitmenin veya konuşmacının bizlere bilmediğimiz bir şeyi anlatmasını isteriz. Farklı bilgiler duymak bizi her zaman daha mutlu ve çağın gereklerine göre güncellenmiş kılar.
“Özgün” tanımını bilmek ister misiniz? [highlight]Daha önce duymadıysak, görmedik veya okumadıysak, bu “Özgün” dür. [/highlight]Bu yüzden iş hayatınızda anlatacağınız küçük sadece kendinize ait hikayeleriniz olsun. Bu özgünlükte atılacak il adımdır. Bir hikâye arşivi oluşturun ve bu hikayelerin her birine isim verin yeri ve zamanı geldiğinde arşivinizden çıkarıp kullanmak size büyük fayda sağlayacaktır.
Hikayelerin bir başka gücü de paylaşmak istediğiniz bilgiyi farklı biçimde karşı tarafa aktarmaktır. Hikâye anlatmaya başladığınızda ve bunu güzel anlattığınızda insanlar bir sonraki cümleyi duymak için sabırsızlanırlar. Dinleyenler, anlatılan hikâyede kendilerine bir pay çıkarırlar kendilerini kahramanın yerine koyarlar. Geçmişlerinde anlatmış olduğunuz hikayedeki olayın bir benzerini yaşamışlarsa nasıl çözüm bulacaklarına dair kafalarında bir düşünce oluşur. Artık dikkat sürelerinin saniyelerle ölçüldüğü çağımızda hikayelerin gücü vazgeçilmez bir iş kavramı haline gelmiştir. Hele birde hikayeleriniz özgün sadece size ait olur ise ve katılımcılarınız ilk defa bu hikayeleri duyuyorlarsa o zaman akılda kalıcılığınız bir kat daha artacaktır.
Yazan : Murat Şahbaz | Milliyet İK