Değer yaratmak için değişime ihtiyaç duyuyoruz ve değişimi projelerle yönetiyoruz. Bu projelere önemli kaynaklar aktarıyor, projelerin ortaya koyduğu ürünlerin, sonuçların beklentilerimizi karşılamasını bekliyoruz. Sonuçlar beklediğimiz değeri her zaman ortaya koyuyor mu? Kaç projemiz beklentilerimizi tam olarak karşıladı?
Her proje bir ekosistem içerisinde yönetiliyor. Şirketin organizasyonel yapısı, proje yönetimi olgunluk seviyesi, iletişim becerileri, paydaşlar arası etkileşimler, şirket kültürü bu ekosistemin önemli parçaları. Bu sistemin parçalarında zaafiyetler varsa zorluklar başlıyor ve proje yöneticisine yeni ev ödevleri çıkıyor, bu zaafiyetleri zamanında fark etmesi ve aksiyon alması bekleniyor. Peki ya proje yöneticisi büyük resmi kavramakta zorluk çekiyorsa?
Lisedeyken özenle kurduğum akvaryumumdaki balıklar kısa zaman içinde ölmeye başlamıştı. Hasta balıklar satın aldığımı düşünerek, hiddetle gittiğim dükkandaki adamdan sorunun balıklarımdan değil akvaryumun suyundan kaynaklandığını öğrenmiştim. Proje yöneticisi de projenin içinde yüzdüğü ekosistemin farkında olmalı. Bu ekosistemin projesiyle etkileşimini iyi okuyabilmeli, müdahale gerektiren noktaları, fırsatları ve öncelikleri belirleyebilmeli.
Başarıya giden yolda engeller çok ve bu nedenle sadece ülkemizde değil, Dünya genelinde de projelerin başarı oranları genelde oldukça düşük. Sorunlar akvaryumun suyundan, balıklardan, hatta her ikisinden birden kaynaklanabiliyor, sadece balığa odaklanmak genelde başarısızlığa kapı açıyor. Akvaryuma dışarıdan bakabilmek, fırsatları ve tehditleri önceden görebilmek çok değerli.
Başarmak zorunda olduğumuz iş her ne olursa olsun, bizi çevreleyen ekosistemi kavradıkça daha etkin, doğru adımlar atabiliyoruz. Çevremizle ilgili farkındalığımız azaldıkca fırsatları kaçırıyoruz, sorunları büyütüyoruz. Başarı için akvaryumun dışına da çıkmak gerekiyor.
Yazan : Doğan Aral | E-Koc