Bu ne demek diyeceksiniz şimdi. Ağlamayı mecazi olarak kullandım. Çevrenizdeki insanları bir gözden geçirirseniz. Sürekli negatif olan bazı kişiler olduğunu göreceksiniz. Şimdi diyeceksiniz ki; “Ama onun gerçekten çok dertleri var, zavallı çok talihsiz.”
Böyle düşünmekte ilk anda haklı olabilirsiniz. Ama bir düşünün ona kaç kere yol göstermişsinizdir. Eğer söylediğinizi yapsaydı daha iyi olmaz mıydı? Olurdu mutlaka. Onlara başkaları da bazı çareler üretmişlerdir. Keşke bana bir inansa diye içinizden geçirdiğiniz olmuştur. Bazen de onu ikna edemediğiniz için kendinizi suçladığınız bile olmuştur. Çünkü aynı duyguları yıllarca ben yaşadım. Karşımdakini ikna etmek için ne metotlar denedim bilemezsiniz. Saatlerce dil döktüm. Ondaki bütün negatif enerjiyi ben yüklendim. Bendeki pozitif enerjiyi ona verdim. Bu konuşmaların neticesinde kendimi çok yorgun hissettim. Ama o hiç bir şey yapmadı. Bir hafta sonra tekrar bana dert yandı ben yine onun üzüntüsünü hafifletmek için saatlerce ona dil döktüm.
Yıllarca kişisel gelişim ile uğraşınca insan duyguları ile ilgili çok kitap okuyup insanları gözlemleyince her şeyi daha iyi anlamaya başladım. Derdine çare için bir şeyler yapması gerektiğini söylediğim zaman haklısın diyor ama yapmıyor. Belki de dertler bazı insanların ruhunu besliyor. Çevremde yakınım olan bazı kişiler var. Dertlerini anlatırken adeta keyif alıyorlar. Mutsuzluk onların yaşam biçimleri haline gelmiş. Artık onları çok iyi tanıyorum ve onlar için üzülmüyorum. Çünkü bu tarzı onlar seçtiler. Hani eskiler derler ya “Kendi düşen ağlamaz” diye. Machiavelli daha farklı yaklaşmış şöyle demiş; “KENDİ DÜŞEN BİR ADAMI BIRAK DÜŞSÜN, ŞAYET BİR BAŞKASI TARAFINDAN İTİLMİŞSE ONU TUT.”
Bir başka insan tipi de derdinin çaresini söylediğin halde yapmaz. Çünkü senin söylediğin onun derdinin çaresi değildir. Kendini tanımadığı için aslında neden mutsuz olduğunu bile bilmez. Yanlış adres vererek karşısındakini kendine acındırmaya çalışır.
Dostoyevski; “EN BÜYÜK MUTLULUK, MUTSUZLUĞUN KAYNAĞINI BİLMEKTİR.” Mutsuzluğun kaynağına inmek için çalışmak gerekiyor. Oysa ki ağlamak dert yanmak daha kolaydır. Ve farkındaysanız sürekli geçmişte yaşar. Peki şimdi ne yapmak gerekir sorusuna hiç cevap aramaz. Oysaki olan olmuştur artık geriye dönük düşünmek çare değil sadece zaman kaybıdır. Yarın ne yapmam gerekli onu düşünmeli.
Dale Carnegie; “BATAN GÜNEŞ İÇİN AĞLAMAYIN. YENİDEN DOĞDUĞUNDA NE YAPACAĞINIZA KARAR VERİN.”
PEKİ NEŞELİ İNSANLARIN HİÇ DERDİ YOK MU?
Olmaz olur mu hiç. Sadece neşeli ve güçlü insanların en büyük özelliği onlar hayatın acı olduğunu bilirler. İleriye dönük tedbirlerini alarak dertleri hafifletirler. Dertleri azaltmanın en önemli yolu ileriye dönük hedefler koymaktır. Eğer bir insanın ileriye dönük bir hedefi yoksa yaşamdan keyif almaz. Oysa mutsuz insan için derdinin olmaması imkansızdır. Çünkü o talihsiz biridir. Bu dert geçse mutlaka onu bir başka dert bulur diye düşünür. Bazı yeteneklerin doğuştan olduğunu sanır. Ama Thomas Edison farklı düşünüyor; “DEHA YÜZDE BİR YETENEK, YÜZDE DOKSAN DOKUZ TERDİR.” Yani her şey çalışılarak elde edilebilir. Ah mutsuzlar bir inansalar her şeyin kendi ellerinde olduğuna. Çevremizdekileri değiştirmek bizim elimizde. Eğer bana zarar veren dostlarım varsa onları bile…
Geothe; “Kardeşlerimi Allah yarattı, fakat dostlarımı ben buldum.” demiş. Bence doğru. Çareler bizim elimizde..Ya sürekli mutsuz ya sürekli mutlu olmak…Karar sizin.
Sevgiler
Tülay Bilin
sorunlarımı başkalarına anlatmaktan hoşlanmam,fakat geçmişe takılma konusunda sıkıntı yaşıyorum:(
sorunlarını insanın başkalarına anlatması yararlıdır kendisine…
karşıda derdini anlattığı,muhatap olduğu kişi çare bulamasa da sadece dinlmesi bile sorunlu olan zatı rahatlatır.En azından derdini payllaştığı için yükünün hafiflediğine kanaat getirir.Yani çare bulunmasa da derdin dinlenmesi aktarılması psikolojik olarak yararlıdır demek istiyorum…
bunu dememdeki sebep ; ilk yorumu yazan ezgi arkadaşımın derdimi kimseye anlatmak istemem demesinden kaynaklanıyordu.Ben aksine en ufak derdim olsa dahi hemen dostlarıma dinleyenlerime koşar aktarırım(abartmamak koşuluyla). onların (eğer ki mantığıma uyarsa)çare için sürdüğü metotları dener bazen derdimden kurtulurum…
yazı için de en çok şu söz hoşuma gitti:
‘en büyük mutluluk mutsuzluğun kaynağını bulmaktır’ oldu…
bu sözün üzerine daha ne yazılabilinir ki…
selametle…
insanlar sorunlarını anlattıgı kisiden tavsiye almak icin anlatmaz.Sorunu olan insan sadece karsı tarafın onu sabırla dinlemesini ister,içini boşaltmak ister.Hatta psikologlar tavsiye vermez sadece hastanın anlattıklarını baska bir cümle kurarak hasataya sorular seklinde yansıtır ve kisi farkında olmadan sorunun derinine inerek gercek nedenini bulur.Fakat süreki ağlamak da bir secenek ve sonucta herkes hayatı kendine özgü yasar…
Çok güzel bir makele…
Kesinlikle her şey elimizde.Doğru seçimler yapıp iyi dostluklar kurmalıyız. Zevkle okudum.
baştan sona çok güzel bir yazı…teşekkürler.
merhaba bazı insanlar ağlar ağlayan insanlar zavallı aciz değildir onlar çok iyi niyetli maznum insanlardr ne yazıkki kurtlar sofrasında kardeş bayı olmaş
Mukemmel bir makale, cok guzel tespitler ve inanilmaz dogru bir yaklasim. hayat ne kadar zor olsa da onu yasanilasi kilmak bizim elimizde, tekrar tesekkurler.
Valla ben de katılıyorum.sakın ha dinlemeyin kimseyi,dinlermiş gibi yapın ki sizi de dertlerinin içine çekmesinler.birde ağlarlar.(duygu sömürüsü) bak ne inandırıcıyım.bırakın allah aşkına uzaklaşın bu tiplerden.herkesin kendine derdi yetmiyormuş gibi psikolojik bir bataklığın içinden gelen bireylerle(dost ta olsalar) bir bahane bulup uzaklaşın. hayat sizin.
çok süper bi site tek kelimeyle b a y i l d i m m m m m süpersiniz her şey için sağolunnn!!!
Benim bir problemim var bir sır verdim birine (pekte sır sayılmaz) ve bu bir arkadaşımla ve benimle ilgiliydi..Bu bir sır değil aslında ama insanların öğrenmemesi gereken bir şey..Rezil olmak gibi..Ama ben rahat olamıyorum..Sır verdiğim arkadaşım söylemiyor ancak ”söyliyi mi ?” diyip duruyor..
Sizce ne yapmalıyım ?..
onun şakalarından bıktım artık..
Allah’a dua ediyorum..Başka çarem yok sanırım..
Lütfen önerilerinizi bekliyorum