Etkili özgüven canlandırmaları için belirli kurallar vardır. Aşağıda bu kuralları derleyip, toplamaya çalıştık. Bu adımları yapmanız, hayata geçirmeniz halinde içinizdeki özgüven tavan yapmaya başlayacaktır.
Amacınıza doğru her gün ufak, pozitif adımlar attığınızı görün. Alınan sonuç kadar, oluşumu da gözden geçirin. Size bir köşe minderi gibi davranılmasından kurtulmak istiyorsanız kendinizi bir bandoyu yönetirken ya da büyük bir partide stand up yaparken canlandırabilirsiniz. Kendinizi, yüzü size tanıdık gelen bir yabancıya nereden tanıştığınızı sorarken duyun. Sonra birine yaklaşıp onu dansa davet ederken görün. Kendinizi, bir partide insanlarla kaynaşmak için ev sahibine, ordövr tabaklarını dolaştırmayı teklif ederken görün.
2
Belirli davranışlarınızı canlandırın. Yalnızca dış görünüşünüzü ya da soyut özelliklerinizi değil, davranışlarınızı da canlandırın ve kendinizi bir şey yapıyorken imgeleyin. Kendinize sürekli şu soruları sorun :
Davranış açısından daha yüksek özgüven benim için ne anlama geliyor?
Özgüvenim daha yüksek olsaydı neler yapardım?
Davranışlarım dışarıdan nasıl görünür, nasıl etki eder, nasıl duyumsanırdı?
Örneğin, yeteneklerinizden ötürü mutlu olduğunuz imgesini canlandırmak istiyorsanız, yalnızca kendinizi gülümserken düşlemeniz yeterli olmaz. Çünkü gülümseme imgesi başka bir anlam taşıyabilir. Bunun yerine, kendinizi “GÜÇ” ancak ödüllendirici bir işe gönüllü olurken görün ve işitin. Başarılı bir iş yaptığınız için birinin size övgüler yağdırdığını, sizinde kendinizi hiçbir biçimde küçümsemeden bu övgüleri kabul ettiğinizi işitin…
3
Yüksek özgüvenin olumlu sonuçlarını da canlandırmanıza katmayı unutmayın. Kendinizi iş yaşamında başarılı, daha yakın ve doyurucu ilişkiler içerisinde, amaçlarınıza ulaşmış olarak görün…
4
Canlandırmanızın kendine güvenen, yüksek özgüven sergileyen bir beden dili içermesini sağlayın. Dik bir duruş, insanlara yönelme, gülümseme, kollar kavuşmadan ve bacak bacak üstüne atılmadan, uzak durmak yerine insanlara yakın olma, konuşanı başınızla onaylama ve uygun zamanlarda karşınızdakine hafifçe dokunma gibi…
5
Önce biraz zorlandığınızı görün, başarı sonradan gelsin. Bu yaklaşım, kendinizi ilk denemede başarılı görmenizden çok daha etkilidir…
6
Kendinizi daha çok sevdiğinizi görün, yalnızca başkalarının sizi daha çok sevdiğini değil. İkinci durum birinciden kaynaklanır. Tersi hiç olmaz…
7
Kendinizi ileride “daha iyi” biri olarak görmekle yetinmeyin, aslında şimdi de iyi biri olduğunuzu görün…
8
Özgüvene sahip olduğunuzu, ancak şu “AN” için onunla ilişkide olmadığınızı düşünün. Kaybolup yeniden bulunmuş bir hazineymiş gibi, özgüveninizi yeniden ortaya çıkardığınızı görün. Kara bulutların dağıldığını ve zaten hep orada olan “güneş’in” ortaya çıktığını görün. Parazit yapan bir aleti kendinizi sevmeye ayarlayınca, duyulmaya başlayan O güzel melodiyi işitin. Yanlış bir yere koyup az önce bulduğunuz kaşmir bluzu giyerken duyduğunuz sıcaklık ve yumuşaklığı hissedin duyumsayın.
[ads1]
9
Gözde canlandırmayı sözlü olarak onaylamak çok yararlıdır. Her canlandırma sahnesinin başında ve sonunda kısa bir olumlama sözcüğü söyleyin. olumlama, hipnotik telkin etkisi yapar. Görsel, işitsel ve dokunsal mesajların sözel bir mesajla doğrudan bilinç altınıza gitmesini kolaylaştırır.
Olumlama, herhangi bir şeyin zaten öyle olduğunu bildiren GÜÇLÜ, OLUMLU, DUYGU dolu bir bildiridir.
“Güçlü” sözcüğü onayın bilinçaltınızın yanlış yapılandıracağı hiç bir olumsuzluğu içermemesi demektir. Bilinçaltınız olumsuz ifadeleri yok sayma eğilimindedir. Bu nedenle, “Geçmişi yaşamam, dediğinizde bu sözcük geçmişi yaşarım olarak işitilir…”
“Duygu dolu” sözcüğün anlamı, olumlamayı genelleme ya’da kuramlarla değil, duygularınızla belirlemeniz gerekir demektir. “Doğuştan gelen değerimiz bilincindeyim,” yerine “Kendimi seviyorum” demelisiniz…
“Bildiri” sözcüğü, olumlamanın bildirimsel bir tümce olması demektir, soru, emir yada ünlem değil…
“Zaten öyle” olumlamanın şimdiki zamanda kullanılması anlamına gelir, çünkü bilinçaltınız yalnızca şimdiki zaman ve gelecek zaman arasında ayrım yapmaz, hepsi kocaman bir şimdi olarak algılanır…
Bazı etkili olumlamalar
Kendimi seviyorum…
Kendimden eminim…
Başarılıyım…
Elimden gelenin en iyisini yapıyorum…
Yaşama bağlıyım…
Olduğum gibi çok iyiyim…
En iyi olumlamalar kişiliğinize, amaçlarınıza ve içinde bulunduğunuz koşullara uygun olanlardır. Diğer bölümlerdeki alıştırmalarda oluşturduğunuz olumlamaları, gözde canlandırmanız içinde kullanabilirsiniz…
10
Evrenle ilgili ruhsal inançlarınız yada derinden inandığınız kuramlar varsa, onları’da canlandırma oyununuza katabilirsiniz. Tanrı, buda yada evrensel sevgi imgelerini canlandırmaktan çekinmeyin. Kendinizi saygı ve sevecenlikle sevip koruduğunuzu ve Tanrı’nın tüm insanlara olan sevgisinin bir yansıması olduğunuzu görebilirsiniz. Gözünüzde, evrenden akmakta olan bir sevgi ve enerji selinin, sizinle arasındaki engelleri kaldıraraközgüveninizi yükseltiğini canlandırabilirsiniz. İnançlarınızı böyle yaratıcı biçimde kullanın…
Evrenin, içinde herkese yetecek kadar duygusal, fiziksel ve ruhsal gıda olan bir yeri, herkes için gizilgüçlerini çalıştıran hayırsever bir evren olarak algılamak size yardımcı olur. Böyle bir evrende tüm insanlar değişip gelişmeyi, sevgiyi ve ümit etmeyi HAK eder.
Kaynak : Mathew McKay Patrick Fanning
ben ne yapsamda bu özgüven probleminden kurtulamıyorum küçükken çok ezildim aşagılandım sindirildim alay ettiler şimdide öyle ama küçükken daha fazlaydı bu yüzde dolayı girdiğim her ortamda problem yaşıyorum korkuyorum utanıyorum çekiniyorum hani şöyle düşünüyorum konuşursam insanlar benimle alay eder beni ezer beni aşagılar diye düşünüyorum ve istediğim gibi konuşamıyorum söylemek istediklerimi özgürce ifade edemiyorum. yardımcı olacak biri varsa biri bana yardım etsin.
Bu yazıyı okuyunca özgüven artacakmıs.
Keşke o kada kolay olsaydı.Ne yazılar okudum ama hiç aynen devam ediyor. Artık dipe vurmak üzereyim yok mu çaresi gerçekten ?
Bu yazıyı okuyunca kendimi çok iyi hissettim sanki hayatımdaki bütün zorlukları bana kötü davrananları aşabilicekmişim gibi geldi ama sonradan aklıma hep beni aşağılayan kullanan bana kötülük yapan kişiler aklıma geldi özelliklede küçüklüğümden beri tanıdığım en iyi arkadaşım hayatım boyunca yiyemeyeceğim kazığı ondan yedim ve bu acayip derecede iğrenç bir duygu onun sayesinde bütün özgüvenimi kaybettim beni o kadar aşağıladıki beni o kadar herkesin içinde küçük düşürdüki artık kendimden nefret eder oldum onun yüzünden şimdi kendimi bir hiç gibi hissediyorum şu anda bile bunu yazmaktan o kadar utanıyorum ki neden yazdığımı bile bilmiyorum belki de yazmak iyi gelir diye ama hiçte iyi gelmiyor ondan hayatım boyunca NEFRET edicem!!!
Bende ayniyim eskiden aşırı soğuk kanlıydım şimdi ise tedirgin bir balık gibi eskiden 10 kişiyi karşıma alırdım şimdi panik ataklıyım sadece kavgalarda özgüvenim azaldı başka sorunum yok buna çare yokmu arkadaşlar
Heeh, aklı başındalığın yandan yemiş versiyonu. Yahu, ”özgüven” dediğiniz nedir? Gerçekten birkaç satır okumakla artar mı?
Problem sandığımız aslında nedir biliyor musunuz? Ne istediğimize karar verememek!
Hem çalışmak, hem çocuk büyütmek istiyoruz.Yorulmadan mutlu olabilmek istiyoruz. Güven istiyoruz. Sadakat istiyoruz. Beğenilmek istiyoruz. Toplumda kabul görmek istiyoruz. Peki, isteklerimize karşı ne kadar harekete geçiyoruz? Ya da; ne kadar istiyoruz?
Evvela, korku ve kaygı kavramlarından bahsetmek istiyorum. Atacağımız adımlarda ”ya yolunda gitmezse, ya başka bir sorun olursa, yarına çıkacağımız nereden belli(!)” gibi düşünceler, planlarımızın ertelenmesine sebep olur. Bizi harekete geçmeye yönelten güç(heves,heyecan), düşüncelerimizdeki belirsizliklerle kırılır,azalır,tükenir… Yapabileceğimize inanmak, yaratıcının gücüne de sonsuz inanmak değil midir aslında? Başarılarımız sonunda ”ben yaptım” dierken,sadece O’nun verdiği gücü değerlendirmiş olmak kastedilir değil mi? Harekete geçildiğinde karşılaşılan engeller korkularımızın sebepleridir. Mesela; çiçek dikerken böcek ısırması. O an canımız yanar ve geri çekiliriz. Halbuki çiçek dikmek için girişimde bulunmasak ve ”ya böcek ısırırsa” gibi düşüncelerle başlamaktan geri durursak, korkularımızın değil, kaygılarımızın esiri olmuş oluruz. Hayatımız boyunca belkide hiç olmayacak düşüncelerle kendimize işkenceler eder, güneşi görmek yerine karanlık bulutlar altında eziliriz…
Çaresizlik hissi harekete geçmek için bir sebep!
Yapılan araştırmalar; zor durumda olan bireylerin bulundukları durumdan kurtulabilmek için daha fazla arayışta olduklarını,tecrübe edilmeyen işlere girişip başarılı olduklarını kanıtlar niteliktedir.
Şöyle bir sonuç çııkarılabilir; kaygı ve korkularımıza yeniliyorsak ya gerçekten istemiyoruz, ya da isteklerimiz bizim için çok önemli değil… Evren, bizim.! Hayat, bizim! Yanlışlara üzülmek yerine, aynını tekrarlamadan aynı hedefe ulaşmak için farklı yöntemler bulmak, başarıya ulaşmak için anahtar olabilir.
Sevgiyle Kalınız efenim ;-)
ya arkadaslar özgü güven sizin icnizden gelen bir sey zaman yer önemlidir kimileri var cöp topluyor utanmıyor ama ici aglıyor ben bir kıza gidibde benimle cıkarmısın demiyorum ilk önce düsünüyorum ama ben ilk önce suna benzetiyorum araba sürme ilk sürdügünüzde hecanlanırsınız sonra tek basınıza kulanmak istemeseniz yavas özgüven gelince yapıyor ama bir türlü bir kızla cıkmak teklifi edemedim özgüvenim saygıdan :D