Söz büyüdür. Dilimizden dökülen her kelime, odaklandığımız hisler, düşünceler evrene yaydığımız birer emirdir ve bizim gerçekliğimiz olmaya başlarlar. O halde, kullandığımız sözcüklerin, niyetimizle ve hedeflediğimiz gerçekle uyumlu olmasına dikkat etmeliyiz. Neden mi?
Kuantum felsefesine göre, evrendeki her şey enerjidir, elle tutulan gözle görülen her madde, enerjinin yoğunlaşmış halidir. Bizler, yoğunlaşmış enerji şeklindeki kıyafetimiz olan bedenlerimizde yaşamaktayız.
Kuantum felsefesinde en küçük parçacık, bütünün bilgisini taşır ve en küçük parçacıktaki bir değişim bütünü değiştirebilir. “Zerre bütünün bilgisini taşır” ifadesini kuantumdan çok uzun yıllar önce tasavvuf felsefesinde görmekteyiz. Yani, bizler düşüncelerimizle yaşantımızı şekillendirebilecek güce sahibiz.
Bu felsefede, bizler her anımızda karşılaştığımız pek çok olasılıktan birini seçiyor ve onu yaşıyoruz. Korku ve endişe ile sonucu olumsuz gerçekleşecek bir olasılığı seçebileceğimiz gibi, sevgi ve güvenle sonucu olumlu gerçekleşebilecek bir olasılığı da seçebiliriz. Dolayısıyla, hayatımızdan memnun değilsek, değiştirme şansımız bulunmaktadır.
Yapılan araştırmalarda, bilinçli zihnimizin değil de bilinçaltımızın etkisinde bir yaşam sürdürdüğümüz ifade edilmektedir. Yani bugüne kadar yaşadıklarımızı, bilinçaltımızdaki olumlu düşünceler, olumsuz düşüncelerden oluşan korku ve kayıtlar (inançlar) belirlemiştir. Olumsuz kayıtlar, yaşamımızda isteklerimizin gerçekleşmesine engel olan kayıtlardır. “Gökten taş yağsa benim başımı bulur, çok şanssızım, para zor kazanılır, çok güldük çok ağlayacağız” gibi. Korkular ise, kedi, köpek, uçak, asansör, aldatılma korkusu gibidir.
Bu durumda, kendi seçimlerimizin sorumluluğunu alarak, yaşamımızın mimarı olmak istiyorsak olumsuz düşüncelerin farkına vararak olumluya çevirmemiz gerekmektedir. Böylelikle, olaylar değişmese bile, bizim olayları algılayışımız farklılaşır, çözüm üretebilir ve yaşamımızı kolaylaştırabiliriz. Peki, her düşündüğümüz gerçekleşir mi? Hayır gerçekleşmez. İçinde duygu barındıran düşüncelerin gerçekleşme olasılığı vardır. Duygu, beynimizin bize hissettirdiği hormonal ve zihinsel sebeplerden oluşan hislerdir. İngilizcede “emotion” olarak geçen duygunun anlamı, harekete geçiren, moderatördür. Yani bizi harekete geçiren yakıtımızdır. Düşünceyi araba olarak varsayarsak, onun hareketini sağlayan yakıt, duygudur.
Bunun için dikkat edilmesi gereken noktaları şöyle sıralayabiliriz:
Öncelikle isteğimize niyet etmeliyiz. Bu konudaki düşüncemiz olumsuz ise, olumlu hale getirmeliyiz. Örneğin, “Ben hasta olmak istemiyorum ” yerine “Ben sağlıklıyım”. Bu arada, “istiyorum” kelimesi yerine (sadece istemekle kalırız) “seçiyorum” kelimesini kullanmak bilinçaltını devreye sokarak aldığı emri yerine getirmeye çalışmasına yardımcı olur.
Hedefimiz net, özet, zamanı da şimdiki zaman, geniş zaman veya emir kipinde olmalıdır. Örneğin, “Ben sağlıklıyım, kendime güveniyorum” gibi. “Ben sağlıklı olacağım” gibi cümlelerde hedef her zaman ertelenir, gelecekte sağlıklı oluruz.
Olumlu düşüncemizin gerçekleşmesi için imajinasyon, yani canlandırma yapmalıyız. Eğer ev sahibi olmak istiyorsak, yaşamak istediğimiz evin odalarında gezmeli, oturmalı, mutfağında yemek pişirmeyi gözümüzde canlandırmalı ve bu durumu beyindeki nöronlar arasında bağlantıların oluşması için en az 21 gün devam ettirmeliyiz. Bu süre arttıkça, alışkanlık haline gelir ancak süre, canlandırmanın içselleştirilmesi, inanç kalıplarının tespiti ve olumsuz inanç kalıbının olumlu hale gelmesi kişilere göre farklılık gösterir.
Olumlamamız gerçekleştiğinde şükretmeliyiz. Şükretmek bolluk bilincidir ve var olanı çoğaltır. “Sağlıklı olduğum için şükrediyorum, güzel bir aileye sahip olduğum için şükrediyorum” gibi.
Olumlamalarımızda dikkat edeceğimiz en önemli nokta ise olumlu anlam içermesine rağmen olumsuz olumlamaların kullanılmamasıdır. Örneğin, “Yaşamımda artık zorluklarla uğraşmıyorum”. Bu durumda “zorluk” kelimesi nedeniyle bilinçaltımız karşımıza zorluklar çıkaracak ve bizi bunlarla uğraştıracaktır. Onun yerine, “Yaşamımda her şey bana kolaylıkla ilerliyor” veya “Ben rahat bir yaşama sahibim” diyebiliriz.
Kendi olumsuz duygularımızın ve düşüncelerimizin yerine kendi ruhumuzun ve evrenin olumlu titreşimlerinden kopmamak dileğiyle…
Yazan : İlknur Kaya Turan – Ekonomist, Profesyonel Koç