Hayatımızda var olan “ben”sözcüğü sık kullanıldıkça bahçemizdeki çiçekler o kadar susuz kalmıyor mu? Örneğin; – Büyük bir şevkle paylaşmaya başladığımız bir olayın peşinden “Ben sana dememiş miydim?”cümlesiyle aniden büyük bir “ben” ortaya çıkıveriyor. Evet, benlik içimizde ruhumuzun ta derinlerinde. Hep onaylanma tutkumuz birilerinin bize “çok güzelsin, yakışıklısın, harikasın,..” dediğinde okşanan egomuz bir bakmışız “ben” oluvermiş. “Sözümün kesilmemesini beklemek, bana yaratıcı denmesini beklemek, karşılık bekleyerek destek olmak, kazanmayı beklemek…” = EGOMUZU HER FIRSATTA ŞİŞİRMEYİ BEKLEMEKTİR.
Bedenimiz var, ama “ben” kavramının ruhumuz olduğunu fark etiğimizde, uzuvlarımızdan bir nebze de olsa arındığımızda “hayat ve ben”olabileceğiz. Penceremiz sonsuz ufuklara açılacak, doğan güneşin ruhumuzu ısıtmasını bekleyeceğiz, ve hayatta güzellik ve iyilik adına var olacağız. (Kainatta her şeyin var oluş sebebi olduğunu ve birbirini beslediğini düşünecek olursak, beklentisiz yaşamak pek olası değil sanki.) (Esin KARACA)
– Anlatacak ne çok şey var, dinleyense ne az. [Konuşan hep ben olsam!]
– Sözümü kesme sakın! [Benim anlattıklarım daha değerli.]
– Vallahi cin fikirleri olan, hayata farklı pencereden bakan biriyim. [Kimse anlamıyor, o ayrı!]
– Nasıl oluyor da ben herkese destek olurken, ihtiyacım olduğunda herkes sırt çeviriyor? [Sıra bana da gelecek!]
– Sendeki imkanlar şimdi bende olsa! [Nasıl biri olurdum acaba?]
– Sen kısa şortla gezerken, ben… [Neler gördüm, neler yaşadım!]]
– Adamı gözünden tanırım. [Önyargı değil, ‘deneyim’ bunun adı!]
– Bitti. [Kaybeden o!]
Neden bu kadar zor insanın kendini aynada görebilmesi; savunmasız ve çırıl çıplak. Neyse onu itiraf etmesi işte; huzurla… Sonra da sevmesi o gördüğünü, bu değil dediklerini değiştirmesi… Başkası değil, sadece kendisi için.
Diğerlerinin gözünde bir takım [akıllı, başarılı, yaratıcı, zeki, mutlu, yetenekli gibi] sıfatları sahiplenme sevdasına, aynada kendine bakmaya çekinir oluyor insan!
– Başkalarının beni dinlemesini beklemek değil, anlattıklarımın yarattığı değer ile saygı kazanmak.
– Sözümün kesilmemesini beklemek değil, karşımdakinin söyleyeceğini merak etmek.
– Bana yaratıcı denmesini beklemek değil, hayata geçirdiğim fikirlerimle kendime yaratıcı demek.
– Karşılık bekleyerek kişilere destek olmak değil, destek olarak mutlu olmak.
– Deneyimin yaşta olmasını beklemek değil, deneyimsizliğin cesaretle açtığı o yeni kapılardan geçmek.
– İmkanları paradan beklemek değil, parasızlıktan yeni fırsatlar yaratmak.
– Kalıplarla oluşan o deneyimlerden hep doğru kararları almayı beklemek değil, herkesin hikayesini anlamaya hevesli olmak.
– Kazanmayı beklemek değil, kaybetmeyi göze almak. İstemek hatta!
Veya mümkün müdür bir adım ötesi?
Kimseden bir şey beklememek… Kendinden bile! (Tunç KILINÇ)
Yazan : Tunç KILINÇ & Esin KARACA
Kaynak : Fikir Atölyesi
Bu site gerçekten insanı tam anlamıyla düşünecelerinş değiştiriyor.hergün girerim..yazıda iyi geldi teşekkürler..
Harika bir yazı insan okudukca rahatlıyor bir daha bir daha okunmalı hatta tekrar okunmalı cunku okurken hep hayallere dalınıyor her cumlesınde farklı bır ruzgar var estıkce esıyor ve senı hıc akıl etmedıgın yerlere goturuyor …
Güzel bi yazı,özelliklede,son cümlesi”kimseden birşey beklememek”….
Kimseden bisey beklememek” bu kismu begendimde kendimizden nicin bisey beklemiyoruz o beklentiyi biz yapmiycakmiyiz zaten
Neden bu kadar zor insanın kendini aynada görebilmesi,savunmasız ve çırıl çıplak???
muhteşem ötesi!
Gerekten insanı düşündüren bambaşka br yazı . evet kimseden bşy beklememek
Kimseden bir şey beklemeyeceğim. Dedemin h’yırıyla mı üniversiteyi okuyacağım? Para lazım elbette… Üniversiteyi kazanayım, bi şekilde işe başlayayım, kimseden bir şey beklemeyeceğim. Millet benden beklesin.