Türkiye'nin en büyük kişisel gelişim forumu misyonu taşıyan kendinigelistir.com sitesi Özgür Şahin tarafından hayata geçirilip, geliştirilmektedir. © 2024. Tüm hakları saklıdır.

anı yaşamak
  1. Anasayfa
  2. Beyin Gücü
  3. Neden, Nasıl, Niçin unutuyoruz?

Neden, Nasıl, Niçin unutuyoruz?

Özgür ŞAHİN Özgür ŞAHİN -

- 10 dk okuma süresi
18 0

Belli dönemlerde hepimiz unutkanlık problemleri yaşarız. Küçük unutkanlıklar bazen normal gelebilir fakat bu unutkanlıklar ciddi rahatsızlıkların ilk belirtileri olabilir. İşte “bizim büyük unutkanlıklarımız” ve bu sorunla başa çıkmak için yapılması gerekenler…

Aramızda unutmayan var mı?

Unutkanlığından şikâyet etmeyen yok. Bazıları isimleri, bazıları yakın dönemde yaşadıklarını bazıları ise tarih ve görüntüleri unutuyor. Peki hangi unutkanlıklar normal görülürken hangilerinin tehlike işareti olarak değerlendirilmesi gerekiyor? Gelin kendinizi gözden geçirin… Günümüzde unutkanlığın en sık rastlanan yakınmalar arasında yer alması rastlantı değil. Teknolojik gelişmeyle beraber artan iletişim olanakları, kişinin gün içinde yerine getirmesi gereken iş yükünü artırmakla kalmayıp zamanla olan yarışını da hızlandırıyor. Beynin bilgi depolama kapasitesi olağanüstü yüksek olsa da unutkanlığın bir bilgi depolama sorunu olmadığı belirtiliyor. Uzmanlara göre unutkanlık bilgiyi depodan geri çağırmak için kullanılan ve kısa süreliğine sakladığımız “geçici belleğimizin” sorunu.

Neden Unutuyoruz?

Peki nedir unutmak? Unutmak beynin saklamak istediği ana bilgiyi detaylardan temizleme işlemi olarak tanımlanıyor. Örneğin yeni tanıştığımız bir kişinin ismini öğrendiğimizde beynimize; yüzünü, sesini, görünüşünü ve onunla ilgili çok sayıda detayı kaydediyoruz. O kişinin yaşantımızda sıkça yer alması halinde bu detayların hiçbirini unutmuyor, nadir gördüğümüz kişilerle ilgili detayları ise yavaş yavaş kaybediyoruz. Tüm detaylar sürekli korunuyor olsa insan beyninin kısa sürede bilgi detayı içinde boğulacağı belirtiliyor. Oysa beyin her bilgiyi kendisi için önem sırasına göre saklayıp gerisini siliyor. Bunun için de sağlıklı her bireyin unutmasını doğal kabul etmek gerekiyor. Her insanın genetik özellikleri, hormonal (özellikle tiroit hormonları) ve metabolik durumuyla beyinde geçici belleğe ait bölgelerin fiziksel özellikleri, beynin detayları silme hızını belirliyor.

Kimler daha çok unutuyor?

Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Türker Şahiner, “Çok unuttuğunu söyleyen kişiler incelendiğinde, unutulan konuların her zaman benzer olduğunu görüyoruz” diyor ve devam ediyor; “Bazıları isimleri, bazıları sayısal bilgileri, bazıları görüntüleri belleklerinde tutmakta zorlanıyorlar. Araştırmalar bu tip unutkanlıkların genetik olarak belirlendiğini gösteriyor.” Günümüz unutkanlığının genç yaşlardaki en önemli nedeninin depresyon veya depresif ruh hali olduğu belirtiliyor. Sürekli yetersizlik duyguları ve iç sıkıntısı yaşayan bireylerin yakın bellek performanslarının düştüğünü gösteren çok sayıda çalışma bulunması da bu gerçeğe işaret ediyor. İşte tehlike de burada başlıyor ve bu durum Alzheimer tipi bunamanın temel nedeni olan beyinde, “Amiloid beta” ve “Tau” adlı proteinlerin daha fazla birikmesine neden oluyor. Yaşanan büyük hayal kırıklıkları, stres ve depresyonun Alzheimer’a davetiye çıkardığının ise unutulmaması gerekiyor.

Kadınlarda risk daha yüksek

Yoğun iş temposu, stres ve depresyonun yarattığı bellek problemlerinin şiddetinin cinsiyetle ilişkisi bulunmuyor ve bu durumun daha çok kişinin yaşam temposu ve genetik yapısıyla ilintili olduğu belirtiliyor. Daha sonra ortaya çıkabilecek bunama (demans) riski açısından ise kadınların daha büyük tehlike altında oldukları görülüyor. Mayo Klinik’te sürdürülen bir çalışma, ileri yaşlarda azalan estrojen hormonunun Alzheimer riskini artırdığını gösteriyor. İleri yaş bunama hastalarında oranın 3 kadına karşılık 2 erkek olması dikkat çekiyor.

anı yaşamak

Yürümek çok yararlı

Günümüzde unutkanlığın artmasında, yaşam biçimlerindeki değişimin çok büyük önemi bulunuyor. En az onun kadar önemli ikinci faktörün ise gelişen teknolojinin sağladığı olanaklar nedeniyle fiziksel hareketsizliğimizin giderek azalması olduğu belirtiliyor. Günümüz çalışanının gün içinde yürüme mesafesinin azalması; “obezite”, “metabolik sendrom” ve “ensülin direnci” tanılı kişilerin artmasına neden oluyor. Beyin hücreleri ensülin olmadan enerji kaynağı olan glikozu kullanamadığı için ensülin direnci olanlarda bu hücreler yüksek stres altına giriyor ve beyinde bunamaya neden olan proteinler çok daha hızlı birikiyor.

Her unutkanlık hastalık mı?

Prof. Dr. Türker Şahiner, “Her unutkanlık hastalık anlamına gelmez” diyor ve unutma güçlüğüyle detaylara boğulmanın bazen daha büyük risk oluşturduğuna dikkat çekiyor. Buna en iyi örneğin Rainman (Yağmur Adam) filminde Dustin Hoffman’ın canlandırdığı karakter olduğuna dikkat çeken Şahiner, bir rehberdeki binlerce telefon numarasını ezberleyen kişinin önemli yeni bir bilgiyi öğrenmekte zorluk çekebileceğini söylüyor. Kişi unutkanlığının farkında olmaz ya da inkâr yaşadığı için sosyal ilişkileri bozulup giderek yalnızlığı tercih eder hale gelirse bu durum zaman geçirmeden uzmana başvurmayı gerektiriyor. Bunama hastasının, unutkanlığıyla çoğu zaman barışık olduğu belirtilirken, çoğunluğun yakındığı unutkanlıkların kişiyi yorarak çözüm arayışına ittiğine dikkat çekiliyor.

Ne yapmalı?

Bulmaca çözme ve Sudoku gibi zihinsel faaliyetlerin unutkanlık üzerinde olumlu katkısı olduğu düşünülüyor. Bu konuda en önemli çalışmanın Gazzaley ve arkadaşları tarafından 2013 yılında Nature Dergisi’nde yayımlandığını söyleyen Prof. Dr. Türker Şahiner, “Çalışmada 60 – 85 yaş aralığında 46 kişi bilgisayar oyunlarında başlangıçta 20 yaş grubuna göre çok geride iken birkaç hafta içinde verilen eğitim ile aynı başarıyı gösteriyor” diyor ve bu başarının 6 ay sonra öncesiyle kıyaslandığında halen devam ediyor olmasının önemine dikkat çekiyor.

Akdeniz usulü beslenme unutkanlık üzerinde etkili mi?

Çok sayıda araştırma Akdeniz diyetinin damarsal risk faktörlerini azaltarak demans açısından koruyucu olduğunu gösteriyor. Akdeniz ülkelerinde ortalama demans yaşı kuzey ülkelerine göre daha ileri yaşlara kayıyor. Kahve ve E vitamininin unutkanlığa iyi geldiğini gösteren zayıf çalışmaların da olumlu sonuçları bulunuyor.

[box type=”success” ]Bu nedenleri kaldırın, belleğiniz eskiye dönsün

Aşağıdaki nedenlerin geç kalmadan ortadan kaldırılması halinde bellek performansının normale dönme olasılığının yüksek olduğu belirtiliyor.

İşte o nedenler;

– Yaşla beraber beynin glikoz metabolizmasının bozulması (Metabolik sendrom)
– Depresyon
– Obezite
– Sakin ve durağan yaşam
– Kontrolsüz hipertansiyon
– Sigara ve alkol tüketimi
– Tiroit hastalıkları
– Menopoz sonrası hormonal bozukluklar
– Kanser benzeri kronik hastalıklar
– B12 vitamin eksikliği
– Bazı beyin tümörleri [/box]

Peki doğru bildiğimiz şeyler ne olacak?

[box type=”warning” ]

Unutkanlıkla ilgili doğru bilinen yanlışlar

– Çağın hastalığı Alzheimer ilk semptomu çoğunlukla unutkanlıktır. YANLIŞ Alzheimer ilk semptomu davranış değişimleridir.

– Bunama tansiyon ve şeker hastalığıyla ilişkili değildir. YANLIŞ Tansiyon ve şeker hastalığı bunamanın en önemli risk faktörleridir.

– İleri yaşlarda oynanan bilgisayar oyunlarının beyne olumlu katkısı yoktur. YANLIŞ Geçen yıl ortaya konan bilimsel çalışmalar bu tip oyunların en az gençlerdeki kadar etkili olduğunu gösteriyor.

– Yürüyüşün bellek üzerinde olumlu etkisi olamaz. YANLIŞ Yürüyüş esnasında bellek performansı ciddi şekilde artıyor.

– Çok çalışmak beyne zararlıdır. YANLIŞ Aşırı stres yaratan çalışma temposu zararlı olabilir ancak eğitim süresi arttıkça Alzheimer hastalığının başlangıç yaşı ileri kaymaktadır.

[/box]

Belleğinizi test edin

Bu bulgulardan 3’ü varsa hekime danışın!

1. Günlük yaşamı etkileyecek düzeyde unutkanlık (özellikle yakın zamana ait olayları ve insan isimlerini hatırlayamama)

2. Günlük işleri yerine getirmekte güçlük çekme (alışveriş yapma, yemek pişirme ya da bir ev aletini çalıştırma)

3. Kelime bulmakta zorlanma

4. Tarihleri unutma veya bildiği yolları bulamama

5. Karar vermekte güçlük çekme (giysi seçimi vs.) 6. Pratik düşünme becerisinde azalma (hesap yapabilme ya da planlama)

7. Sık kullanılan eşyaları yanlış yere koyma (gözlüğü ayakkabı dolabına bırakma vb. )

8. Kişilik değişiklikleri (çevredeki insanlardan kuşkulanma ve suçlama)

9. Ruh hali veya davranışlarda değişiklik (çok çabuk ağlama ve sinirlenme )

10. Sorumluluktan kaçınma

Yazar: Ceyda Erenoğlu / Haber Türk

Özgür ŞAHİN

Türkiye'nin en büyük kişisel gelişim sitesi olan kendinigelistir.com projesinin sahibidir. 2006 yılından bu yana #kişiselgelişim alanında birçok yeniliği bünyesinde bulundurduğu sitede "beden dili, iletişim teknikleri, başarı hikayeleri, motivasyon teknikleri, özgüven gelişimi" gibi bir çok ana tema üzerine yazar, çizer, karalar, öğretmeye çalışır.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.