Başarılı inovatörler tutucudurlar.
Bir zamanlar birkaç psikoloğun konuşma yaptığı girişimcilikle ilgili bir üniversite sempozyumuna katılmıştım. Diğer her konuda ayrı fikirleri olmasına karşın hepsi “risk alma arzusu”nun şekillendirdiği bir “girişimci kişilik”ten söz ettiler. Yirmi beş yıllık bir sürede süreç temelli bir inovasyonu uluslararası bir şirkete uygulamış ünlü ve başarılı bir inovatör ve girişimciden yorum yapmasını istediler. Girişimci söyle dedi: “Sunduğunuz kağıtlar beni şaşırttı. Ben de herkesin tanıdığı kadar başarılı inovatör ve girişimci tanıyorum. Bunlara ben de dahilim. Hiç ‘girişimci kişilik’le karşılaşmadım. Bununla birlikte başarılı olanlar arasında tanıdıklarımın tek bir ortak özelliği vardır: Onlar ‘risk alıcı’ değillerdir. Almaları gereken riskleri tanımlamaya ve olabildiğinde hafifletmeye çalışırlar. Aksi halde hiçbirimiz başarılı olamazdık.”
Bu, benim kendi deneyimlerimle de uyuşuyor. Ben de birçok girişimci tanıyorum. Hiçbirinin risk almak gibi bir arzusu yok. Gerçek yaşamdaki inovatörlerin çoğu renksiz kişiliklerdir ve risk peşinde koşmak yerine nakit akış tahminleri üzerine saatler harcamayı tercih ederler. Onlar “risk odaklı” değil, “fırsat odaklı” düşünürler.
[box type=”success” ]
Öneri : Fikirlerinizden hangilerinin en az risk ve en güçlü fırsatları barındırdığını belirleyin ve onlara odaklanın.
[/box]
Kaynak : Peter Drucker
Sitede bir çok girişimcilikle ilgili yazı mevcut. Peter Drucker yazılarını ve kitaplarını daha çok birçok defa okumuştum. Öngörüleri güncel hayatımızın içinde hep büyük bir yer tutuyor. Yenilikçi çalışmalarla risk alma algısı birbirinden uzak tutulmamalı gerçekten. Özellikle yazının sonundaki öneriye gelince..
Güçlü fırsatları belirlemek ve bunlara doğru yürümek en önemli şey ama ülkemizde maalesef elinde maddi bir kaynak olmadıktan sonra bunları kaç kişi yapabiliyor ki?