Arabamdan çalınan cd çalarım sayesinde arabamı daha güvenli bir yere park etmeyi,
Yediğim trafik cezası sayesinde arabamı daha yavaş kullanmayı,
Alışveriş bağımlılığım sayesinde daha az tüketmeyi,
Reddedilme korkum sayesinde cesur olup, duygularımı ifade etmeyi,
Aldatılmam sayesinde güvenmeyi,
Çok konuşmam sayesinde dinlemeyi,
Kadınlığım sayesinde sezgilerime güvenmeyi,
Kibirim sayesinde insanları anlamayı,
“Eden bulur” inancım sayesinde hırsızlık yapmamayı,
Para sayesinde sevgiyi,
Acı sayesinde gerçek sevgiyi
öğrendim..
İstemediğim, üzüldüğüm, kırıldığım, utandığım, reddettiğim, nefret ettiğim her şey aslında benimle ilgiliymiş. Hepsi aslında, içimdeki ben’e bir tepkiymiş. Saldırmak, savunmak, öfke duymak, bağırmak, çağırmak, başkalarını suçlamak, hayatımın sorumluluğunu üzerime almamak adına, reddettiğim her şey, gün gelmiş, hayatımı daraltmış, bana nefes aldırmamış.
Sonra o aynı şeylere, daha önce hata, yanlış diye adlandırdığım şeylere, bakış açımı değiştirince, aslında onlar bana ne büyük bir hazine yaratmış. Bohçamda biriktirdiğim hatalar, benim için dönüştürülmek üzere bekleyen yeni deneyimlere dönüşmüş.
Yani aslında ben, o şahane hatalarım sayesinde ben olmuşum, daha iyi bir ben olmuşum, daha iyi bir ben oluyorum. İstediğim hayata daha çok yaklaşıyorum.
Bir baktım, kötü diye adlandırdığım her şey beni daha iyi bir insan olma yolunda eğitmiş, yetiştirmiş.. Ve bir baktım ben, bütün bu yaşadıklarım sayesinde kendim olmaya yaklaşmışım, kendim olmayı öğrenmişim.
Buradan bakınca, kötü diye tanımladığım çoğu şey hiç de o kadar kötü değilmiş aslında…
Kötü sayesinde, iyiye yol almışım.
Hayatımızda başımıza gelen olaylara bu şekilde bakmaya devam ettiğimizde, hayat bir oyuna dönüyor. Hatalar, size, bir sonraki seviyeye geçebilmeniz için yapmamanız gereken şeyleri gösterirken, ne yapmanız gerektiğine yaklaştırıyor.
Sen de aslında kendi oyununun süper kahramanısın. Ve ilerleyeceğin seviye, senin hatalarına nasıl baktığınla ilgili. Sürekli ben bu hatayı nasıl yaparım dersen, o canavar beni nasıl yedi diye dert edersen, sürekli aynı seviyede kalırsın, ve bu oyunun ilerlemesinde sana hiçbir fayda getirmez. Canavarı geçmen için ne yapman gerekir, buna odaklanırsan, yardımcı oyuncular da sana yardım eder ve sen bir sonraki seviyeye geçersin. Senin oyunun. Senin zamanın. Senin seçimin.
İyi ki birçok hata yapmışım.
İyi ki birçok hata yapmaya devam ediyorum.
İyi bir birçok şahane hatam var.
Yazan : Esra Paça / Mobius Danışmanlık
Hatalarımızdan nasıl ders çıkartırız sorusunu defalarca insan kendine sorabiliyor. Bazen çıkarmanın da manasız olduğunu okumuştum. Hatta yine sizin yazılarınızdan biriydi sanırım.. Pişmanlık duymanın bir anlamı yok vs. diye özümsediğiniz bir yazıydı..
Gerçekten bu yazı, öyle bir yazının pekiştiricisi gibi.
Çünkü hata dediğiniz şeyden bi’şey çıkardığınız zaman “yeme de yanında yat” kıvamı olabiliyor.
Olaya ne denli iyi baktığınızla ilgili bir durum. İyi bakmak lazım..
İyi yanından bakmanız dileğiyle…
Cok guzel bir yazı yaşananlara tercüman Teşekkürler
Merhaba,
Öncelikle değerli yorumlarınız için teşekkür ederim.
Hatalardan pişman olmamakla sanırım ders çıkarmak farklı şeyler.
Kesinlikle pişman olmamamız gerektiğine inanıyorum. Çünkü pişman olsak da, olan olmuştur ve sadece pişmanlık duygusu bizi daha kötü hissettirecektir. Ancak, olayın başımıza neden geldiği, bize neyi göstermeye çalıştığı etrafında daha fazla odaklanırsak, hem aynı olayın tekrarını bir kez daha yaşamayız, hem de bir sonra başımıza gelecek olan olayda nasıl davranmamız gerektiğini daha iyi anlamamıza neden olur bu. Ayrıca bu da bizi, istemediklerimize değil, istediklerimize odaklar ve böylece hayatımıza istediğimiz şeyleri katmamıza vesile olur. Yani, Mobius şeridimizi kısaltmış oluruz, gitmek istediğimiz yere daha hızlı varırız, hatalarımız sayesinde. Bu yüzden, iyi ki hata yapıyoruz! Hata yapmadan nasıl öğrenebiliriz ki? :) Sevgiler..