Örneğin, işe alımda ve terfide duygusal zeka teknik yeterlilik kadar dikkate alınacak olunursa, çalışan sirkülasyonunun önemli ölçüde – yüzde 60’lara varan oranlarda – düştüğünü görülüyor. Bu nedenle de İnsan Kaynakları uzmanları duygusal zekaya gittikçe daha çok önem vermeye ve işe alımda göz önüne almaya başladı.
Amerikalı uzman Anne Riches’in yaptığı bir çalışmaya göre, bir sigorta şirketinde, bir kozmetik şirketinde ve bir içecek firmasında duygusal zeka eğitimi verilen satış elemanları diğer satış elemanlarına göre çok büyük başarı elde etti. İki fabrikada yöneticilere verilen duygusal zeka eğitimi, yüzde 50 kayıp zaman kazalarını düşürerek, üretimi yüzde 17 arttırdı ve şikayetleri yüzde 15’ten yüzde 3’e düşürdü.
Başka bir çalışmaya göreyse yöneticilerin yaşadıkları kontrolünü kaybetme durumu teknik bilgi yetersizliğinden ya da IQ düşüklüğünden kaynaklanmıyor. Genellikle duygusal zeka yetersizliğinden meydana geliyor. Başarısız yöneticiler değişikliğe kolay adapte olamıyor, kişisel ilişkilerinde başarısız oluyor ve grup çalışmasında verim sağlayamıyor.
Takım çalışmasının önemi artıyor
Takım halinde çalışma becerisi günümüzde iş yaşamında en önemli yeteneklerden biri. Bu da bizi şu sorularla karşı karşıya bırakıyor: bir takım kendi duygusal zekasına sahip olmalı mı? Bir grup duygusal zekası yüksek kişiyi biraraya toplarsanız, duygusal zekası yüksek bir takım elde eder misiniz?
Şimdiye kadar beraber çalıştığınız ya da gözlemlediğiniz takımları düşünün. Verimli takımlar birlikte çalışabiliyor olmayı nasıl sağlıyorlar? Ne zaman başarısız oluyorlar? Genel kanıya göre güçlü ve üretken takımlar güçlü bir güven, birbirine karşı dürüst ve açık olma ve herkesi takımın hedeflerine ulaşmada etkin bir unsur olarak kabul ediyorlar. Bir takım içinde fonksiyonların çalışmaması, takım üyelerinin birbiriyle dürüst bir iletişim kurmamaları, gerçek bir güven olmaması ve ortak katkının çok az olmasıyla başlıyor. Tüm bunlarda duygusal zekayı ilgilendiren konuların başında geliyor.
Doğal olarak bir takım bir işi yerine getirmek için biraraya gelir ya da getirilir. Çok az takım işi yerine getirmenin yanı sıra işlerin nasıl yürüdüğüne ve işlerin yürüyüş şeklini geliştirmek için ne yapılması gerektiğine yönelik zaman ayırıp fikir geliştirirler. İç ve dış müşteriden en ufak bir eleştiri ve geribildirim, takımın işleyişi ve verimi üzerinde etkilidir.
Bu bahsi geçen unsurlar bir takımın veriminde ve üreticiliğinde kritik rol oynar. Bir takımın duygusal zekasının oluşumunda ilk adım farkındalık ve kendini değerlendirmedir.
Takımdaki herkes dürüst olmalı
Takım elemanlarından birkaçının kişisel ilişkilerinin iyi olması yeterli değildir. Takımdaki kişilerin hepsinin birbiriyle iyi ilişkiler içinde ve birbirlerine karşı dürüst olması gerekir. Böylece takım kendini ilgilendiren konu ve problemleri ortaya çıkarma ve bunları tartışma imkanı bulur.
Bir takım düşünün: takım üyelerinin birçoğu kişisel olarak yüksek duygusal zekaya sahip, buna rağmen takım olması gerektiği kadar iyi işlemiyor.
Önemli kararlar almada gecikmelerin yanı sıra bazıları kendini takıma ait hissetmiyor, bilgi herkese eşit ölçüde paylaştırılmıyor ve takımın hedefleri konusunda kesinlik yok.
Takım biraraya gelip işleyişi tartıştığında tartışmanın tansiyonu yüksek ve rahatsızlık aşikar derecede olur. Takımın duygusal zekasının düşük olması nedeniyle herkes duygusal bir cevap verir. Takım biraraya gelerek bu problemi açıkça ortaya koymalı ve çözüm bulmalıdır. Hangi duygusal zeka davranışları takımın amaçlarını etkiliyor, önlerine çıkan zorluklar ve bunlarla baş edebilmek için ne yapmaları gerektiği konusunda bir sonuca ulaşmalıdır.
Duygusal zeka nasıl arttırılır?
Çoğu zaman “duygularımızı işimizin dışında bırakalım” cümlesini açıkça ya da ima yoluyla duymuşsunuzdur. Artık biliniyor ki başarılı organizasyonlar bunu yapmıyorlar. Çünkü biliyorlar ki duygusal zeka iş yaşamında büyük önem taşıyor. O halde şu soruya odaklanmamız gerekiyor: “Takımınızın duygusal zekasını nasıl arttırabilirsiniz?”
Bunun yollarından biri takımın işleyişiyle ilgili kurallar ve normlar koymak ve bunların titiz bir şekilde uygulanması ve kurallara bağlı kalınması konusunda hemfikir olmaktır. Normlar her takım üyesinin takım içinde yapmakla yükümlü olduğu görevler, bu görevlerin takıma etkisi, birlikte çalışma, hangi motivasyon sisteminin kullanılacağı ve bunların müşteriyle ilişkisini belirler. Özellikle takımın ortak duygusal zekası yeni yapılandırılmaya başlanmışsa dışarıdan birinin bu tartışmalara katılması yararlı olur.
Kuralları koymak, bunları tartışmak ve gözden geçirmek takım üyelerinin değişmesi durumunda yapılması gerekenlerdendir, özellikle takım kimin üye olacağı konusunda bir insiyatife sahip değilse.
1. İşte veya iş dışında nasıl tepki gösterdiğimizin ve ne hissettiğimizin farkında olmak, onu tanımak ve değerlendirmek gerekir. Kendimizi ne kadar iyi tanıyoruz? Güçlü ve zayıf yönlerimiz hakkında ne kadar dürüst ve gerçekçiyiz?
2. Bu hislerin bizi yönetmesi yerine biz bu hislerimizi nasıl yönetebilir ve kontrol ederiz? Değişiklik karşısında ne kadar esneğiz?
3. Gidiş ne kadar kötü olursa olsun, kendimizi motive etme, ikna etme, çabalama ve ilerlemede ne kadar iyiyiz? Bardağın yarısını boş mu dolu mu görüyoruz?
4. Başkalarının neler hissettiğini fark etmede ne kadar iyiyiz? Empati kurabiliyor muyuz? Kendi duygularımızı askıya alarak başkalarının bakış açısıyla bakabilir miyiz?
5. İlişkilerde başarılı mıyız? Ne tür kişilik özelliklerimiz var? Başkalarına liderlik edip etkileyebilir miyiz? Sorunları çözme, başkalarıyla çalışma ve işbirliği yapmada ne kadar başarılıyız?
Yazan : Berna Çetin
Kaynak : kariyer.net