“Yapılacaklar listesini (to do list)” yönetmek yapılacak işlerin en önemlilerinden birisi haline geldi. Bizi an’dan koparan ve her an, her ne yapıyorsak orada olmak yerine başkaları ile etkileşimde olmamızı sağlayan akıllı telefonlarımız sağolsun, en önemli dertlerimizden biri odaklanma olmaya başladı.
Whatsapp mesajlarına harcadığımız zaman e-mail için harcadıklarımızın önüne geçti ya da geçmek üzere... Bu da yetmiyor hem kendi zamanımızı hem de ortak işlerde, projelerde yapacaklarımızı yönetmek için yine akıllı telefonlarımız bir sürü kolaylıklar sunuyor bize… Bizim ekip “Trello” diye bir uygulama kullanıyor örneğin… Son derece başarılı. Hangi konu kimde; kim ne yapmış; yapmamış; hepsi orada; seni yaptığın ve yapmadığın şeyler için uyarıyor; daha ne olsun?
Bunun gibi şirketlerde e-mail yerine iç iletişim ve etkileşimi artıracak uygulamalara yatırım yapılıyor. “Slack” öne çıkanlardan… IBM’in “connections” diye bir ürünü var, ileride e-mail yerine geçmesini hayal ediyorlar. Aynı anda bu kadar çok etkileşime geçince, bu defa da derdimiz verimlilik oluyor.
Geçen hafta “dünya kitap hediye günü” diye ofiste bir etkinlik yapalım dedik ve herkes birbirine kitaplar hediye etti. Kura ile benimle eşleşen arkadaşımın bana hediyesi de, “Olağanüstü Verimlilik İçin 5 Seçim” olmuş; belli ki Ruken bana bir şey söylemek istiyor. Hemen ertesi gün, Sertaç da gelip Microsoft’un satın aldığı “To Do” uygulamasını telefonuma indirmemi isteyince (ki yine günlük iş listesini yönetmek için çok başarılı bir uygulama) burada bir mesaj var dedim.
Aynı etkinlik kapsamında kurada bana çıkan Cem’e benim hediyem ise, Richard Barrett’in Değer Odaklı Kurumlar adlı kitabı oldu. Barrett, bireysel, kurumsal ve toplumsal değerler üzerine çalışıyor yıllardır. Ben de son dönemde değerler konusuna daha fazla önem vermeye başladım. Hayattaki temel kararlarımızı, seçimlerimizi değerler süzgecinden geçirip veriyoruz. Yeri gelmişken, son seçimde de büyük ölçüde buna göre hareket ettiğimizi düşünüyorum.
Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) eski rektörlerinden Prof. Dr. Yılmaz Esmer’in Türkiye Değerler Atlası-2012 adlı eseri bu açıdan çok önemli bir kaynak… 3 yıldır sürdürdüğümüz BAU Kurumsal MBA programının en önemli parçalarından birisi de yine Yılmaz Hoca’mızın verdiği Kurumsal Kültür dersi… Bireysel değerler ile kurum kültürü arasındaki güçlü ilişki üzerinde çalışıyoruz.
Kişisel değerlerimizin neler olduğunu netleştirmek için bir çok referans verilebilir. Ben bir kez daha Barrett’in geliştirdiği www.valuescentre.com adresini önerebilirim. Burada çok hızlı biçimde değerlerimizi belirlediğimiz gibi, geliştirdiği Bilincin 7 Düzeyi Modeli ile bu değerlerin arkasında hangi ihtiyaçlarımızın olduğunu ve nasıl geliştirilebileceğini aktarıyor. Hatta bu modeli sadece bireysel değil, kurumsal düzeyde de sunuyor ki, özellikle kurumsal kültür üzerine odaklanmak isteyen yönetici ve insan kaynakları çalışanları için çok somut aksiyonlar öneriyor.
Buradan esinlenerek kendi adıma ben de bu kapsamda “[highlight]olacaklar listesi[/highlight] (to be list)” üzerinde çalışıyorum. Her sabah yapılacaklar listemizi güncellemek ve gün içinde bunca uyaran arasında yoldan çıkmamak üzere güncellediğimiz yapılacaklar listemiz (to do) öncesinde, olacaklar listesi (to be) yapsak ne güzel olmaz mı?
Hatta daha da ileri gidersek, yapmadan önce olmak daha önemli değil mi? Kendini gerçekleştirme yolculuğunda önce ne olacağımıza karar vermek gerek ki, sonrasında ne yapacağımıza bakalım… Oysa şu dijitalleşen dünyada yapılacaklar listesi yapıp güncellemekten, ne olacağımız ile ilgili bir türlü duramıyoruz. Ölmeden önce yapılacaklar listesi önemli ama yapmadan önce olacaklar listesi nasıl geliyor kulağa?
Anonim bir İngiliz deyişi yapmaktan önce olmanın değerini ne kadar güzel hatırlatıyor: “I’m a human being, not a human doing!”
Yazan : Yavuz Elkin | Executive Vice President – HR & Deniz Academy at DenizBank