Yaratıcı bir insan mısınız? Eğer bu soruya ‘evet’ cevabını verdiyseniz, önümüzdeki birkaç paragrafı okumadan geçebilirsiniz. Eğer cevabınız ‘hayır’ ise, sizinle konuşmamız gereken şeyler var. Pek çok insanın içerik fikri bulma konusunda zorlanmasının temel sebebi, yaratıcılık efsanesi içerisinde kaybolmuş olmaları. Bu efsane ne mi? Yaratıcılığın, kimisinde olup, kimisinde olmadığı. Bu noktada anlamanız gereken iki önemli nokta var: Birincisi, siz sağ-beyinli ya da sol-beyinli bir insan değilsiniz. Öyle bir şey yok. İkincisi de, sizin de en az Einstein, Jobs ya da Gates kadar, doğuştan gelen yaratıcılığınız var.
Araştırmacı Graham Wallis’in 1960’larda beyin yarımküreleri üzerinde yaptığı araştırmanın sonuçlarına göre fikir oluşturma süreci, doğal yaratıcılıkla başlıyor. Pekiyi gerçekten böyleyse, fikirler nereden çıkıyor? Pek çok “yaratıcı” insanın hemfikir olduğu ortak bir nokta var: Yeni bir fikir üretmek, tıpkı herhangi başka bir şeyi üretmek gibi, uzunca bir süreç.
Bu Süreç Neye Benziyor?
Neyse ki fikir oluşturma sürecini ele alan istemediğiniz kadar araştırma var. Hepsi de kendine göre bir fikir oluşturma modeline sahip. Belli bir noktada iş sizin kişisel seçiminize kalıyor. Şimdi en popüler üç fikir oluşturma modeli ile tanışalım.
Fikir Oluşturma Süreç Modeli
Illinois Üniversitesi, Tasarım Döngüsü’nü elde etmek adına bir grup yaratıcı çalışan arasında fikir üretme teknikleri araştırması gerçekleştirdi. Tasarım Döngüsü, üç aşamadan oluşuyor: Fikir Oluşturma, Uygulama ve Değerlendirme. Fikir Oluşturma evresinde üç kategori var. Bu kategoriler, fikir oluşana kadar döngü içerisinde birbirini takip ediyor:
- Araştırma: Problemi tespit edin ve onu çözebilmek için kaynak toplayın.
- Taslak Yaratma: Fikirler çizin, modeller yaratın ve fikirleri aktif olarak test edin.
- Arıtma: Taslaklarınızı değerlendirin ve iyileştirmeler yapın.
Mükemmelliği Ödünç Almak
“Mükemmeliği Ödünç Almak” isimli kitabında David Kord Murray, profesyonel tecrübelerine dayanarak fikir oluşturmanın 6 adımdan bahsediyor:
- Tanımlama: Çözmek istediğiniz sorunu tanımlayın.
- Ödünç alma: Benzer bir sorun ile karşılaşmış yerlerden fikir ödünç alın.
- Birleştirme: Bu ödünç aldığınız düşüncüleri birleştirin ve birbirine bağlayın.
- Planlama: Bu kombinasyonları bir çözüme evirin.
- Değerlendirme: Çözümün güçlü ve zayıf yanlarını belirleyin.
- İyileştirme: Güçlü yanlar oluşturarak zayıf yanları eleyin.
Fikir Üretme Tekniği
Sonuncu tekniğimizde James Webb Young’ın kitabına referans yapıyoruz. Young, fikir üretme sürecinin oldukça basit olduğunu söylemekle beraber şunları ekliyor: “Her ne kadar bu tekniği oluşturmak kolay olsa da, tekniği sürdürülebilir kılmak, oldukça karmaşık zihinsel bir işyükü gerektiriyor. Bu nedenle bu tekniği ele alan herkes onu kullanamıyor.”
- Ham data toplama: Hem özel, hem de genel kaynaklara ulaşmak için araştırma yapın.
- Zihinsel sindirim süreci: Topladığınız ham veriler üzerinde çalışarak aralarında bağlantı kurmaya çalışın.
- Bilinçsizlik süreci: Konuyu bir kenara bırakın ve bilinçaltınızın devreye girmesine izin verin.
- İşte bu! Fikir, bir anda beliriverir.
- Son aşama: Fikrinizi değerlendirerek iyileştirin.
Bu sadece orijinal fikir bulma süreciydi. Orijinal fikir bulmak zorunda mıyız? Tabi ki hayır. Mesela ispatlanmış bir fikri getirebiliriz bulunduğumuz bölgeye. Çünkü getirdiğimiz zaman lokalize etmek için bir sürü orijinallik yapmamız gerekecek. Örneğin gitti gidiyor direk kopyalamadı E-bay’i üzerine koydu, Türkiye’ye göre düzenledi onu. Ve 220 milyon dolara sattı. Şu anda bu rekor bir orijinal fikirde değil bir kopyada. Dolayısıyla uygulama önemli.
Genellikle biz öğrencilerin korktuğu şey ‘ Ya fikrim çalınırsa. Söyleyemem.’ . Biz bunu düşünürken belki de bizimle aynı şeyleri düşünen kişiler var. Belki sizin de aklınıza Facebook gibi bir uygulama geldi. Ama siz adım atamadınız ve atan kişi şimdi milyoner. Ve şimdi kendi kendinize veryansın ediyorsunuzdur. Böyle bir şey yok. Çalarlar diye dertlenmeyeceğiz. Çünkü sahiplenmek için icraatte bulunmamız lazım, hareket etmemiz lazım. Çalarlar diye söylemekten çekinmemeliyiz. Söylemeliyiz ki onu geliştirelim, büyütelim, güzelleştirelim.
Benzer bir mit üzerine daha konuşalım. Genellikle biz fikirlerimizi daha iyi olsun diye geliştirmeye çalışırız ama Q klavye . Buradaki inovasyon yazma işini mekanize etmek. Peki hiç düşündünüz mü harflerin sıralanışı neden bu şekilde. Satmaya çalışanlar ‘ Adamlar aramadan typewritter yazsınlar’ diye diyorlar. Asıl amaç daktilograf çok hızlı yazmasın daktiloda kalkıp kalkıp birbirine vuran kafalar birbirine karışmasın. Tabi kasten kötü yapılmış bir klavyeden söz ediyoruz. Ve biz bu klavyeyi halen kullanıyoruz. Peki buradaki mit iyi fikrin kötü fikri kovacağı miti. Anlatmaya çalıştığım şey benim fikrim daha iyi çok para yapar değil. O Q klavyede ağırlık sol elde ve vuruşların sadece yüzde 20’si orta sırada. Ve parmakları arası dağılımda son derece dengesiz. 3 -4 parmağa çok yük biniyor. Bu getirilmiş daha iyi klavyeler yapılmış süper hızlı, kullanımı daha basit klavyeler ama bunları kullanan insan sayısı yüzde 2-3’ün altında. Çünkü network effect dediğimiz bir şey var. Dünya Q klavyeyi satın almış. Sen diğerlerini kullanmayı öğreniyorsun ama arkadaşının bilgisayarını kullanman gerekince kullanamıyorsun çünkü o Q klavye. Dolayısıyla bir fikrin geçerli olması için o fikrin iyi olması gerekmiyor.
Başka bir mitte fikir üretimi bir grup aktivitesidir. Fikirler grup bilincinden, zekasından çıkıyor. Amerika’da insanlar kafelerde iş fikirleri konuşurlar ve birbirlerinin fikirlerini geliştirmeye çalışırlar. Bu tam anlamıyla takım aktivitesidir. Dolayısıyla ortak çalışma merkezleri bu kadar önemlidir.İnsanlara ‘Arkadaşlar yapacaksanız beraber yapacaksınız’ı anlatmamız gerekiyor.
[highlight]Fikirlerimizi açıklamaktan korkmayalım.[/highlight] Açıklayalım başka kişilere ama onların fikir vakumlarına kanmayalım.Güvenimizi çalmalarına izin vermeyelim. İnatçı olalım ve başaracağımıza inanalım.
Özgün İçerik: Bu içerik TEDxRESET fikirler üzerine mitler konuşmasından esinlenerek Öğrenci Kariyeri yazarlarından Ezgi Ağca tarafından oluşturulmuştur. Konuşmanın tamamı için TIK!
Başarılı bir makale hiç sıkılmadan okudum. Önemli bilgiler edindim